Diyarbakır
Bundan yaklaşık 2,5 yıl önce gitmiştim Roboski’ye. O gün Roboski katliamının 827. günüydü. Derin dağların yarattığı yüksek vadiler üzerinde önce Ortasu köyünden geçmiş, daha sonra Gülyazı köyüne gitmiştim. Roboski Derneği'nin önünde buluşmuştuk Veli Encü ve Roboskili analarla. Derneğin camında Roboski katliamına ilişkin poster ve resimler asılıydı. Kocaman bir yazı vardı duvarda: “Roboski İçin Adalet Yeryüzü İçin Barış.”
Tek büyük bir odadan oluşan derneğin, ufak bir de çay ocağı, mutfak gibi bir bölümü vardı. Katliamdan önce köy kahvesi olan bu yerde, ölen gençler dinlenirmiş. Derneğin içinde bir duvarda Roboski’de katledilenlerin fotoğrafları asılıydı. Bizi bekleyen Roboskili anaların ellerinde ise öldürülen çocuklarının resimleri vardı. Resimleri sanki evlatları canlıymışçasına okşamaktaydılar.[1]
Dernek henüz yeni kurulmuştu. Bir de müze düşünceleri vardı. Dernekte analarla görüştükten sonra hep birlikte Roboski mezarlığına gitmiştik. Dernek Başkanı Veli Encü mezarlıkları gösterirken “bak” diyordu. “Bu abim, bu yeğenim, bu kuzenim…”. Veli’nin ailesinin çoğu bu mezarlıktaydı. Yüksek mezarlıktan askeri noktaların hepsi görünüyordu. Askeri noktalar da tüm Roboski’yi görüyordu. Veli manzara karşısında şöyle demişti: “Görüyor musun bu tepeden Roboski nasıl görünüyor? Bu askeri noktadan kaçağa giden herkes net görünüyor. Burada kimsenin kimseyi yanlışlıkla öldürdüğü bir durum olamaz.” Gerçekten de tepedeki askeri noktadan tüm Roboski, tüm evler, evlerden dışarı çıkan herkes net bir biçimde görünüyordu.
O günden sonra Roboskililerle sık sık görüştüm. Her Diyarbakır’a gelişlerinde, anneler gününde… Bir anneler gününde, Diyarbakır’da, Roboskili analarla evimde bahçede otururken, tepemizden jetler geçmişti. Jetlere Roboskili anaların tepkisini dün gibi hatırlıyorum. Her jet sesinde irkilmişler, sanki o günü tekrar yaşıyor gibilerdi.
Devlet Roboskilileri önce parayla susturmaya çalıştı. Roboskililer reddedip evlatları için adalet aradıkça devletin öfkesini daha çok üstlerine çektiler. Her türlü baskıya maruz kaldılar. Katliamın yaşandığı yere karanfil bıraktıkları için para cezası aldılar, ailelerin birçok ferdi sık sık gözaltına alındı, öldürülen Roboskili çocukların okul eşyaları bile ailelerine verilmedi. Bu yıl, 29 Mayıs 2016 günü sınır ticaretine giden Roboskili köylülere havan topları ile ateş açıldı. 2 Roboskili genç daha öldü. 16yaşındaki Vedat Encü ve 18 yaşındaki Yılmaz Encü. 5 yıldır 34 kişiyi katledenleri yargılamak yerine, devlet bu katliam için adalet arayanları yargılamayı, gözaltına almayı, hatta öldürmeyi tercih etti.
Şimdi de Roboski Derneği'ni kapattı.
Roboski Derneği, Roboskililerin ve gönüllülerin desteği ile kurulan bu tek odalı dernek Veli’nin deyimiyle “Roboski katliamı için verilen mücadeleyi daha örgütsel biçimde yürütmek ve travma yaşayan Roboskilileri desteklemek için” kurulmuştu. Dernekte Roboskili çocuklar yaşadıkları travmayla baş edebilsinler diye çeşitli psikolojik destekler, oyun atölyeleri düzenlenmişti. Roboski için farklı şehirlere seyahat etmesi gereken Roboskililere dernek yol desteği gibi ufak destekler vermeye çalışıyordu. Bir yandan da Roboski mezarlığını toparlamakla uğraşıyordu dernek.
Ama devlet bu derneğe bile tahammül edemedi. Önce derneğin kapısına mühür vuruldu, geçen hafta da dernek kapatıldı. Oysa o derneğin Roboskililer için iyileştirici bir yönü de vardı. Farklı köylerde ve birbirine uzak mesafedeki evlerde oturan Roboskili analar haftada en azından bir gün dernekte buluşuyor, acılarını paylaşıyorlar, birlikte gözyaşı döküyorlardı.
Roboskililerin bu yıl gerçekleşen bombalamayla birlikte 36 evladı mezarda. Roboskililerin bir evladı HDP Milletvekili Ferhat Encü aylardır cezaevinde. Roboski’de yaşayan barış aktivistleri Yannis Yaylalı ve Meral Geylani de olmak üzere Roboskililerin onlarca evladı sık sık gözaltına alınıyor. Devletin Roboski öfkesi hiç bitmedi ve bitmeyecek gibi görünüyor.
Şimdi de Diyarbakır’daki Roboski anıtı kaldırıldı, öldürülen Roboskililerin isimlerinin yazıldığı mermer kırıldı. Herhalde anıtı yıkarak katliamı tarihten sileceklerini düşünüyorlar. Belli ki ağıt yakan ana figürü birilerini rahatsız ediyor.
Dün görüştüğüm Roboski Derneği'nin Başkanı, dostum, Veli Encü hislerini şöyle anlatıyor:
“Roboski katliamı yaşandıktan sonra devletin, hükümetin yetkilileri Roboski’ye geldiler, biz Ankara’ya gittik, Erdoğan’la görüştük. “Ankara’nın karanlık dehlizlerinde Roboski kaybolmayacak” diyorlardı. Sadece 2-3 yıl sonra yargı yetkisizlik kararı verdi, süreç askeri yargıya taşındı. Ve şimdi katliamın üzerini örterek, failleri korumaya çalışıyorlar. Bu yıl Roboski anmalarını önlemek için Roboski’nin yıldönümüne 3 gün kala bizleri gözaltına aldılar. 7 gün gözaltında kaldım. Tek amaç yıldönümü anmalarını engellemekti. Çıktıktan sadece 1 gün sonra bu sefer derneğimizi kapattılar. Derneğimizi KHK kapsamında ‘terör faaliyetlerine destek’ gerekçesi göstererek kapattılar. Gelip derneği aradılar. Dernekte sadece Roboski’de katledilen çocukların resimleri ve Roboski’ye ilişkin yazılmış kitaplar, şiirler, öyküler bulunuyordu. Siz de yakından biliyorsunuz. 13-15 yaş arası çocuklar için psikoterapi çalışmaları yapıyorduk. Bu çalışma kapsamındaki tüm fotoğraflar ve kitaplara da el konuldu. Bu dernek 5-10 TL.lik bağışlarla kurulmuş bir dernek. Dernekteki masa, sandalye, yazıcı, tüm bu eşyalar bu bağışlarla alındı. Bu eşyalara bile el konuldu. Hatta derneğin olmayan, bize ödünç verilen bilgisayara bile el konuldu. En son Diyarbakır’daki heykelin kaldırılması, çocuklarımızın isimlerinin yazıldığı taşların kırılması acımıza acı kattı. O anıtı kaldırabilirler ama yüreğimize nakşettiğimiz acımızı ve adalet arayışımızı nasıl silecekler? Biz Roboski katliamını asla unutturmayacağız!”
Sık sık “devlet size ne yaptı?” diye soranlar, Roboski’ye bir bakmanız yeter!
[1] Bu görüşmenin detayları için bkz: Kürdistan’da Sivil Toplum, Nurcan Baysal & Şeyhmus Diken, İletişim yayınları, 2015, sf: 772.