26 Ağustos 2017

Çatlak: Neden psikiyatri faydadan çok zarar veriyor

Amerikan Psikiyatri Birliği, birkaç yılda bir komite toplayıp nörobiyolojik bir açıklama olup olmamasına bakmadan, hastalık uydurmaktadır

Psikiyatrik rahatsızlıklar ve bunları “tedavi” etmek için kullanılan ilaçlar, Amerika’nın dünyaya yaptığı en büyük ihracattır.

Ve aynı zamanda yaptığı en büyük kötülüklerden biri.

Nedenini az sonra yazacağım.

Önce psikiyatrinin tıptaki konumunu belirlemek istiyorum:

Psikiyatri; tıbbın en ilkel, bilimle bağlantısı en zayıf olan dalıdır.*

Psikiyatrinin; konusuna giren ruhsal  bozuklukların nedenlerini kavrayışı iptidaidir. Daha açık bir anlatımla, bu rahatsızlıklara nelerin sebep olduğunu ve rahatsızlıkların kesin tedavisinin ne olduğunu bilmemektedir.

Bilmediği için de çoğu zaman bilimsel olmayan açıklamalara sığınmaktadır.

Bunların başında “kimyasal dengesizlik” savı gelir.

Eğer ruhsal bir şikâyetle bir psikiyatra giderseniz,  büyük bir olasılıkla “beyninizdeki kimyasallarda bir dengesizlik meydana geldi,” diyecek, bu “dengesizliği tedavi etmek için” bir ilaç yazacaktır.

Ama, gerçekte ruhsal şikâyetlerin beyindeki şu veya bu kimyasal veya hormonun dengesini kaybetmesi, azalması veya çoğalması sonucunda meydana geldiğini kanıtlayan hiçbir bilimsel kanıt yoktur.

Bu konuda sayısız araştırma yapılmasına rağmen ruhsal rahatsızlıktan şikâyet eden hiç kimsenin beyninde, kimyasal veya başka bir dengesizlik bulunmamıştır.

Psikiyatr size, anlattığınız semptomlara göre bir “teşhis” koyacaktır.

Bunu yaparken de Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından hazırlanmış bir el kitabına başvuracaktır. Bu  kitabın adı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı’dır.

Amerika bu kitap aracılığıyla psikiyatrların kataloge ettiği psikiyatrik bozukluk hikâyesini birçok ülkeye ihraç etmekte, ilaç endüstrisine milyar dolarlık pazar sağlamaktadır.

Bu kitap, bir kelimesi dahi değiştirilmeden Hekimler Yayın Birliği tarafından Türkçeye de çevrildi ve Türk psikiyatri mesleğinin kutsal kitabı haline geldi. Bu hastalık emperyalizmi sayesinde Amerikalılar için “bozukluk” olan hâller otomatik olarak Türkler için de “bozukluk” oluverdi.

Aynı durum başka birçok ülke için de geçerlidir.

Kısa adı DSM olan bu kitap ruhsal hastalıklardan değil, bozukluklardan bahsediyor; çünkü Amerikan  Psikiyatri Birliği iddia ettiği bozuklukların, birkaçı hariç, hastalık olmadığını pekâlâ biliyor.

Bu “bozukluklara” neyin veya nelerin sebep olduğu tamamıyla meçhuldür. Yani bunlar hastalık veya bozukluk mudur, yoksa özellikle depresyon vakalarının neredeyse tamamında olduğu gibi, normal insanlık hallerinin hastalık addedilmesi midir, konusu tartışmaya açıktır.

Mesela: İşten atıldığımda hissettiğim ruhsal çöküntü,  hastalık veya “bozukluk” mu? Beni ilaç almak mı iyileştirir yoksa başka bir iş bulmak mı?

Ruhsal şikâyetlere neden olan mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonlardaki bozuklukların (eğer böyle bozukluklar varsa) ne oldukları bilinmiyor.

Nitekim DSM-IV “Majör Depresif Bozukluk için tanı koydurucu olan herhangi bir laboratuvar bulgusu henüz bulunamamıştır,” diyerek bunu itiraf etmektedir.

Bu itiraf, kitapta bulunan hemen hemen bütün bozuklar için geçerlidir.

(Otizm, şizofreni, “nedeni belli olmayan depresyon” gibi az sayıda hastalık bunların dışındadır.)

Buna rağmen Amerikalı psikiyatrların listelediği bozuklukların sayısı çığ gibi büyüyor. 1952’de 106 olan bozukluk sayısı, 2013’te DSM-V’in piyasaya sürülmesi ile 374’e çıktı.

Nasıl oluyor bu?

Amerikan Psikiyatri Birliği, birkaç yılda bir komite toplayıp nörobiyolojik bir açıklama olup olmamasına bakmadan, hastalık uydurmaktadır

Cevap çok basit. Amerikan Psikiyatri Birliği, birkaç yılda bir komite toplayıp nörobiyolojik bir açıklama olup olmamasına bakmadan, hastalık uydurmaktadır. Evet, uydurmaktadır.

Amerikan Sağlık Bakanlığı’na bağlı Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü (NIMH)’nün değerlendirmesine göre bu tespitler bilimsel değildir, sübjektiftir.

Sübjektif “nesnelerin gerçeğine değil kişinin duygu, düşünce ve sezgilerine dayanan, kişiye göre ve kişisel olan,” anlamına gelmektedir.

Umursamadan, Amerikan Psikiyatri Birliği normal insanlık hallerinin tamamını, yavaş yavaş psikolojik bozukluk tanımına sokmaya devam ediyor.

Depresyon, yas, utangaçlık gibi normal insanlık halleri artık “ruhsal bozukluktur.”

Sevdiğiniz birinin ölümüne tuttuğunuz yas, üç haftadan uzun sürerse depresyonda olabilirsiniz ve depresyon tedavisi görmelisiniz, yani ilaca bağlanmalısınız.

Okuma BozukluğuMatematik BozukluğuYazılı Anlatım Bozukluğu da tedavi gerektiren  “ruhsal bozukluklardır.”

Bu “bozuklukları” düzeltmek için reçete edilen ilaçların etkinliği, bu bozuklukların varlığı kadar tartışmalıdır.

Bu ilaçlar, hemen hemen her halde, reçete edildikleri hastalıkları kalıcı olarak iyileştirmemektedir.

Tersine, uzun vade kullanılmaları halinde, çok olumsuz etkiler yapabileceklerine dair birçok araştırma vardır.

İlaçlar, beynin fonksiyonunu, bugün bile tam olarak bilinmeyen şekillerde değiştirmekte, akli aktivitenin bir parçası olan fiziksel ve duygusal fonksiyonları azaltmaktadır.

Ruhsal bozukluklardaki kitabî artış ve bu hastalıklarda kullanılan ilaçların salgın haline gelmesinin arkasındaki itici güç, ilaç endüstrisidir.

İlaç şirketleri bu ilaçlardan milyarlarca dolar kazanmakta, bu geliri artırmak için devasa miktarda paralar harcamaktadırlar.

Özellikle Amerika’da, birçok psikiyatrın cebine şu veya bu şekilde para koymakta, reklamlar ve yönlendirilmiş medya haberleriyle halkı, bürokrasiyi ve hükümetleri etkilemektedirler.

İlaç şirketlerinin reklam ve promosyon bütçeleri, araştırma bütçelerinden büyüktür.

 *                  *                   *

* Psikiyatrinin bilimsel temelinin sakatlığı konusunda Milliyet’te çalışırken birçok yazı yazmıştım.

** Konuya yeniden dönmeme iki şey neden oldu: Birincisi, yeni okuduğum, daha önce yazdıklarımın doğruluğunu teyit eden ve o günden bu yana hiçbir şeyin değişmediğini anlatan bir kitaptır.

Kendini ve ailesini psikiyatrinin verebileceği zararlardan korumak isteyen herkese tavsiye ederim.

Maalesef Türkçesi olmayan bu kapsamlı kitabı umarım bir yayınevi çevirip bastırır.

İkincisi ve belki daha da etkili olan, aldığı haplardan dolayı “birisi boğazlasa” umurunda olmayacağını yazan bir gencin mektubudur. Uzunca olan mektubu, yazan gencin kimliğini, isteği üzerine gizlemek amacıyla kısalttım. Bu yazının altında okuyabilirsiniz

İlaç şirketleri bu ilaçlardan milyarlarca dolar kazanmakta, bu geliri artırmak için devasa miktarda paralar harcarlar

 *                  *                   *

* Bu konuda daha önce yazdığım yazılar ve bunlara tepkileri şu sitede bulabilirsiniz: https://dikkatsiz.blogspot.com.cy

**James Davies/ Cracked Why Psychiatry is Doing More Harm Than Good /( Çatlak: ÇATLAK: Neden Psikiyatri Faydadan Çok Zarar Veriyor)

"GENÇ BİR İLAÇ KULLANICISININ HİKAYESİ: “AKLIMIN KIRINTILARINI TOPLUYORUM”

Yazının bu bölümünde yayınlanan mektup yazarının isteği üzerine silinmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları

Ağustos böceklerini güldürdüm

Bağırıyorum ama beni bahçede bağırışan ağustos böceklerinden başka duyan yok

Karar ver KKTC kardeş, açılıyor musun açılmıyor musun?

KKTC hükûmeti ise ülke turist akınına uğrayacakmış gibi davranıyor ve herkes için –ziyaretçiler, oteller ve uçak şirketleri– hayatı kolaylaştıracağına zorlaştırıyor