07 Temmuz 2015

Hepimizin hayalleri, 10'un gerçekleri

Arda, 'Guardiola'nın Barcelonası'nda oynamak, Messi'ye pas vermek harika olurdu' demişti; kalbi temiz insanların istedikleri gerçek olur

Nasıl anlatılır bilmiyorum. Albert Camus olmaya mı gerek var, yoksa iyi bir okuyucu bulmaya mı? Buralar güzel insanlara yaramıyor diyerek kurtulmam gerek bu anlatamama azabından.

26 yaşındayım, en yakın arkadaşım 12 yaşındayken bisikletinden düştüğümde bisikletinin durumuna bir saniye olsun bakmadan beni hastaneye yetiştiren insandır. Böyle şeylere bizim gibi hayatta bazen varlığını, çokça huzura sorgulayanlar inanıyor. Maddi anlamda birçok şeye sahip olmanın manevi anlamda sahtelik de dahil olmak üzere her şeyi kazandırdığı bir dünyada tüketmeye alıştırılmış Türkiyelilere dostluğu ve vefayı her zaman hatırlatan kişilerin başında yer aldı Arda Turan...

Arda Turan, 41 milyon Euro karşılığında Atletico Madrid'ten Barcelona'ya imza attı. Türkiye'de yetişmiş bir futbolcu olarak en üst seviyeye çıktı. Karaoğlancı babanın oğlu, hırçınlığını zenginliğe dönüştüren Barcelona'da... Tıpkı Arda Turan gibi...

Fakirlikten hep dem vuran biri oldu Arda Turan... Yaşadığı fakirliği anlatmayı çok sevmedi. Annesi ve babasına yaptıklarını, arkadaşlarıyla paylaştıklarını, hayatına giren kadınları gerektiği zaman anlattı, gerektiği zaman kendi içinde yaşadı. 2011'de Atletico'ya giden Arda ile 2015'te Barcelona'ya giden Arda Turan arasındaki farklar çok açık. 2012'de Avrupa Ligi'ni kaldırdığında yaptığı açıklamayla, 2015 yılında verdiği röportajları karşılaştırarak bunu anlayabilirsiniz.

Bu fark nereden kaynaklanıyordu? Arda Turan demişti, "Dünyada neden fakirlik bitmiyor? Fakirler doymadığı için değil, zenginleri doyuramadığımız için." Arda'nın L-Manyak'a verdiği röportajı açın okuyun, ben çok yararlandım ve çok da sevdim. Bakın, biz ülkece futbolda çok fakiriz. Arda Turan'ın buradan nasıl gittiğini herkes biliyor. Ne kız arkadaşını bırakmıştık, ne cinsel hayatını ne de aile huzurunu...

24 yaşında çocuk, kim bilir ne halde gitti Madrid'e... Şimdi ise faizlerin düşüp düşmemesi hakkında yorum yapabilen biri haline geldi. İspanya'da gördü, okudu, öğrendi. Yanındaki insanları iyi seçti. Medyada çıktıklarını değil, evinin bahçesinde top oynadığı insanları...

Kaç kez röportajlarını okudum. Hiçbir zaman "Benim evim" demedi yaşadıkları yuva için... Hayatta olduğu kadar sahada da paylaşımcı oldu. Gol atamadığı için eleştiri aldığında, en kritik yerde, Londra'da Chelsea ağlarını sarsarak takımını “Avrupa'nın Everesti”ne çıkarmasını da bildi.

Simeone'nin sistemine, İspanyol kültürüne, futboluna uyum sağladı ama hiçbir zaman geçmişinden ona kalanları unutmadı. Dediğim gibi paylaşan biri olması, 10'u sahada da paylaşmaktan çekinmeyen biri yaptı ve belki de bu sayede dünyanın en paylaşımcı futbolunu oynayan Barcelona'ya adım attı.

Hürriyet'e verdiği röportajda, maçlara çıkmadan önce Ahmet Kaya'nın Ayrılığın Hediyesi şarkısını dinlediğini okumuştum. Biz ülke olarak insanları çabuk yargılayan ve hemen kalıba koyan insanlardan oluşuyoruz. Düşünürüz, "Fatih Terim'in gözbebeği Arda Turan nasıl Ahmet Kaya dinler?" Bu düşünce birçok kişiyi başarısızlık ve mutsuzluk aşılayan biri yaparken, Arda'nın bu çeşitliliği onu Barcelona'ya taşıdı.

 

Adına kitap yazıldı

 

Burada Arda Turan'ın magazin haberleri yazılırken, İspanya'da adına kitap yazıldı. Messi, Ronaldo, Zidane gibi futbolcuların başına geldiği gibi, bir araştırmacı üşenmedi, onun biyografisini yazdı. (Sabri Ugan'ın 2010 yılında Arda hakkında yazdığı çocuk kitabını da unutmayalım.) Barselona'nın karidesleri harikadır, imkânı olan gitsin tatsın. Bizim oraların da sabah güneş doğmadan çıkmış mezgidi harikadır. Ben Barselona'da mezgit yemem, Bartın'da da karides... Ama adamlar Arda Turan'ı bizden daha iyi yazdılar, okudular. Rakamları bilmiyorum ama maalesef düşünüyorum ki kitap İspanya'da daha fazla satmıştır.

Burada Arda Turan'ın Sinem Kobal'la ayrılması, Burcu Esmersoy'la küsmesi ve yeni edindiği kız arkadaşıyla görüntüleri konuşulup yazılırken, insanlar İspanya'da Arda Turan'ı "Ardaturanismo" olarak tanıyorlar

Arda'nın futbol oynamayı Türkiye'de, futbolun nasıl oynanması gerektiğini ise İspanya'da öğrendiğini düşünüyorum. Zevk meselesini temele alan ve futbolun mutluluk hormonuna kattığı şeylerin farkında olan Arda, "Guardiola'nın Barcelonası'nda oynamak, Messi'ye pas vermek harika olurdu" demişti.

Kalbi temiz insanların istedikleri gerçek olur.

 

Değişimi görmeliyiz

 

Arda Turan'ı gerek T24'teki yazılarımda gerekse başka mecralarda birçok kez eleştirdim de avundum da... Bazı tercihleri bana göre kendine yazık eden türdendi, ben sadece futbolu seven ve yabancı arkadaşlarla futbol konuştuğumda da sözün Arda'ya gelmesinden hoşnut olan bir futbolseverim.

Ben sadece bir futbolseverim.

Biz sadece futbolseverleriz.

Arda Turan sadece bir futbolcuydu.

Artık Barcelona'nın futbolcusu...

Ve tabii ki kendine göre her zaman bir futbol emekçisi...

Tıpkı Bayrampaşa'da onu bin bir zorlukla büyüten Adnan Bey ve Yüksel Hanım gibi...

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Futbolcu, selaammmm dur!

Amedsporlu futbolcular PKK kamplarında altyapı eğitimi alarak mı futbola başladılar?

Acil golcü aranıyor!

Haziran'da yaşanacakları Aralık'ta görmek kolay değil ancak bizim iki sorunumuz var; kolay hata yapıyor ve gol yiyoruz, bir de zor gol atıyoruz

Bizim insanımız saygısız olmayı geçti, yetersiz faşist oldu

Antoine Leiris’in eşi Helene mi, Paris’te ölen Türk kızı Elif mi PKK’ya yardım ediyor?