10 Mayıs 2024

Kürtler kimliklerinden vazgeçmeden ‘Türkiyeliliği’ destekliyor, Demirtaş simge sivil lider

Kürtler kimliklerinden vazgeçmiyor. Bu Kürt meselesinin her şeyden önce kimlik ve tanınma meselesi olduğuna işaret ediyor. Bir yandan kendini Kürt milliyetçisi olarak tanımlayan kesimlerde de bir yükseliş var. Kendini “Türkiyeli” olarak tanımlayan kesimlerdeki yükselişle birlikte değerlendirilmeli

Rawest Araştırma’nın “Kürt Meselesi-Kürt Siyaseti ve Demirtaş” araştırmasının sunuma gidiyorum. Birkaç dakika gecikiyorum. Uzun masanın etrafında 50’ye yakın gazeteci, sivil toplum temsilcisi, yazar var. Yer bulamayıp arkadaki bir koltuğa oturuyorum. Bir süre sonra o koltuklar da doluyor. İlgi büyük. Kürt nüfusunu temsil eden 1406 kişiyle görüşülmüş. Yine Kürt Çalışmaları Merkezi’nin 1492 kişi ile yaptığı yüz yüze görüşmelerinin verilerinden yararlanılmış. Rawest Araştırma’nın Direktörü Roj Girasun anlatıyor. Önemli ve detaylı araştırmadan dikkatimi çekenleri başlıklarla aktarayım.

-Önce Kürt sorunu.

Katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 58.2) Kürt sorunu olduğunu düşünüyor.

Sorunun tarifinde “Devletin Kürtlere ayrımcılık yapması (yüzde 49.6) ve Kürt kimliğinin tanınmaması” (yüzde 51.6) ile öne çıkıyor.

-Kürtlerin öne çıkan talepleri sırasıyla; eşitlik, adalet, ana dilde eğitim, özgürlük…

“Eğitim iki dilli olmalı” diyenler yüzde 44.1… “Sadece ana dil (Zazaki-Kurmanci)” olmalı diyen yüzde 9.7. 

Kürtlerin üçte ikisi Kürt kimliğini kuvvetli bir şekilde savunuyor.

-Siyasete ilgi, Batı’da bölgeye göre daha yüksek.

Partilere yakınlıkta kendi partisinden sonra ikinci sırada artık CHP var; (1 ile 10 arasında) HDP/DEM 5.96, CHP 3.80, AKP 3.16, TİP 2.67, Yeniden Refah 2.37

-Batıda CHP, AK Parti’den daha yakın görülüyor. Bölgede ise durum tersi. Gençler genel olarak tüm partilere daha fazla mesafeli. HDP/DEM’e yakınlık eğitim düzeyi arttıkça azalıyor. 

-Liderlerin itibarı konusunda açık ara farkla Selahattin Demirtaş birinci sırada. Onu Ekrem İmamoğlu izliyor. Burada da bölgedeki ve Batı’daki durumda tercih farklılıkları var.

Demirtaş kimliklerin savunucusu olarak görülüyor. Onun için öne çıkan başlıklar Kürtlerin ilk sivil lideri, Kürtleri birleştiriyor, Türkleri uzaklaştırmıyor. Birlikte yaşama fikrinin ve çözüm olabilir hissiyatının güçlü temsilcisi. 

-Bu noktada Kürtlerin “Türkiyelileşme vurgusunun her geçen gün arttığını” tespit etmek gerekiyor. Önce Türkiyelileşmeden hangi partiye oy veren Kürt seçmen ne düşünüyor onu verilerden aktaralım:

HDP’lilerin Türkiyelileşme denilince arzu ettiği/aklına ilk gelen, Kürt siyasetinin farklı mahallelere açılma ve alanını genişleterek Kürt siyasetinin gücünü tahkim etmek. AKP’lilerin Türkiyelileşme beklentisinde sivillesşme öne çıkıyor. CHP’ye oy veren Kürtlerde bu daha çok muhalefetle yakınlaşma anlamını taşıyor.

Burada Demirtaş’ın Türkiyelilik düzeyi yüzde 53 ile “iyi” bulunuyor. Yüzde 23 “Daha fazla Türkiyeli olmalı” diyor. Yani Kürtlerin yüzde 76’sı Türkiyelilik kavramını bir şekilde içselleştirmiş, “en itibarlı gördüğü” siyasetçileri üzerinden önemini vurguluyor.

Demirtaş birleştirici, Kürtleri Türkiye’ye açan lider olarak tarif edilirken DEM ile ihtilafı gibi gerekçelerle eleştiriliyor.

Demirtaş’ın “adil yargılandığını” düşünenler yüzde 14 iken, “suçlu” diyenler yüzde 15. 

Uzun, detaylı, üzerine konuşulması gereken bir araştırma. Roj Girasun, Mesut Yeğen, Reha Ruhavioğlu, Emine Uçak yaptıkları araştırmalar ve analizlerle önemli bir açığı kapatıyor. Araştırmayı dün hem yorumladılar hem yeni araştırmalarının (Kürt milliyetçiliği) ön bilgilendirmesini yaptılar.

Bitirirken….

16 Mayıs günü Kobani davasının kararı açıklanacak. Aralarında Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder, Bircan Yorulmaz gibi siyasetçilerin de bulunduğu isimler için ağır cezalar isteniyor. O gün iktidar açısından Kürt sorununa nasıl bakıldığı, muhalefet açısından alınacak kararlara nasıl tepki verileceği siyasetin şekillenmesi açısından yakın dönemde belirleyici olacak. Çalışmaya ve toplantıda yapılan yorumlara göre Demirtaş; Kürt kimliğine sahip çıkmak, Kürt haklarını savunmak, Kürtler dışındaki toplumsal kesimlerle diyalog ve medeni bir kamusal alan inşa etme becerisi demek gibi bir kavramsallaştırma anlamına geliyor. Türkiyelileşme bu çerçevede okunuyor. Ve Demirtaş, Türkiyelileşme siyasetinin görünür yüzü olarak ortaya çıkıyor, Kürt sorununun çözümü temsil eden lider olarak simgeleşmiş görülüyor. Bu temsil önceki siyasetçilerle farklılaştırılan bir siyaset. Kürt siyasetinin geleneksel aktörleriyle farklılaştırılan bir temsil.

Önceki aktörler tanıma, kabul gibi talepleri merhamet ve hiyerarşiyi de içeren bir şekilde istiyor gibi bir sonuç ortaya çıkarken, Demirtaş göz hizasından konuşan, eşit olmanın Kürtleri daha iyi çerçevelendiren bir profil olarak görülüyor.

Kürtler kimliklerinden vazgeçmiyor. Bu Kürt meselesinin her şeyden önce kimlik ve tanınma meselesi olduğuna işaret ediyor. Bir yandan kendini Kürt milliyetçisi olarak tanımlayan kesimlerde de bir yükseliş var. Kendini “Türkiyeli” olarak tanımlayan kesimlerdeki yükselişle birlikte değerlendirilmeli.

Türkiye’de sadece sandık sonuçları değil, alanda yapılan araştırmalar da çok farklı noktaları ortaya çıkarıyor. Herkesin birbirine daha çok kulak verdiği, barışı-demokrasiyi-adaleti birlikte savunduğu bir sürece ihtiyaç var. Normalleşme eğer olacaksa memleketin sadece Batısı için değil; her yeri için, her kimlikten vatandaşı için olmalı.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü ve Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan avukat oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Futbolda stat basma, yumruk atma, düelloya çağırma ya da futbol fena halde hayata benzer…

Yöneticiler, taraftarlar, sloganlar... Türkiye'de hayatın geneli gibi… Gücü gücüne yetene dönemi… Peki ne olacak, nereye gidecek bu süreç? Haklıyı kim ortaya çıkaracak?

Sokakta mı uçakta mı lider olunur?

İkisi de önemlidir, ayrı yeri-ağırlığı vardır diyenlere memleketin yakın siyasi geçmişine bakmalarını, liderlerin "irtifa yükseldikçe" sokaktakileri gözden kaçırdıkları, eskisi kadar anlayamadıkları örneklere bakmalarını öneririm

Ahmet Türk: Kobani Davası kararları, Türkiye'nin kardeşliğine, ortak demokratik değerlere darbe vuran bir karardır

"Generallerin serbest bırakılmasına karşı değiliz, aynı güne denk gelmesi düşündürücü"