21 Aralık 2011

Atina notları: 'Çıkış var mı?'

TINA bir dönemin önemli bir kavramıydı. Açılımı There Is No Alternative olan TINA...


TINA bir dönemin önemli bir kavramıydı. Açılımı There Is No Alternative olan TINA, Thatcher dönemiyle kimliğine ulaşan bir neoliberalizm dalgasının sembolüydü. Türkçe’ye belki de “Çıkış yok” diye çevirebiliriz. Tüm sendikaların dağıtıldığı, özgürlük adına yapılan mücadelelerin hapsedildiği günlerden sonra bu alternatifsizlik duygusu ve “piyasaya teslim olma” ihtiyacı önce bireyleri, ardından da toplumu sardı.

Sindagma’nın çam ağacı ve eylemi

Yeni yıl şehre yaklaşınca Atina Belediye Başkanı Yiorgos Kaminis, ilkokul öğrencilerini Sintagma Meydanı’nı süslemeye çağırdı. İki yıl önce yılbaşı süslerine 3 milyon euro harcanan şehirde bugün süslemelere ayrılan bütçe 200 bin Euro oldu. İlkokul öğrencileri ise yılbaşı bütçesinden tasarruf edilmek için meydana çağırıldı. Atina’nın bir yılbaşı ağacı yok bugün, çünkü 2008’de 16 yaşındaki öğrenci Alexandros Grigoropolous polis kurşunuyla öldürüldükten sonra çıkan eylemlerde o ağaç yandı, diyor haberler.
Aynı haberler, geçtiğimiz hafta Grigoropolous’un öldürülmesini protestosu eden grupların çıkardığı “sorunlara” yer veriyordu. Grigoropolous öldürülmesini protesto eden grupların eyleminde 38 kişi gözaltına alındı, 11’i ise tutuklandı. Suçlarının arasında “polise saldırmak” ve “özel mülke zarar vermek” yer alıyordu.

Rakamlarla kriz

Aynı haberler, işsizliğin geçtiğimiz yılın aynı ayına oranla yüzde 5 arttığını söylüyor, yüzde 17,5’u bulan kayıtlı işsizlik oranı…15 ila 24 yaş aralığındaki gençler arasında ise işsizlik daha yaygın: yüzde 46,4. İşsizliğin yanında 60 bin özel işyeri kriz nedeniyle kapanmış durumda. Uluslararası Yunan Ticaret Odası (ESSE)’nın başkanı Vassilis Korkidis huzursuz: “2010’da karımız düştü, 2011’de dükkanlar kapandı…2012, belirsizliklerin ve umutsuzluğun yılı olacak” derken…

Ve TINA

Yazının başında değindiğim TINA kavramını akla yeniden getiren söz Nicolas Sarkozy ile Angela Merkel’in 8-9 Aralık’ta Brüksel’de gerçekleşen zirvenin ardından yaptığı açıklamalar oldu. Sarkozy, Avrupa’nın  “olağandışı bir tehlikeyle yüz yüze” olduğunu söylüyor; Merkel ise alternatif bir planın olmadığını vurguluyordu. Uluslararası Para Fonu (IMF) sekiz milyon Euro’luk paketin önünü açtığında ise Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso  Yunanistan’ı uyardı, “bu kısıtlamaları uygulayın, yoksa tek para biriminden çıkışınız yakın”, diyerek.
Yunanistan, siyasi ve ekonomik büyüklerinin derin kıskacı altında. Peki, kendi çıkışını arıyor mu? Ya da şuradan soralım, kendi çıkışı mümkün mü?
Meydanı süslemeye çağıracak ilkokul çocukları olmadıkça, bu çıkış mümkün görünmüyor. İlkokul çocukları olmasa da, Yunanistan’ın içeride ve dışarıdaki imajını toparlamak için “Yunanistan’a yeniden güç ver” hareketi başlıyor. Bu güç nereden gelecek, haftaya anlatalım. 

Gündem notu:

38 gazeteci daha KCK davasından tutuklandı. Bunların arasında Birgün, Özgür Gündem, Vatan muhabirleri de bulunuyor. Haberin olmadığı yerde hayatın en önemli arterlerinden biri kesilmiş olur. 
Her geçen gün daha umutsuz bir ülkeye göz açıyor olmak, hepimizin geleceği için yeterince korkutucu.
Çıkış var mı? Basın özgürlüğü için, araştırmacı gazetecilik için?
TBMM'nin seçilmiş vekillerinin, gazeteciliğe yönelik bu "saldırıyı" herhangi siyasi bir kaygı gözetmeden ciddiye alması gerekiyor.
Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun tutuklanmalarla ilgili basın açıklaması için lütfen tıklayın:

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cumhuriyet’ten um:ag’a

Vakıf kurulduğunda ilk amaç, babamın gazetecilik anlayışını gelecek nesillere yaymak için bir eğitim modeli geliştirmekti.

Uğur Mumcu’nun ardından; dün ve bugün...

Her ırkçı ve şoven duygu, bir başka şoven ve ırkçı düşüncenin düşman kardeşidir

Çünkü yanan bilir

Ülkenin yeniden kendi eski dosyalarını açıp kendi geçmişiyle yüzleşmesi gerekiyor. Bastırılan her olay, misliyle günümüze geri geliyor.