03 Ekim 2023

"Erdoğanya"da yeni anayasa özlemi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şimdi yapılacak bir anayasa değişikliğiyle ülkenin başında kalmayı garantiye alarak yoluna devam etmek istemesi hiç şaşırtıcı değil aslında...

Türkiye'yi 2017'den beri demokrasiyle yönetilen ülkelerde kimseye nasip olmayacak sınırsız yetkilerle yönetmekte olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son günlerde dilinden düşmeyen konu Anayasa değişikliği. Sayın Erdoğan Anayasa değişikliğinin ülkemiz için acil bir ihtiyaç haline geldiğini ve yapılacak değişiklikle Türkiye'nin yıllardan beri ilk kez sivil bir anayasaya kavuşacağını iddia ederek herkese bir çağrıda bulunuyor, "Gelin Cumhuriyetimizin 100. yılını yeni anayasamızla taçlandıralım", diyor.

Sayın Erdoğan'a yakın çevrelerden sızan bilgilere göre Adalet ve Kalkınma Partisi'nin elinde bir anayasa değişikliği taslağı var. Gökçer Tahincioğlu'nun 29 Eylül tarihli Oksijen gazetesinde yer alan yazısında, bu taslağın Beştepe'de, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı Mehmet Uçum başkanlıgındaki bir heyet tarafından şekillendirildiği belirtiliyor.

Mehmet Uçum kim?

Mehmet Uçum Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkeyi tek elden yönetmesine olanak veren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin mucidi olan bir öğretim üyesi. Tahincioğlu, başkanlık sisteminde yaşanan sorunların önemli bir bölümünün yeni anayasa ile çözümlenmesinin hedeflendiğini de yazıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açarken yaptığı konuşmada bunu itiraf ediyor, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk dönemindeki tecrübelerin ışığında ortaya çıkan iyileştirme ihtiyacını da yeni anayasa çalışmaları kapsamında değerlendirebiliriz", diyor.

Hedef "Erdoğanya" mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şimdi yapılacak bir anayasa değişikliğiyle ülkenin başında kalmayı garantiye alarak yoluna devam etmek istemesi hiç şaşırtıcı değil aslında. "Tek adam" rejimlerinde ülkelerinin geleceğini tek başlarına yönlendirme konumuna gelebilen siyasi güç tırmanabiliyor. Söz konusu liderlerin iktidarda kalma süreleri uzadıkça farklı heveslere kapılma olasılığı da artıyor.

Erdoğan'ın neredeyse 21 yıldan beri Türkiye'nin başında bulunması ve ülkeyi "tek adam" olarak yönetmekte olması onu, adını unutulmaz kılacak adımlar atmaya, örneğin ülkenin adını "Erdoğanya" olarak değiştirmeye iter mi bilmiyorum, ama bunu bile düşünmek mümkün ne yazık ki.

TC'nin 100. yılında keşke...

Türkiye Cumhuriyet'in 100. yılını kutlamaya hazırlanırken bunları yazmak zorunda kaldığım için çok üzgünüm aslında. Keşke hukukun ayaklar altına alındığı, suçsuz insanların hapiste çürütüldüğü, zengin-yoksul uçurumunun derinleştiği, sanat eserlerinin hedef gösterildiği ve ülkeye katkı verecek insanların yurt dışına kaçtığı bir ülkede bunları yazmak zorunda kalmasaydım bu yaşımda.

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"