02 Kasım 2016

Gerçeği saklayamazsınız

Bu ülkede olmaz dediğimiz her şey olur!

Bundan birkaç ay önce daha doğrusu mayıs ayında “Rüyalar Hyde Park, gerçekler emniyet müdürlüğü” başlıklı bir yazı yazmıştım. Rüyamda Cumhuriyet ve Evrensel gazetesi okuduğum için gözaltına alınıyordum.

Aylardan mayıstı. Daha darbe girişimi olmamış, OHAL ilan edilmemişti. Sadece İMC TV Haber Müdürü Hamza Aktan gözaltına alınmıştı. Sadece 28 gazeteci ve medya çalışanı hapisteydi. Sadece 53 gazeteciye Erdoğan’a yayın yoluyla hakaret iddiasıyla soruşturma açılmıştı. Sadece Can Dündar ve Erdem Gül hapisten yeni çıkmıştı.

“Rüyalar Hyde Park, gerçekler emniyet müdürlüğü” yazısına biraz abartmışsın diyen tepkiler aldım. “Bu kadar da olmaz” diyordu bazıları.

Bu kadar da olmaz.

Bu kadar da olmaz dediğimiz her şeyin olduğu ülkedir Türkiye.

Bir kadının şort giydi diye otobüste tekme tokat dövüldüğü ülkedir mesela.

Tecavüze uğrayan 13 yaşında bir çocuk için “kendisi istemiştir” denilip tecavüzcüye ceza verilmeyen ülkedir.

Göçük altında kalan, barajda boğulan, inşaattan düşen işçinin “suçlu” sayıldığı ülkedir.

Kız - erkek çocukların okullarda aynı sırada oturtulmasına karşı çıkan insanların okul müdürü olabildiği ülkedir.

12 yaşındaki çocuğa 13 kurşun sıkılıp “terörist” ilan edilen ülkedir.

Her gün üç kadının öldürülmesine rağmen kadının kahkaha atmasına takan insanların Başbakan yardımcısı olduğu ülkedir.

Sokak hayvanların zehirlenip öldürüldüğü, AVM için karıncanın, kuşun ağacının yıkılıp yakıldığı ülkedir.

Kürt'e ‘terörist, çingeneye ‘hırsız’, LGBT’ye ‘hasta’ denilip horlandığı ülkedir.

Bu ülkede olmaz dediğimiz her şey olur. Çünkü biz “bu kadar da olmaz” deyip susarız. “Yok canım kesin bu işin içinde bir şey var” der uzaktan bakarız.

Biz uzaktan baktık.

15 Temmuz yaşandı.

Bu adamları bu rütbelere kim getirdi. Bunun hesabını vermelisiniz demedik. Zor zamanlar bu zamanlar birlik olmak lazım deyip sustuk.

Sustuk… OHAL ilan edildi.

Ülkemizde yoğun olarak yaşanan demokrasi kanun hükmünde kararnameler ile katlanarak büyüdü. Gazeteler kapatıldı. Televizyonlar susturuldu. 107 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde. Binlerce insan tutuklandı. Herkes tetikte. İnsanlar tetikte acaba benim başıma da bir şey gelir mi diye endişeyle bekliyor.

Yıllar boyu FETÖ ile yan yana diz dize duranlar, beraber iş yapanlar, onları devletin en yüksek kademelerine getirenler “Allah bizi affetsin” deyip için işinden çıktı ama biz halk olarak işin içinden çıkamıyoruz. Misal binlerce öğretmen ya FETÖ'cü yada PKK’li olma suçlamasıyla açığa alındı.

Her seferinde “Bu kadar da olmaz” diyoruz yenisi oluyor. İMC TV ve onlarca kanalın kapatılmasından sonra  Evrensel Kültür ve Jin Haber Ajansı’na kapatma geldi. Tam yine “Bu kadar da olmaz “ diyecektik ki Cumhuriyet gazetesine baskın yapıldı. Yazar ve yöneticileri hala gözaltında. 75 yaşındaki Aydın Engin’i polisler sürükleyerek gözaltına aldı.

FETÖ'yü ülkenin başına musallat edenler iktidarda, yıllar boyu FETÖ tehlikesini haber yapan gazeteciler gözaltında! Ve bunlardan biri Aydın Engin. Hepimizin abisi, usta gazeteci. Her şey aklıma gelirdi de Aydın abinin böyle gözaltına alınacağına hayatta inanmazdım. Adın abiyi birinin böyle sürüklemeye çalışacağını aklıma getiremezdim. Gözaltına alınırken ne yağmış olabilir mesela Aydın abi. Söyleyeyim. Tamam demiştir. Üzerine ceketini, yeleğini giymiş, botlarını bağlamış “gidelim bakalım” demiştir. Hatta onu kolundan sürüklemeye çalışan polise “evladım” demiş bile olabilir. Düşünüyorum dedesi yaşındaki bir insanı koşturarak bir an önce arabaya bindirmeye çalışan polise bu kadar kötü olmayı kim öğretti?

“Susma sustukça sıra sana gelecek” sadece kafiyeli olsun diye atılan bir slogan değil. Bir şiir yada bir mani değil, hayatın ta kendisidir. Sustuğumuz için sıra bizi teğet geçmez. Sustuğumuz için sıra bize gelir. Yani; Ya hep birlikte zulme karşı geleceğiz ya da sırayla yenileceğiz.

Kolundan sürüklenen 75 yaşındaki Aydın Engin bu ülkenin en onurlu gazetecilerindendir. Onun gözaltına alınma emri veren, “iyi olmuş” diyen, onu sürükleyenlerin topu Aydın Engin'in tırnağı etmez.

Türkiye’nin 92 yıllık gazetesidir Cumhuriyet. İster beğenir alır okursunuz ister beğenmezsiniz. Size ulusalcı da liberal yada solcu. Ama bir gazeteyi sizin istemediğini şeylerin haberini yapıyor diye yöneticilerini gözaltına alamazsınız.  Cumhuriyet’i eleştirebilirsiniz, eleştirinizi yazıyla yaparsınız, polisle değil.  Beğenmeyebilirsiniz, eğer paranız ve çalışacak insanınız varsa gazete çıkarırısınız ama kapatamazsınız.

Hadi diyelim hepsini yaptınız ki 15 Temmuz'dan bu yana ellinin üzerinde medya organı kapatıldı. Şu anda en az 15 gazeteci gözaltında. Bütün bunları yaptıktan sonra; "Basın özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkacağız” diyemezsiniz. Gazeteleri kapatabilir, gazetecileri tutuklayabilirsiniz ama onları teslim alamazsınız. Gerçeği saklayamazsınız. Ne kadar azalırsak azalalım. Ne kadar susturmaya çalışırsanız çalışın. Başaramayacaksınız. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde onuru teslim alacak bir silah yok.

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz