03 Şubat 2024

‘Kadınsal’ yapı, Mehmet Şimşek, uzay macerası

Bizim yolladığımız albay her uçuşta iki tane götürülen, Elon Musk'ın uzaya yolcu götürüp para kazanmak için kurduğu SPACEX şirketin müşterilerinden biri. Resmi adı ise mission specialist, yani görev uzmanı

İstemeden de olsa “hafif siyasi” kısa bir paragraf ile başlayacağım.

Okuyucularım bilir, ben, ülke inanç ve geleneklerine aykırı olarak, her dalda kadınların liderlik etmesini tercih ederim; hatta dünya için, tüm insanlık için aynı istekleri beslerim, yazarım ve söylerim. Erkeklerin öncü olduğu insanlık, son birkaç asırda hem din hem iktidar hem de ekonomik nedenler ile çıkardıkları savaşlarda milyonlarca hemcinsini katletti.

Bu manada kadınlara şans verilmesi ile insan ırkının “doğurgan, anne görülen” öteki yarısının her konuda yönetimde en önde olmasını tercih ederim. Basit bir savım var; erkekler asırlardır ne yaptıklarını gösterdiler; savaşlar devam ediyor, kâhir çoğunluk insan aç ve mutsuz…

O zaman bir de kadınları denemek akıllıca değil mi?

Kadim bir kadın dostum, “Kadınlara da çok güvenme!” derdi, “Bazıları içten pazarlıklı olurlar!” Bu bağlam da Meral Akşener, kadim dostumu haklı çıkardı; büyük hayal kırıklığı duydum...   

Meğer daha önceleri, “Sizce ben Alevi ve Kürt birini Cumhurbaşkanı yaptırır mıyım?” demiş. Söylediği iddia ediliyor. Bugün, o sözünü doğrular mahiyette neler yaptığını takip ediyoruz... Sahi ise vay halimize… Benim bildiğim İyi Parti; AKP MHP beraberliğine reaksiyon olarak merkez sağ parti olarak kurulmuştu. Eğer bunu da AKP tezgahladıysa bravo, hakikaten benim aklım siyasete ermiyor demektir…

Geçen haftadan başladığım Uzay konumuza gelmeden, bir de Maliye Bakanı’na bir “amca” tavsiyesinde bulunmak isterim. Bir konuşmasında Enflasyonu düşürmek için “Eski köye yeni âdet getirecek halimiz yok” diyor; “Herkes ne yapıyor ise bizde onu yapacağız” diyor. “Herkes” olarak AB ve ABD’yi sayıyor; Brezilya ve Arjantin’den bahsediyor.

Kardeşim Mehmet Şimşek, yanlış düşünüyorsun. Tam da öyle yapman lazım, yani 1950’den beri eskimekte olan “bu köye yeni âdet” getirmen lazım. AB ülkelerinin adam başına milli geliri 120 bin dolardan başlıyor, Ortalaması 55 bin dolar. ABD ise 400 milyona yaklaşan nüfusuna rağmen kişi başına 65 bin dolar paylaşıyor. Bu günlerde yüzde 8 civarında enflasyon yaşıyor. Kırk yıldır ilk defa!

Avrupa da ise yüzde 10’un üstünde enflasyon yok. En düşük Polonya, Çek Cumhuriyeti, Romanya falan. Oralarda da yüzde 8-9. Euro bölgesi enflasyonu yüzde 2,3…

Arjantin ve Brezilya’nın enflasyonu nasıl düşürdüğünü benden daha iyi bilirsiniz.

Ancak biz bahsi geçen ülkelerin hepsinden daha farklı bir “köyüz!” Bilimsel yönlendirme ve yeterli kalitede ve bilgili devlet adamı eksiğimiz var. Daha 25 yıl önce AKP’nin iktidara gelmesini sağlayan Hiper enflasyonu IMF yönlendirmesi ve yabancı uzman sayesinde geçmedik mi? Bugün aynı noktadayız, daha önceki iktidarlar ile  defalarca bu ekonomik duruma düştük çıktık.

Yani sayın Bakan, 1950’den beri işler millet için iyi gitmiyor; devlet zengin (göreli), halk kesin fukara oluyor. Yeni adet lazım.

Benim size tavsiyem; Atatürk’ün Cumhuriyet ilan edilmeden önce 1923’te topladığı İzmir İktisat Kongresi’ni, o günden itibaren Türkiye tarihini, daha sonra 1950’den sonra Türkiye-ABD ilişkilerini çok iyi okuyun; 1924’Te Gölcük tersanesinden, 1949’da Etimesgut uçak fabrikasında üretilen uçakların aerodinamik testlerini yapacak rüzgar tüneline kadar karma ekonomi ile yapılan yüzlerce endüstriyel yatırımı inceleyin. Sonra bir Çin Ticaret Ataşesini davet edin; Çin ekonomisinin nasıl çok kısa sürede buralara geldiğini öğrenin. Çin’in, Atatürk’ün “karma ekonomi” uygulamasının nasıl günümüze uyarlandığını anlayın.

Bu bilgiler ile de Sanayi ve Tarım Bakanları ile müşterek bir ofis tutup, günün belirli sürelerini beraber geçirin ve dış ticaret açığı ve ülke tarımının ve endüstrisinin aynı anda ve beraberce nasıl kalkınacağını planlayın. İthalat ile ihracatın başa baş gelmesini sağlayın. Bunun dışında, ne yaparsanız yapın, bu ekonomik durum ite kaka orta vadede yine düzelir, faturayı geçmişte olduğu gibi yine fakir fukara öder. Ancak, yine geçmişte olduğu gibi, iktidarı değiştirir; AKP gider. Gelen kim olursa olsun, “10 bin dolar civarında kişi başına GSMH ile liberal ekonomi, serbest pazar oyunu oynamaya kalkarsa, 2040’larda ülke yine aynı konuları konuşmaya başlar. Siz de ABD’deki evinizde niye başarısız olduğunuzu düşünür durursunuz…

Yeni CHP’yi de inceleyin, “gölge kabine” kurmuşlar. Yakında cevap verilemez sualler ile karşılaşabilirsiniz…

Gelelim; Türkiye’nin uzay macerasına.

Geçen yazımda astronot kelimesinin ne manaya geldiğini anlatmıştım. Yunan mitolojisinde, İzmirli Homeros'un anlattığı hikâyelerden biri; Argos ustanın yaptığı ARGO gemisi ile Altın Post'u bulmak için Kolhis'e (bugünkü Trabzon civarları) giden bir grup gemicinin maceraları. Bunlara (naut-yolcu) “argonot” denmiş. Medeniyetlerinin eski Helen medeniyetinden başladığına inanan Batı dünyası, buna izafeten uzay yolcusu manasına “astronot” demiş.

Rusça ise “kozmonot” deniyor. Bu iki kelime, Yunanca ástron (yıldız) ve kosmos (evren) kelimelerinin nautes (denizci) kelimesiyle birleşmesinden oluşur. Çinliler tàikōng rénve (uzaya giden kişi), Hintliler 'vyomanot' şeklinde kendi versiyonlarını ürettiler.

Yani bizim de astronot dediğimiz "isim", doktor, mühendis, pilot, bilim insanı gibi özel bir meslek ifade etmiyor. Tam karşılığı uzay yolcusu denilebilir.  Yani, profesyonel manada Ay’a giden, aylarca uzayda kalıp çalışmalar yapan, uzay kapsüllerini, roketleri uçuran kimselere astronot denmesi daha doğru. Ancak Spacex, Virgin Galectic ve benzeri gibi “uzay turizmi” şirketleri, “astronot”u bir paye ifade ettiği için tercih ediyorlar. Zamanının teknik terimi, hatta okulu olan astronot mesleği, biraz daha ticari olmuş oluyor. Bir ticari işi yapanlara diploma verdikleri gibi.  

Bizim yolladığımız albay her uçuşta iki tane götürülen, Elon Musk'ın uzaya yolcu götürüp para kazanmak için kurduğu SPACEX şirketin müşterilerinden biri. Resmi adı ise mission specialist, yani görev uzmanı.  

Bu uçuşta herhangi bir pilotaj becerisi için değil, uzayda bulunduğu sürede araştırma yapmak için bulundu. 5 günü “yolda” geçen seyahati iki hafta sürdü. Bugün dönüş başladı. Astronot albay, 13 adet bilimsel araştırma yaptı. Zaten ISS (uzay istasyonu) de tam bunun için imal edilmişti.

Bu geçen 25 yılda 47 ülkeden 300 civarında “astronot” uzaya gitti.

Sonda söyleyeceğimi, baştan söyleyeyim. Birtakım yazarlar gibi iktidarı suçlayacak ya da albayımızın uzay yolculuğunu hafife alacak şekilde düşünmüyorum.

Tam tersi, iktidar bu işte çok geç kaldı. 2018’de Türk Uzay Ajansı kurabildi. Oysa Türkiye’nin uzay macerası 1970’lerde DPT’de yapılan toplantılar ile başladı.

AKP’nin iktidara geldiği gün uzayda yıllardır Türk uyduları dolaşıyorlardı.

2019'da Putin, Sayın Cumhurbaşkanı'na "İstersen bizim istasyona bir Türk yollayalım! 100 yıl kutlamaları için iyi olur!" demiş. Muhtemelen iktidar, bu vesile ile uzay öğrendi ve tabii “algılama” mekanizması için çok faydalı olacağına hükmedildi. Bugünlere geldik.

İktidar için “propaganda” vesilesi ama ülkede araştırmaya gönül vermiş bilim insanlarımız var. Onlar inşallah bu işin ucunu bırakmazlar.

Ben albay döndükten sonra özellikle yaptığı araştırmaları ve sonuçlarını anlayıp yazmağa devam edeceğim…

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bilgi, karar, cesaret….

Yorgun AKP siyasetinden kurtulmamız ve tamamen yeni bir “restorasyon hükümeti” kurmamız gerek

Seçim bitti, şimdi ne olacak?

Sayın Özgür Özel'in yarın seçim olacak ve kazanacak gibi siyaset yapması; sonra da seçimi kazanmış, düşüncelerini gerçekleştirecek yönetim kadrosunu ve prensiplerini vakit geçirmeden saptaması ve uygulamaya hazır olması gerek