Son bir yılda meydana gelen birkaç gelişme Kürt konusunu çok değişik boyutlara taşıdı.
Bu gelişmeler HDP’nin seçimlerde 80 milletvekili çıkarması, Kobani için Kürtlerin verdiği savaş ve PKK’nin Güney Kürdistan ve Yezidileri korumak için silaha sarılmasıdır.
Dünya kamuoyundaki Kürt imajını dramatik bir şekilde değiştiren gelişmeler oldu bunlar.
Özellikle Kobani.
Tweet’lerin, kısa videoların, iki cümlelik sound-bite’ların dünyasında Kobanili Kürtler savaşı son kurşun atılmadan haftalarca önce kazandılar.
Despotların, canilerin, kötü adamların dünyası Orta Doğu’da Batı’nın sevgilisi oldular.
Bir yanda elinde silah, başında puşi, genç ve güzel Kürt kızları.
Diğer yanda kelle kesen, ırza geçen, çember sakallı, siyah giysili adamlar.
IŞİD’in kazanma şansı yoktu.
Türkiye’nin de. Kobani ateş altındayken kılını kıpırdatmayan Erdoğan’ın da.
Beş sene önce Batı’nın Müslüman sevgilisi olan Erdoğan artık bir aşağılanma ve alay figürüdür.
Bunda Kobani’nin büyük rolü var.
Batı’nın “terör örgütü” listesinde bulunan PKK’nın yıldızını da IŞİD parlattı. Yezidileri kurtarmak ve Irak Kürdistanı’nı savunmak için gösterdiği çaba PKK’ya da puan getirdi.
O kadar ki bazı Amerikan think tank’ları PKK’nın terör listesinden çıkartılmasını öneriyor.
Kobani’nin ardından, Kürtlerin ilk defa parti olarak Meclis’e seçilmesi geldi.
Bu Kürt hareketinin tarihinde elde ettiği en büyük başarıdır. Bu başarıda Selahattin Demirtaş’ın kişisel karizması, tevazu ve içtenliğinin büyük rolü var.
Ama bu zafere fazla sevinilemedi.
İlk seçim yenilgisini tadan Erdoğan, hiddetini ve nefretini HDP’ye ve liderlerine çevirdi. Çözüm sürecini sona erdirdi. Hava Kuvvetleri’ni Kandil’e yolladı.
Bu saldırıya hedef olan PKK’nın önünde birçok seçenek vardı. Hiç tereddüt etmeden aralarında en aptalca olanını seçti. Terör estirmeye başladı.
Bir an buna inanmak istemedim.
Silahın modasının geçtiğini, şiddetle şiddetten başka bir yere varılamayacağını, terörün istenilen geleceği erteleyeceğini PKK’nın dağ reisleri algılayamamışlardı. Ne gelişmeleri doğru teşhis edebilmişler, ne de dünya kamuoyunu doğru okuyabilmişlerdi.
Kalplere giden yolda ellerinde karanfil tutan yüz Kürt kadının, yüz gerilladan daha etkili olduğunu öğrenememişlerdi. Meclis’teki seksen milletvekilinin, Kandil Dağı’ndan ağır olduğunu kavrayamamışlardı.
Belki bütün yaşlanan savaş patronları gibi çağ dışı kaldıklarını, inisiyatifi sivillere bırakma zamanının geldiğini kabullenemiyorlardı.
Dünyanın en kanlı bölgesi olan Orta Doğu’da artık terör değil, teröre karşı olanlar kazanıyor. Barzani’nin, Demirtaş’ın, Suriye Kürtlerinin başarısının arkasındaki gerçek budur.
Erdoğan ne yaparsa yapsın. PKK için en akıllı hareket savaşçılarını silahlarıyla beraber Türkiye’den çekmesi, IŞİD’e karşı verilen mücadeleye yoğunlaşmasıdır.
Şiddete başvurmadan yapılacak bin bir çeşit protesto türü vardır. Ve bunların her biri genç insanları mezara yollamaktan iyidir.
PKK liderlerinin gözleri kör, kulakları sağır mı?
Tanrım! Neden kimse daha yumuşak, daha ince, daha akıllı olamıyor?