05 Mart 2024

Mehmet Şimşek'in işi zor

Kendisine bu görev teklif edildiğinde ekonomi yönetiminde "rasyonel" anlayışa geri dönme şartını kabul ettiren Sayın Şimşek'in şimdi gelinen noktada düşündüklerini yapabilmesi, herhalde öncelikle Sayın Erdoğan'ı ikna edebilmesine bağlı olacak

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Pazartesi günü Bloomberg HT'nin sabah programına katılarak Açıl Sezen'in sorularını yanıtladı. Bir saate yakın konuştu Sayın Bakan ve vaktini çok iyi kullandı. Türkiye ekonomisinin şu andaki gidişatı ve enflasyondaki olası gelişmeler hakkında, ekonomide bundan sonra yaşanabilecek gelişmeler ve izlenecek politikalar konusunda yan yollara sapmadan aydınlatıcı açıklamalar yaptı. Bulunduğu kritik konumun hakkını veren ve şu anda izlenen politikaların hedeflenen sonuçlara varacağına inanan bir bakanın söyleyebileceği şeyleri söyledi.

Bu sözlerin makul bir özgüvenle söylenmesi etkisini artırıyordu bence. Örneğin ben yıllık enflasyonu kısa sürede tek haneli sayılara indirmenin kolay olacağına ikna olmadım Sayın Şimşek'i dinlerken ama neden böyle konuşmak zorunda olduğunu anladım.

Enflasyon bağımlılığı var bizde

Ben 1981'den beri Cumhuriyet, Sabah, Milliyet ve Dünya gazetelerinde ekonomi sayfası editörü ve ekonomi yazarı olarak görev yaparken çok sayıda kriz yaşadım, iki hatta üç haneli enflasyon bu krizlerin ayrılmaz bir parçasıydı. Enflasyonu tek haneli sayılara indirmeye heves edenlerden biri de 1983'te Anavatan Partisi'ni kurarak iktidara gelen Turgut Özal'dı. Enflasyonu sorun olmaktan çıkartarak "ortadirek" diye tanımladığı geniş toplum kesimini refaha taşıyacağını iddia ediyordu Turgut Bey. Sonuç tam bir fiyasko oldu, askeri yönetim altında yüzde 30'lara düşen enflasyon Anavatan iktidarının ilk yılında neredeyse ikiye katlandı.

Tek haneli enflasyon hayali

Benim tanık olduğum dönemde, Türkiye'de yıllık enflasyonu tek haneli sayılara indirmeyi başaran parti Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) oldu. Türkiye 2004 yılında bunu başardı ve insanımız parasındaki sıfırları atıp yaşamasını öğrenmeye başladı. Ülke ekonomisi de bundan yararlandı ama bu tılsım Sayın Erdoğan'ın hızlı büyüme hummasına yakalandığı 2017 yılında bozuldu, enflasyon gene azmaya başladı.

Halkımız da buna uyum sağlayarak bugünlere getirdi bizi. Tek haneli enflasyon hedefi AKP hükümetlerinin yıllık programlarında yer almaya devam etti, yüzde 5 yıllık enflasyon hedefi hep korundu ama bu hedefin yanına bile yaklaşılamadı.

Büyüme tutkusu ve enflasyon lobisi

Sayın Erdoğan'ın 2017'den sonraki yıllara damga vuran hızlı büyüme merakı enflasyonu çığrından çıkardı, Türk Lirası'nı "bozuk para" haline getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomideki zorlama büyümeyi kullanarak seçim kazanmanın mümkün olduğunu anlayınca bunu alışkanlık haline getirdi, TC Merkez Bankası'nı da alet olarak kullandı ve enflasyon çığrından çıktı.

AKP'nin yandaş sermayeyi destekleme çabası da buna eklenince, devlet kaynaklarını kullanarak enflasyonist ortamdan yararlanan kesim giderek güç kazanan bir enflasyon lobisi oluşturdu.

Mehmet Şimşek'in işi zor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek eğer gerçekten Türkiye'yi tekrar tek haneli enflasyona kavuşturmak istiyorsa bütün bu faktörleri hesaba katmak zorunda. Kendisine bu görev teklif edildiğinde ekonomi yönetiminde "rasyonel" anlayışa geri dönme şartını kabul ettiren Sayın Şimşek'in şimdi gelinen noktada düşündüklerini yapabilmesi de herhalde öncelikle Sayın Erdoğan'ı ikna edebilmesine bağlı olacak.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

Yazarın Diğer Yazıları

Şimşek'in anıları ilgi çekebilir

Erdoğan'ın yıllar sonra yeniden göreve çağırdığı Sayın Şimşek'in görevden ayrılması halinde 2017'den 2024'e kadar Türkiye ekonomisinde yaşananları en iyi anlatacak kişi olduğunu düşünüyorum

Erdoğan şimdi ne yapacak?

Orta Doğu'nun fena halde karıştığı bir ortamda, 22 yıllık AKP iktidarından bıktığını oylarıyla ortaya koyan seçmenlerin umutları umarız tehlike sinyali olarak algılanmaz ve iktidar halkın dikkatini başka yöne çekmek için sınır ötesi bir maceranın içine sürüklenmez

CHP'nin önü açık ama işi zor

CHP bu yeni konumuyla hemen iktidara gelmiş olmayacak ama en azından ortaya koyacağı teklif ve önerilerle ekonominin bundan sonra nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda iktidara yön gösterebilecek bir konuma gelmiş durumda