30 Temmuz 2016

Yeşil deyince aklınıza ağaç mı gelir dolar mı?

İstanbul, yaşanılacak şehirler listesinin de sonunda değilse bile sonlarında

Bir şehri güzelleştiren yapıları değil içinde yapı olmayan, park, koru, meydan, su gibi alanlarıdır.

Yapıların güzelliğini bunlar ortaya çıkarır.

Parklar ve korular binaların güzelliğine nefes aldırırlar, oralarda yaşayanların veya oralarda gezmeye gelenlerin içini açarlar.

Ağaç, çiçek, çimen, açıklık göze ve ruha iyi gelir.

Yeşil ruh sağlığının ve mutlu olmanın önemli koşullarından biridir.

Londra’yı çok sevmemin nedenlerinden biri parklarıdır. Aynı şeyi daha az tanıdığım Paris ve Roma için de söyleyebilirim. Gittiğim her yeni şehrin muhakkak parklarını ararım.

İstanbul’da, önlerindeki deniz doldurulup yol ve yürüme alanları yapıldığı için yalılığını kaybeden birçok yalı var.

Bunlar yalılıklarıyla beraber güzelliklerinin büyük bir bölümünü de kaybettiler.

Güzelliklerinin büyük bir bölümünü  konumlarına borçluydular – ayaklarını yalayan suya, önlerindeki açıklığa, pencerelerinin altından araç geçmiyor olmasına, şehri arkalarına almış olmalarına.

Oralardan geçtiğimde (bu yalıların su kenarı hâli şehrin hafızasından çoktan silinmiş olmasına rağmen) kayıp olan güzelliğe hayıflanırım.

New York’ta son yıllarda eski tren yolları, su kenarındaki metruk alanlar parklara ve “boş zaman alanına” döndürüldü. Limanın karşısında bulunan ve eskiden askeri amaçlarla kullanılan Governor’s adasının tamamı park oldu.

İstanbul, yaşanılacak şehirler listesinin de sonunda değilse bile sonlarında

Bu yerler kiraların ve arsa fiyatlarının çok yüksek olduğu şehirde rant yaratmak için de kullanılabilirdiler ama kullanılmadılar. “Kamu yararı” konsepti ağır bastı ve dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri herkese açık yeni yeşil alanlara kavuştu.

Geçenlerde New Yorker’da bu konuda bir yazı okurken aklıma Türkiye’deki trendin nasıl bunun tersi olduğu geldi.

“Kamu yararı," işlerin, kişilerin veya çıkar gruplarının değil halkın iyiliği için yapılmasıdır. 

Kamu yararı baskın değilse şehirlerdeki bütün boş alanlar rant yaratmak için bina doldurulur.

Çamlıca’da yapılmakta olan cami, Gezi Parkı'nda alışveriş yapma girişimi, Romanları şehrin dışına atıp oturdukları yerleri pahalı arsa hâline getirme, Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği'nin bina doldurulması kamu yararını önde almayan kafaların ürünüdür.  Birkaç bin pil dolduracak kadar elektrik ancak üreten tesisler için bakir ormanların ve akar suların kirletilmesi de. İstanbul’un üçüncü köprüsünü Karadeniz yakınlarına, nispeten boş alanlara, oraları da yerleşim yerine çevirmek amacıyla yapmak da.

Süratle binalaşmakta İstanbul herhalde Avrupa’da birinci sıradadır.

Kamu yararı baskın değilse şehirlerdeki bütün boş alanlar rant yaratmak için bina doldurulur

Yaşanılacak şehirler listesinin de sonunda değilse bile sonlarında.

TOMTOM* endeksine göre İstanbul Meksiko (Meksika) ve Bangkok’tan (Tayland) sonra en sıkışık trafiğe sahip olan şehirdir.

Ağaca baktığınızda arsa, arsaya baktığınızda dolar görürseniz sonuç bu olur.


* https://www.tomtom.com/en_gb/trafficindex/list

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor