Diyarbakır
Evin avlusuna giriyoruz. O sırada 2 küçük kız çocuğu ellerinde 2 leğen sokaktan geliyorlar. Leğenlerde çöpten toplanmış küflü ekmekler var. Evin avlusu hurda dolu.
Bizi evin tek odasına alıyorlar. Yerde ince bir kilim, bir minder, bir tane de tahta beşik var. Odanın damı yok, tavan muşamba ile kapatılmış.
Bizi gören anne hemen ağlamaya başlıyor. Kadının kucağında bir bebek, yanında 2-3 yaşında bir erkek çocuk ve 2 kız çocuğu daha var. Kadın hem ağlıyor, hem anlatmaya çalışıyor: “Her sabah gidiyorlardı hurda toplamaya. O gün dedi ki anne bayram geliyor, gidip hurda toplayıp kendime elbise alacağım. Dilan’la birlikte gittiler hurdaya. Hemen tellerin oraya. Sarı yumurta şeklinde bir şey bulmuşlar, demir sanmışlar, sonra fırlatmış onu Zilanım…”
Kadın sarsıla sarsıla ağladıkça çocukların gözleri doluyor. Belli ki bu evde bu sahne sürekli tekrarlanıyor.
Ölen çocuk Zilan’ın nüfus kağıdındaki ismi Fehime imiş. 11 yaşındaki Zilan, ablası 12 yaşındaki Dilan ve 2 amca çocuğu ile sokağa çıkma yasağı kaldırıldıktan sonra hurda toplamaya gitmişler. Hurda demirleri toplayıp satıyorlarmış. O gün sarı renkli yumurta şeklinde patlamamış çatışma atığı bulurlar. Bunu eline alan Zilan, demir olmadığını anlayınca fırlatır ve o anda büyük bir patlama olur. Zilan, Dilan’ın ve diğer çocukların gözü önünde parçalanır. Dilan da yaralanır.
Dilan’ın bacakları sargılı, bir kenarda oturmuş bizleri dinliyor. Genelde sessiz. “Bacağın ağrıyor mu?” diye soruyorum. “Artık ağrımıyor” diyor. Bu yıl okula devam edecekmiş ama çanta, kalem hiçbir şey yokmuş. Yanımızda bulunan Nusaybin Belediyesi Eşbaşkanı Sara Kaya “merak etme onları, biz alırız” diyor.
Baba hamallık yapıyor. Aile şuan ekmeğini hurda toplamaktan çıkarıyor. Yasak öncesi bir evleri varmış, rahat geçiniyorlarmış. Nusaybin’in yasaklı mahallerinde kalan evleri yıkılmış, evsiz ve ortada kalmışlar. Şimdi kiradalar. Çocuklar mecbur hurda toplamaya başlamış.
Sürekli ağlayan anne Türkan Hanım devam ediyor: “Fehime çok çalışkandı. Sarı çok güzel saçları vardı. Günübirlik çalışıyorduk, kimseye muhtaç değildik. Erdoğan evimizi yıktı. Bizi öldürsünler ama çocuklarımızı öldürmesinler. Bizden ne istiyorlar bilmiyorum. Biz onların toprağına gitmemişiz, yemeklerini yememişiz, sularını içmemişiz. Biz kendi vatanımızdayız. Ama biz Kürdüz, bizi öldürseler de Kürtlüğümüzden vazgeçmeyiz.”
Ailenin durumu içler acısı. Belediyeden düzenli gıda yardımı alıyorlarmış. Sara Başkan böyle birçok ailenin Kardeş Aile Kampanyası ile ayakta kaldığını anlatıyor. Cizre’den Sur’a, sokağa çıkma yasakları ile evleri yıkılan ailelere dayanışmak için başlatılan bu kampanya Dilan’ın ailesi gibi Bölgedeki birçok aileye ilaç gibi geliyor. Nitekim gün içinde ziyaret ettiğimiz kardeş ailelerimizle bu kampanyanın etkisi ve kıymetini çok daha iyi anlıyoruz.
Buradan tüm okurlarıma seslenmek istiyorum: Önümüz Kurban Bayramı. Bu yıl kurban kesmek yerine keşke sizler de evi yıkılan bir aileye destek olsanız. Evi yıkılan, evsiz kalan bu ailelerle dayanışmak sizlere de iyi gelecek. Nusaybin’de evsiz kalan insanlar için 500 kardeş aile bulunmuş, ama daha 2500 kardeş aile ihtiyacı var. Gün dayanışma günü!
Kapatmayın gözlerinizi, Nusaybin yanık yıkık!