Cumhurbaşkanı Erdoğan galiba uluslararası ilişkilerde, masayı yumruklayıp tehdit savurmaktan başka yöntem olmadığını sanıyor.
Geçenlerde hiddetinin projektörünü Kıbrıslı Rumlara ve büyük petrol şirketlerine çevirdi.
Rumlar birkaç yıldan beri denizdeki münhasır ekonomik bölgelerini parselleyip ihale ile uluslararası petrol şirketlerine veriyor.
Adanın doğusunda, İsrail ile bitişik deniz bölgesinde, az miktarda gaz bulundu.
Şimdi gözler adanın batısına çevrildi. Batıda Mısır, Rumlara komşu olan bölgesinde muazzam miktarda gaz buldu.
Kısa bir süre sonra, bu bölgeye bitişik denizlerde, ExxonMobil - Qatar Petroleum ortaklığı iki kuyu açacak.
Qatar Petroleum, Katar’ın bütün petrol ve gaz faaliyetlerini yürüten devlet şirketidir.
Batı’da Rumlar adına çalışan iki şirket daha var: İtalyan Eni ile Fransız Total.
Bu faaliyetler iki nedenle Erdoğan’ı tehditvarileştiriyor.
· Birincisi; Ankara’ya göre, gaz aranan bazı bölgeler Kıbrıs Cumhuriyeti’nin değil TC’nin ekonomik bölgesi içindedir.
· İkincisi; Rumların üzerinde hak iddia ettiği bütün deniz alanlarında Kıbrıslı Türklerin, yani KKTC’nin de hakkı vardır. Rumların, bu konuda, Türkler yokmuş gibi at koşturması kabul edilemez.
Denizlerde devletlerin hakları, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi tarafından belirlenir.
Buna göre, Kıbrıslı Rumların üzerinde hak iddia ettiği bölgeler onlara aittir.
Ama Türkiye bu konvansiyonu imzalamadı. Kendini, sözleşmenin belirlediği karasuları ve kıta sahanlığı sınırlarını tanımak zorunda hissetmiyor.
Haklı olanın değil, güçlü olanın sözünün geçtiği bir dünyada, sonunda ne olur kestirmek mümkün değil.
Ama Türkiye ne yapabilir?
Erdoğan galiba uluslararası ilişkilerde, masayı yumruklayıp tehdit savurmaktan başka yöntem olmadığını sanıyor
Bu soruya gelmeden önce sorulması gereken başka bir soru var:
Türkiye kavga dövüşe başlamadan yapabileceklerini neden yapmıyor?
Birkaç gün içinde sondaj faaliyetlerine başlayacak olan ExxonMobil’in bu girişimdeki ortağı Erdoğan’ın en iyi dostu ve koruyucusu olduğu Katar’dır.
Suudi Arabistan ve Körfez Emirlikleri geçen yıl Katar’a ambargo ilan ettiklerinde Türkiye oraya asker yolladı. Ambargoyu delen ilk ülke oldu.
Erdoğan, neden Katar Emiri Tamim bin Hamad Al Tani’den Kıbrıs’tan uzak durmasını istemedi?
Neden şimdi çekilmesini istemiyor?
Bu suallerin cevabı yok. Daha doğrusu var da bende yok ve Erdoğan beni Katar Emiri’nin ona hediye ettiği, yarım milyar dolar değerindeki süper lüks uçağına davet etmeyeceğine göre öğrenemeyeceğim.
ExxonMobil, bilmem söylemeye gerek var mı, dünyanın en büyük petrol ve gaz şirketidir ve Amerikan’dır.
Hiç sanmam ki Türk donanması bu şirketin denizdeki faaliyetlerini önlemeye kalkışsın ve Erdoğan’ın binbir zahmetle arasını düzelttiği Trump ile yeni bir kavga başlatsın.
O zaman bu gürültünün amacı ne?
Maalesef bu konuda da sizi aydınlatamayacağım. Muhtemelen iç tüketim içindir.
Gaz konusu, Türk tarafında propagandasının yapıldığı gibi değildir.
Rumlar, Ankara’yı tatmin etmeden bulacakları gazın parasını huzur içinde yiyemeyeceklerinin farkındadır.
Büyük miktarda gaz bulunursa – ki çok muhtemeldir – gelirini Türklerle paylaşacaklar ve Kıbrıs sorununun hâllinin finansmanında kullanacaklar.
Güvenilir kaynaklara göre, Anastasiades, kısa bir zaman önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile yaptığı görüşmede gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakli konusunda Ankara ile anlaşmaya hazır olduğunu belirtti.
Gaz, Kıbrıs sorunun çözümüne büyük bir ivme kazandıracak.
Kamuoyuna pazarlandığının aksine, Doğu Akdeniz’de sular ısınmıyor. Soğuyor.