26 Nisan 2016

Korkmayın, Beşiktaş var!

Beşiktaş’ın “B’sini büyük yaz“ diyen sevgililer, maç varsa işten, okuldan kaytaran kardeşler var…

Futbol sadece futboldur. Bugün sahalarda ve tribünlerde gördüğümüz şiddet, nefret ahvali vaziyetimizin izdüşümüdür. Okulda, işyerinde, parkta, çarşıda ve stat da neysek oyuz. Birbirimizden gittikçe kopuyor birbirimizden yok edecek kadar nefret ediyor. Ve asla tahammül edemiyoruz. Evimize, mahallemize, komşuluk ilişkilerimize giren ötekileştirme statlara da girdi.  Nefret, tahammülsüzlük boyumuzu aşmaya başlıyor ha boğulduk ha boğulacağız.

Ama korkmayın Beşiktaş var…

Konuşma, yazma, toplanma özgürlüğünün kaldırıldığı iki kişinin yan yana gelmesinin suç sayılıp cezalandırıldığı, insanların sürgüne gönderildiği Abdülhamit’in İstibdat Devrinde kurulan Beşiktaş var… Korkmayın…

Haksızlığa tahammül etmeyen Baba Hakkı duruşu, Voleci Şeref inadı, Optik başkan bağlılığı var.

Paranın pulun, ihtişamın değil, saltanatın değil “Halkın takımı” olmanın haklı gururu var…

En çaresiz, en kara günlerde hiç kesilmeyen umut var…

Birlikte tutulan yas, dökülen yaş, paylaşılan sevinç var…

Ayrımız gayrımız yok diyen yan yana duruş var…

Korkmayın Beşiktaş Var…

 “Kızım bugün Beşiktaş’ın maçı var” deyip tüm hayatı 90 dakika erteleyecek ağabeyler var.

Beşiktaş’ın “B’sini büyük yaz “ diyen sevgililer, maç varsa işten, okuldan kaytaran kardeşler var…

90 dakika boyunca hiç susmadan ‘Kartal gol gol gol’ diye bağıran coşku adını rekorlar kitabına yazdıran inat var…

Yense de yenilse de takımını asla yalnız bırakmayan “sevinmek için sevmedik” diyen vefa var.

Rakip takım taraftarına “helal olsun” dedirten nükteli göndermeler var. Kıvrak zeka var kıskandıran… 

Sevdalısının yolunu gözler gibi yeni stadın açılmasını bekleyen sabır var…

Korkmayın Beşiktaş Var…

Teknik direktörünü hor gören “Rıza efendi, iki ekmek bir süt diyerek hakaret eden rakip takım taraftarına; "ekmek, süt kalmadı iki yumurta bir sucuk yolladık" diyen hazır cevaplık var. 

Irkçı saldırılara Pascal Nouma'ya karşı “Hepimiz zenciyiz” diyen sahiplenme, Eto için “we are all eto'o” diyen kıtalar arası verilen destek var.

Hasta Trabzonsporlu Kazım Koyuncu’ya “Kalbimizdesin, Unutulmayacaksın…” diye çakılan selam var.

Korkmayın Beşiktaş var…

Kimsesiz çocuklar için dayanışma var. Oyuncak kardeşliği var. Resim defteri var sadece siyah beyaz değil rengarenk boya kalemi var. Gökkuşağının renkleri var. Paylaşım var ülkenin dört bir yanına. Saklamanın değil paylaşmanın saadeti var.

Yaşlılara saygı var mesela… Huzur evlerinde el öpen siyah beyaz formalılar var.

Hastalıkta, sağlıkta yan yana durma var. Kan bağışı var kuyruk olunan. İlik nakli tedavisi bekleyenlere kök hücre bağışı var.

Kapısından içeri nefreti sokmayan, tacize tecavüze aman vermeyen “delikanlı”lık var.

Korkmayın Beşiktaş var…

Depremden sonra Van’a, selden sonra Hopa’ya uzanan kardeşlik var.

Bergama’da altına, Hasankeyf’de baraj sularına, Sinop’ta Nükleer santrale itiraz var. 

Her maçta doğa için, hayat için, kardeşlik için açılan pankart, atılan slogan var…

Irkçılığa isyan,  kardeşliğe selam,  savaşa itiraz var.

Gezi’de ağaç için nöbet tutan militan, Kandilde simit dağıtan iman var…

Zalime kartal bakışı var asi, mazlumun yanında dimdik duruş var…

Korkmayın Beşiktaş var…

Yaşlısı, genci, kadını, erkeği, kundağında bebeği, davulcusu, mühendisi, Müslümanı, Ermenisi, Türkü, Kürdü, Çerkesi ile bir takımdan bir semt bir semtten hayat kuran her şeye rağmen dağılmayan sımsıkı tutunan koskocaman bir aile var.

Başka türlü taraftarlık, başka türlü bağlılık var. “Bizim” dediğimiz, kalbimizi ısıtan,  içimizi ferahlatan… Umut veren… Belki kalbi fazlasıyla yoran ama asla karartmayan…

Korkmayın Beşiktaş var…

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz