06 Kasım 2015

Ben karşının ölüsüyüm...

Döve döve öldürdüğünüz Ali, başından vurduğunuz Berkin, çırılçıplak soyduğunuz Kevser…

Ben karşının ölüsüyüm…

 “Terörist” dediğiniz Kürt.  Küfür ettiğiniz Ermeni...

Evini aldığınız Rum, kovduğunuz Çingene, hor gördüğünüz Arap…

Kapısı işaretlediğiniz Alevi, camını kırdığınız Hrıstiyan, korkuttuğunuz Süryani…   Ötekileştirdiğiniz beriki…

Ben karşının ölüsüyüm…

Yaktığınız ormanım ben, ezdiğiniz karınca, zehirlediğiniz köpek…

Yuvasından ettiğiniz kuş.. 

Tarlada çürüttüğünüz mahsul…

Sömürdüğünüz emek, çaldığınız yetim hakkı…

Kirlettiğiniz duayım…

Ben karşının ölüsüyüm…

Termik santral için talan ettiğiniz Karadeniz yaylasıyım, altın için delik deşik ettiğiniz Kaz Dağları…

AVM için yıkmaya çalıştığınız Gezi Parkı…

Kuruttuğunuz dereyim, kestiğiniz zeytin ağacı…

Ben karşının ölüsüyüm…

Taciz, tecavüz ettiğiniz kadınım ben…Tecavüzcüsünü salıverdiğiniz çocuk…

Bıçakladığınız LGBTİ…

İtip kaktığınız evsiz…

Kaderine terk ettiğiniz yaşlı, odalara kilitlediğiniz kimsesiz çocuk…

Ben karşının ölüsüyüm…

Ermenek’te yetim kalan çocuk, Soma'da tekmelenen madenci, Reyhanlıda elini göğe açan anne…

Oğlunu mezara koyan babayım. Babasıyla tek fotoğrafı mezar başında olan çocuk…

Evladının kemiğini soran Cumartesi annesi…

Ben karşının ölüsüyüm…

Buzlukta bekletilen Cemile'nin asılı kalan bakışlarıyım…

Panzer ardında sürüklenen Hacı Birlik'in annesinin gözyaşı…

İki aydır oğlunun cenazesini almak için çırpınan Aziz’in babasının kederi…

Ben karşının ölüsüyüm…

Meryem ananın elindeki beyaz mendil

Ata Önder’in dilindeki ısrar

Ethem’in inadı, Ahmet’in gülüşü, Hrant’ın delik ayakkabısı…

Veysel’in hiç binemediği bisikleti…

35 günlük bebeğin acısıyım…

Ben karşının ölüsüyüm…

Döve döve öldürdüğünüz Ali…

Başından vurduğunuz Berkin…

Çırılçıplak soyduğunuz Kevser…

Roboski’de 50 lira için öldürdüğünüz köylü

Suruç’ta oyuncak götüren genç…

Ben karşının ölüsüyüm…

Hani şu öldüre öldüre bitiremediğiniz

Hani itip kalktığınız… Hani yok saydığınız… Hani yok etmek istediğiniz.. Hani yok edemediğiniz…

Öldürmeye doymadığınız… Usanmadığınız, utanmadığınız…

Hani şu öldürmekle korkutamadığınız…

Bitiremediğiniz, ezemediğiniz…

Susturamadığınız…

Susturamayacağınız… 

Yazarın Diğer Yazıları

Tekli koltuk

Hanımlar, beyler! O koltuklardan kalkıp aramıza katılın. Katılın ki neler söylediğimizi, neler yaşadığımızı, ne istediğimizi, neyi savunduğumuzu ve ne yapabileceğimizi görüp duyun. Tartışın, konuşun, birlikte karar verin yani çoğalın. Çünkü birlik olmak tek olmaktan büyüktür. Ne kadar rahat olursa olsun, tekli koltuk kanepeden hep küçüktür

Makul isyandan makus tarih çıkar

Ülkenin batısında bir yerlerde bir yıkım, yangın adaletsizlik olduğunda avazı kadar çıkan sesimiz doğusunda yaşandığında içimize kaçıyorsa hak ve adalet meselesi ile ilgili derin çelişkimiz var demektir...

Sokak güzeldir

Kayboluyoruz… Küçük hesaplarımızla didişirken o büyük bir denizin ortasında kayboluyoruz. Ve bunun için bir fırtına olması da gerekmiyor. Çünkü hayat insanı fırtınadan daha şiddetli savuran bir şey

"
"