05 Aralık 2016

Nuri Salman'dan 'sol içi şiddet'e de tanık hatıralar: Demokrasi bir gün size de lazım olur

Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan 'Yolculuk Sürer' kitabı üzerine…

Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan "Yolculuk Sürer-Nuri Salman" kitabını konuşacağız bu yazıda. İsmi duyulmamış Dersim’li, Devrimci Yol üyesi, militanı, bölge sorumlusu.

Fizik kurallarına aykırı bir enerjiye sahip olduğunu tanıyanlar biliyormuş da, kitabı okuyanlarda daha ilk sayfalardan anlıyorlar. Ertan Saruhan ve Ahmet Atasoy adları artık pek hatırlanmıyor, alelusul anmalarda adları sayılıp geçiyor. Ahmet ve Ertan’ ı araştırılınca, çok özel insanlar olduğu hakikatıyla karşılaşılıyor.

Ertuğrul Kürkçü, "Yaşamaya herkesten fazla hakları olan…", "Ortak meziyetlere sahip, zeki ve onurlu insanlar…", "Hayattan alacaklı gittiler" ifadeleriyle, gözünün önünde can veren arkadaşlarının değer ve kalitesine dikkat çekmişti. Çok isabetli ama bütünsel bir değerlendirmedir. Zerre kadar şüphe yoktur ki, son derece de doğrudur. Ben bu postülatdan hareket ederek, analitik yaklaşımın iyi sonuç vereceğini düşündüm, yani bütünü parçalara ayırdım. Kızıldere’de onbir insan var. Hepsi de çok sağlam karakterli, cesur, kararlı, sakin, beyefendi, dürüst. Tanımış olanlar böyle anıyorlar.

Bu sayılan hususiyetler tümüne şamildir. Bu insanların hemen hemen her biri ayrı birer özgül mücadele tarz ve anlayışını, kolektif iradeyi güçlendirecek bireysel insiyatiflerini de zekice seferber edip, neredeyse özgün ekoller yaratarak, ideolojileri doğrultusunda  hayata müdahale ettiler.

Ahmet Atasoy ve Ertan Saruhan, aynı ekolün iki yaratıcı öznesi olarak ayırd edilebiliyorlar. Arkadaşlarından daha üstün meziyetlere sahip olduklarından değil, farklı tarzlarını en uzaktakinden en yakındakine bağlantılı bir tutarlılıkla hasretme, kanalize etme yetileri ve yetenekleridir kastedilen. Bu insanlar siyasi faaliyetlerinin dışında, normal insani ilişkilerinde, çevrelerinde, yaşadıkları mahalde hep sayılan, çok güvenilen, sevilen insanlar olabilmişler.

1960’ları konuşuyoruz; mesela, Ertan Saruhan, çok iyi bilinen Hekimoğlu türküsünü derleyen ve ilk söyleyen kişidir aynı zamanda. Ahmet Atasoy da güvenilir kişiliği ve dürüstlüğüyle saygınlık mertebesinde itibar görmüş hep.

Kendi yöresini çok iyi bilen, insanlarını tanıyan, ideolojik hattan kopmadan, ideallere ters düşmeden, ütopyalarına yönelik, ileri aşamalara geçmeyi mümkün kılacak bir pragmatizmi, zekâ ve ikna edici argümanları üreterek, yerel sorunları çözme yeti ve becerileriyle, özgül ekollerini üretebilmişlerdir. Yorulma, sıkılma, bıkma, kariyerizm, lugatlarından silinmiş; ilişkilerinde otoriterizmden, totaliter ve buyruk veren iktidar ilişkilerini üreten handikaplardan arınmış, reel politik kültürün demagojilerinden uzak,  demokrat şahsiyetleriyle, dünyadan geçtiler.

Zamansız gidişle, arkalarında devasa bir boşluk bıraktılar. Neo-liberalizmin tırmalayıp örselediği insan ilişkilerinin ürettiği  yabancılaşmanın boğuculuğu tahammül edilmez hal alınca, hep Ahmet Atasoy’ u, Ertan Saruhan’ı düşünürdüm yıllardır. Yaşıyor olsalardı, acaba şimdi?.. hep zihnimi meşgul eden sorudur.

 

Son kırk yılın tasviri

 

Yolculuk Sürer, kitabıyla tanıdığım Nuri Salman, o yabancılaşmanın kahrediciliğiyle baş etmede adeta çelikten bir modern zırh gibi geldi. Çünkü:

Nuri Salman, Ertan Saruhan-Ahmet Atasoy ekolünden. Poetik bir ifadeyle söylersek, Karadeniz'in Dersim’e vuran şavkı adeta.

Kitap, ALS teşhisi konduğu için iki yıldır süren tedavisi sırasında, yatağında, arkadaşlarının sorularına verdiği cevaplardan yapılan düzenlemelerle hazırlanmış.

'68 sonrası, Dersim’de siyasi mücadelenin seyr-ü seferini, detayları kaçırmadan anlatan  Nuri Salman, ilkin Devrimci Gençlik dergisini okumasıyla başlayan siyasi mücadelenin, aynı zamanda Türkiye parlamenter ve parlamento dışı boyutuna da değindiği nevş-ü nema bulacak bu söyleşisiyle, son kırk yılın canlı bir tasvirini  yapmış oluyor. Eleştiriden, öz-eleştiriden kaçınmadan, kendi hareketine de sözünü esirgemeden, eyyamcılık yapmadan, her evresinde bir dip dalgası yaratıcılığıyla yer aldığı mücadelenin deneyimlerinin süzülmüş, akıl imbiğinden geçirilmiş söylem ve muhakemesiyle, epeydir sürdürülen yön bulma arayışlarına da el feneri tutuyor.

 

Sol içi şiddeti de görmezden gelmeyerek…

 

İnsanı, daha çok yol alınması gerekir, karamsarlığına iten sol içi şiddeti  görmezden gelmiyor Nuri Salman:

"Benim Ovacık’ ta hareketin ilişkilerine katıldığım ilk faaliyet Elazığ’da işkencede öldürülen Halkın Birliği’nden Pir Ahmet Solmaz’ın cenazesiydi…

Mezar başında bizim adımıza Hasan Çakmak konuşma yapmıştı. Bu arkadaşımızı daha sonra TİKKO, dağa kaldırıp işkence yaparak öldürdü."

"Tunceli’de sol içerisindeki çatışmalar Halkın Yolu, Halkın Birliği, Halkın Kurtuluşu, Partizan ve PKK ile Aydınlık grupları arasında oluyordu. Bunlar birbirlerini 'karşı devrimci' hareket olarak nitelendiriyorlardı, böyle değerlendirdikleri için birbirlerini düşman güç ilan etmişlerdi." (Syf: 51)

PKK’ nın, bölgede yegâne güç olma çabalarında kullandığı infaz, sindirme, ajan-işbirlikçi vb. ithamlarla itibarsızlaştırma, insanın ve tüm canlıların özgürleşmesi ütopyasıyla uzak yakın alakası olmayan yöntemler, tanık olunan trajik somut olaylar teşhir ediliyor kitapta:

"… PKK kurucularından Şahin Dönmez’di. Bilindiği gibi daha sonra PKK tarafından öldürüldü." (Syf: 62)

"Gece eve o dönem PKK’nin Dersim eyalet komutanı olan Ali Botan yanında bir arkadaşıyla geldi… Yine bir yıl sonra Dersim’e döndüğümde Ali Botan’ın örgüt içi infazda öldürüldüğü Dersim’de konuşuluyordu." (Syf: 160-161)

Bu kitap, burada yer verdiğim vakalar dışında da akıldan hiç çıkarılmaması gereken ehemmiyette, birçok olayı, olguyu, gözlem ve tanıklıkları içeriyor. Zengin, bilgilendirici, zaman zaman mizahi, bazen de gözyaşartıcı oluyor anlatılanlar.

Ama Nuri Salman’ ın, PKK  sorumlusuna söylediği (Syf: 161) şu söz, moda deyimle kitabın ve yarınların motto'su:

"Demokrasi bir gün size de lazım olur…"

Yazarın Diğer Yazıları

Anımsanan hatıralar ve siyasi belleğin tahkimatı

Yazar Recep Tatar, gönüllerde cürmünden fazla yer kaplayacak bu kitabıyla şimdi bir kapı araladı...

Miss Jazz... Carmen McRae

Müzik dünyasında sık rastlanmayan bu ahde vefa tavrı, saygınlığını çok üst mertebelere taşıdı. Çoğu defa da hayranlarının göz pınarlarından yaşlar boşanmasına vesile oldu

Zarif, tutkulu, başına buyruk, yoğun ve coşkulu Betty "Bebop" Carter

Öngörülemezliği, tarzını asla değiştirmemesi, onu tüm zamanların en maceracı caz kadın şarkıcısı yaptı