02 Haziran 2014

1 Haziran seçimleri ve Öcalan’a sorular

AKP, gerek oy gerekse sembolik önem açısından iki ili yani Yalova ve Ağrı’yı kaybetti

30 Mart seçimlerinde alınan sonuçlara yapılan itirazların kabul edildiği 14 seçim çevresinde seçimler yenilendi. Seçimlerde sonucu en çok merak edilen iki il vardı; Yalova ve Ağrı.

30 Mart’taki sonuçlara göre Yalova’da AK Parti 1 oy fark ile kazanmıştı. Yapılan itiraz sonrasında CHP 6 oy fark ile kazandı. Karşılıklı itirazlar sonucunda YSK, seçimin yenilenmesine karar verdi. Dün yapılan seçimler sonucunda kesin olmayan sonuçlara göre CHP, bu kez 228 oy farkı ile kazandı.

Yine Ağrı’da seçimleri 30 Mart’ta 10 oy ile BDP kazandı. AK Parti’nin yaptığı 15 itiraz sonucu değiştirmedi. Her sayımda yine BDP adayı kazandı. AK Parti’nin YSK’ya yaptığı itiraz kabul edildi ve seçim yenilendi. Dün yapılan seçimleri yine BDP kazandı ve oy farkı yaklaşık 5 bine çıktı.

 

Mesaj çıkarmak mümkün mü?

 

Dün yapılan seçim sonuçlarından kuşkusuz en ilginci Eskişehir Mahmudiye’de yaşandı. 30 Mart’ta CHP’nin 2 oy fark ile kazandığı seçimi bu kez bin 200 oy farkı ile kazandı.

Dün yapılan seçim sonuçlarına göre AK Parti 5 seçim çevresinde seçimi kazandı.

Ancak gerek oy gerekse sembolik önem açısından iki ili yani Yalova ve Ağrı’yı kaybetti.

Elbette dün yapılan seçim sonuçları, hem seçim çevresi hem de kullanılan oy sayısı toplamında niceliksel olarak çok şey ifade etmeyebilir ancak iki ilin kaybedilmesi sadece AK Parti açısından değil CHP ve BDP/HDP açısından da önemli dersleri barındırıyor.

 

Kutuplaşma kaybetti

 

Yalova’dan başlayalım. Yalova’da seçimi CHP kazandı. Oylarda büyük değişme olmadı. Ancak AK Parti’nin hükümet olanaklarını düşündüğümüzde CHP’nin kazanmasının başarı olduğunu kabul edelim.

Seçim sonrasında Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin yaptığı konuşmada aslınada bu başarının ipuçlarını verdi. İnce’nın konuşmasında ifade ettiği; “Biz bu seçimi Cumhuriyet Halk Partisi'nin üyeleriyle almadık. Başka partilere mensup kardeşlerim bizim partimize yöneldi. Onlara teşekkür ediyorum, gözlerinden öpüyorum, ellerinden öpüyorum. Asla bunu inkar etmiyoruz. … Türkiye'de beraber olursak, bir olursak, diri olursak neler yapabileceğimizi gösterdiniz.” Sözleri gerçekten çok önemlidir.

İnce’nin özellikle kendi tabanı dışındaki partilere teşekkürü önemlidir. Çünkü bu seçimi dediği gibi sadece CHP’li oylarla değil AK Parti’nin son dönemde izlediği politikalardan rahatsız olanların oyu ile de almıştır.

Yalova seçimlerinden İnce’nin ifade ettiği gibi “çatı” formülü için çıkarım yapmak zor olsa da, Yalova’da seçmenlerin gerilime prim vermediği açıktır.

 

Ağrı: İki ayrı çözüm oylaması

 

Ağrı’daki seçim pek çok açıdan önemliydi. BDP’nin Ağrı’yı alması, 30 Mart’ta elde ettiği seçim başarısını perçinlemiştir. Daha önemlisi içinde olduğumuz çözüm sürecinin nasıl devam edeceği konusunda önemli bir işaret vermiştir.

Son aşaması 3 Ocak 2013’te başlayan çözüm sürecinde, 21 Mart 2013’de Öcalan “silahlara veda” çağrısı, 25 Nisan 2013’de PKK’nın sonradan durdurduğu, Türkiye içindeki unsurları ülke dışına çıkarılması adımı dışında atılmış kayda değer bir adım yoktur.

Şu ana kadar sadece iyi niyetli beyanlar vardır. Her Öcalan görüşmesi sonrasında tazelenen ama demokratikleşme ve çözüm konusunda adımların atılmadığı bir sürecin içindeyiz.

Bunun farkında olan Kürt siyasi hareketi için, 30 Mart seçimleri ve elde ettikleri sonuçlar, kendi adlandırmaları ile “demokratik özerklik” için önemli bir referans oldu. Ağrı –ve Norşin- seçimleri BDP için, bu anlayışın testi oldu. Seçilen Sırrı Sakık, konuşmasında bunu ifade etti.

Kabul edelim ki, Ağrı seçim sonuçları BDP/HDP çizgisi açısından bir özgüven tazelenmesidir. Bundan sonraki süreçte bölgede demokratik özerklik olarak adlandırılan yerinden yönetim modelinin el yordamıyla de facto olarak hayata geçirileceği görmek şaşırtıcı olmayacaktır.

Bu açıdan AK Parti’nin tüm devlet gücünü seferber etmesine, çözüm sürecinin esas taşıyıcı olmasına rağmen Ağrı’yı kaybetmesi, parti için uyarı niteliğindedir.

 

Öcalan'a ve herkese sorular

 

İlginç bir tesadüf olsa gerek seçimlerin yapıldığı dün HDP heyeti Öcalan ile 18. görüşmeyi yaptı. Dün IMC TV’de seçim sonuçlarının değerendirmek için katıldığım programa Öcalan’ı ziyaret eden ekipte bulunan Sırrı Süreyya Önder telefon ile bağlandı. Önder, Öcalan’ın “En önemli realite sürecin yeni bir aşamaya gelmiş olmasıdır” dediğini ve; “Gelinen noktada ciddi bir başlangıç için önemli bir umut vardı ve bu umut korunarak geliştirilmelidir”  sözlerini aktardı.

Yine Öcalan, hükümetin kendisine adımlar atacağına dair güvence verdiğini de söylemiş.

Tüm bunlar üzerine şu soruları soralım;

3 Ocak 2013 ve 21 Mart 2013’ten bu yana biz hangi aşamadayız?

Çözüm sürecinde hükümet hangi adımları attı?

Hükümetin atacağı adımlara kim/ler karşı çıktı?

Eğer adım atılacaksa ne zaman?

Bu sorulara başta Öcalan olmak üzere herkes cevap vermek zorundadır.

Son olarak 1 Haziran seçimlerinden herkesin ders alması gereken sonuçları var. Ama en büyük ders kuşkusuz ana muhalefet partisi CHP’ye düşüyor. CHP’nin AK Parti karşısında güçlü bir alternatif olabilmesinin yolu Kürt sorunun çözümünde; AK Parti’den daha ileride; temel hak ve özgürlük, eşit vatandaşlık temelinde çözecek bir siyaseti üretmesine bağlıdır. Ve bu siyaset, Türkiye’nin içinde bulunduğu gerilimi aşmada önemli bir çıkış belki de az sayıdaki çıkış noktasından biri olabilir.

İkinci sonuç AK Parti içindir. AK Parti, 30 Mart’a yüzde 43 ile seçimden birinci parti çıkmıştır ancak dün yapılan seçimlerde aynı başarı tekrarlanamamıştır. Sonuçlar, her ne kadar niteliksel açıdan ölçü olmasa da; toplumun kutuplaştırıcı dile ve siyasete prim vermediğini 1 Haziran seçimleri göstermiştir.

 

@murataksoy

Yazarın Diğer Yazıları

Bu Cumartesi annelerimizi yalnız bırakmayalım

Cumartesi anneleri 500 haftadır kayıplarını arıyor, 500 haftadır adalet arıyor olacaklar...

Erdoğan ve Öcalan pragmatizminin sonu

Son konuşulan yol haritası Kürt sorununun hiç olmazsa seçimlere kadar yönetmeyi hedefleyen zaman kazanma taktiğidir

Siyasetin yeni aracı: Sivil İtaatsizlik

Sokak ve meydanlardaki protestolar da siyasetin bir yoludur. Hep de öyle olmuştur.