01 Nisan 2015

Bir karanlık ülke…

Berkin'i vuran polisler yargılanmış ve bir hakim 'Gereği düşünüldü...' diye bir cümleye başlasaydı böyle olmayacaktı

8 saat süren elektrik kesintisinin olduğu bir gündü… Saatlerce karanlıkta kaldık… Bir savcı rehin alındı…   Devlet bir çocuğun katillerinin ismini vermemek için operasyon yaptı… Üç insan öldü… Kesinti bir yana ülke hiç bu kadar karanlık olmamıştı…

Ben bu satırları yazarken 2 çocuk daha ölmüştü... İki çocuk daha öldürülmüştü... Yaşları ne bilmiyorum ama açıklamadaki sesten yaşının genç olduğu belliydi. En azından benden daha genç...

Ne istiyorlardı?

14 yaşında vurulup 269 gün komada kalan ve 16 kilo toprağa gömülen Berkin Elvan'ın katillerinin açıklanmasını...

Nasıl istiyorlardı?

Savcıyı rehin alıp başına silah dayayarak...

Daha önce nasıl istemişlerdi?

Dilekçe vererek, basın açıklaması yaparak... Gözaltına alınarak, tutuklanarak…

Ne olmuştu?

Berkin vurulalı 653 gün olmuştu ve katilleri hala açıklanmamıştı...

Ne yaptılar?

Adliyeye girdiler... Savcının odasına gittiler, savcıyı rehin aldılar ve başına silah dayadılar evet silah dayadılar...

Ve üç saat süre verdiler...

Berkin Elvan'ın katillerinin adının açıklanması için üç saat süre…

İlk önce Berkin'in babası Sami Elvan koştu, konuştu. Bir tek kişinin daha burnunun kanamasını istemediğini sadece adalet istediğini söyledi...

15 yaşındaki evladını 16 kilo toprağa koyan bir baba “bir can daha gitmesin kimsenin burnu kanamasın savcı da serbest bırakılsın” dedi...

Çünkü merhametliydi... Oğlunu kaybeden bir baba kimin canı olursa olsun tek bir can daha gitmesin istiyordu. Kimse ama hiç kimse ölmesin istiyordu. Evladını kaybeden bir babanın gösterdiği merhameti ‘devlet baba’ gösteremedi.

Devlet ne yaptı?

14 yaşındaki bir çocuğu vuran katillerin ismini açıklamak yerine üç kişinin daha ölümüne neden olacak ‘başarılı bir operasyon’ yaptı…

Katilin adını söylemek yerine katliam yaptı...

İki kişi öldürüldü. Savcı ise ağır yaralı hastaneye kaldırıldı ve hayatını kaybetti… Savcının hangi silahtan çıkan kurşunla yaralandığı dahi şu anda şaibelidir.

Doğru ya da yanlış bulursunuz. Ama o gençler oraya öldürmeye değil ölmeye gittiler. Ve dertleri can almak değil Berkin'in katillerinin ismini öğrenmekti... Oradan sağ çıkamayacaklarını biliyorlardı… Devlet Berkin’i vuran polislerin adını açıklasa bile o gençler en iyi ihtimalle tutuklanacak ve kalan ömürlerini cezaevinde geçireceklerdi. 15 yaşında bir çocuğun katilinin hesabını devlet sormadığı için en fazla 20 yaşlarındaki çocuklar sormaya kalktı… Yanlış buluyor olsanız bile bunun bir feda eylemi olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. O gençler 15 yaşında bir çocuk için ömürlerinden geçti… Buna üzülmemeyi anlarım ama “İyi oldu gebertildiler”,”devlet az bile yapmış”, “Sizin tohumlar cehenneme gitti. Yanlarına gittiğinizde selamımızı söyleyin, iyi kavrulsunlar “demek zalimliktir. Buna üzülene küfür etmek çürümektir… Bizi cehennem kavurmaz ama bu sözleri edenleri nefret kavuracak…  

Sonra ne oldu?

Cumhurbaşkanı "polisimiz gereğini yaptı" diye açıklama yaptı...

‘Gereği yapıldı’

O iki genç bu iki kelime için can verdi…

Berkin Elvan'ı vuran polisler 653 gün içinde yargı önüne çıkarılmış ve yargılanmış olsalardı bir hakim "Gereği düşünüldü..." Diye başlayan bir cümleye başlasaydı böyle bir olay olmayacaktı. Savcı evinde çocuklarıyla yemeğini yiyor, iki genç sohbet ediyor olacaktı. Berkin'in ailesinin aylarca süren işkencesi son bulacaktı ve en önemlisi bu ülkede bir nebze de olsa adaletin olduğuna dair inancımız olacaktı...

Olmadı...

Olamadı...

Yazarın Diğer Yazıları

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

Neyi seçeceğiz?

Biz 14 Mayıs'ta kimin şampanya patlatıp, kimin namaz kılacağını seçmeyeceğiz; isteyenin şampanya patlatıp, isteyenin dua edeceği, inancı, dili, dini nedeniyle kimsenin ötekileştirilmediği bir ülkede yaşama arzusunu seçeceğiz