10 Eylül 2017

Zarrab davası, Erdoğan'ın vücut kimyasını bozmuş durumda!

Kılıçdaroğlu haklı, 17-25 Aralık en büyük yolsuzluk ve rüşvet olayıdır

Önce Kılıçdaroğlu'nun şu açıklamalarına kulak verin:

17-25 Aralık, cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk olayıdır. 

Zafer Çağlayan 28 seferde 52 milyon dolar rüşvet aldı. Kol saati ve piyano hariç.

Muammer Güler 10 seferde 10 milyon dolar rüşvet aldı, oğlunun kendi boyunda kasaları çıktı.

Bir banka genel müdürü ayakkabı kutularında milyon 
dolarlar istif etti.

Eğer yolsuzluk değilse, bu milyon dolarlar neden bankada hesapta değil de, evinde ayakkabı kutusunun içindedir?

Bir bakana 700 bin liralık saat verildi ve kanıtlandı.

Alınan ve verilen rüşvetlerin tamamı ses kayıtları ile, banka hesapları ile kanıtlandı.  

Dönemin Başbakanı’nın telefonda oğluna, “Paraları sıfırladın mı” demesi, hafızalardan silinmedi ve silinmeyecek.

Egemen Bağış 3 seferde 1,5  milyon dolar rüşvet aldı.

Bu ülkedeki tüm Müslümanlar'a sesleniyorum. Allah'ın kelamıyla Bakara Makara diye dalga geçen adamı yanında tutana destek mi olacaksınız?

Bu kadar açık ve net yolsuzluk yapan bakanlar, Meclis’teki 
oylamada iktidar partisinin milletvekillerince Yüce Divan’a gönderilmedi, yargılanmaları engellendi.

Yolsuzluk dosyaları kapatıldı. Bu yolsuzluk dosyalarını kapatmak suça ortak olmaktır.Yolsuzluğu hep birlikte  
yaptılar ve hep birlikte kapattılar.Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yediler.

Beni en şaşırtan olaylardan biri de, kendisini ilahiyatçı olarak 
tanıtan birilerinin bu yolsuzlukları aklayan yazılar yazması oldu.

Adalet Bakanı’nın sık sık ABD’ye gitmesinin nedeni, Gülen’in iadesinin sağlanması amacıyla değil, bu dosya içindi, Rıza Zarrab içindi. 

Onların gündemi, Zarrab dosyasıydı, Zarrab dosyasını kapatmaktı.

Türkiye Cumhuriyeti'nde bakanlık yapmış birinin başka bir ülkede yolsuzluk nedeniyle yargılanması utanç vericidir.

Haziran 2015’te dönemin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi Reza Zarrab’a ihracat ödülü vermişti

Sayın Kılıçdaroğlu haklı.
Evet, utanç vericidir.
Evet, 17-25 Aralık cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet skandalıdır.
Evet, bunun üstü bir yargı darbesi ile kapatılmak istenmiştir.
Evet, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarını rafa kaldırmak için Yüce Divan yolu tıkanmıştır.
Bu noktaların olanca açıklığıyla ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu tarafından vurgulanması, bu memlekette adalet adına, hukuk adına, temiz siyaset adına son derece önemli ve olumlu bir gelişmedir.
Anlaşılan o ki:

​Erdoğan'ın tek adamlık yolunda bu kadar acımasız olmasının, temelinde baştan beri bu iki konunun taşıdığı ağırlık gözardı edilemez

17-25 Aralık ve Reza Zarrab dosyasıErdoğan'ın vücut kimyasını bozmuş durumda.
Yazın bir kenara:
Erdoğan'ın tek adamlık yolunda bu kadar gözü kara, bu kadar acımasız olmasının temelinde baştan beri bu iki konunun taşıdığı ağırlık gözardı edilemez. Çünkü bunlar, Erdoğan'ın "yumuşak karnı"dır.
Türkiye'de yargı bağımsızlığı olsaydı.
Güçler ayrılığı olsaydı.
Özgür medya olsaydı.
Yolsuzluk ve rüşvet dosyaları da, Yüce Divan yolu da kapatılamazdı.
İlgili bakanlar da, Reza Zarrab da, yargılanırdı.
Erdoğan iktidarından hesap da sorulurdu.
Ama eminim, o günler de gelecek.
Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuyu bir kez daha gündeme taşımış olmasını son derece önemsiyorum.
İyi pazarlar!..

 

Yazarın Diğer Yazıları

Paris'ten, yaşlı hatıralarla...

Yürüyorum Paris sokaklarında, yoksa gençliğimi mi arıyorum?..

Osman Kavala nasılsın? Hayırlı bayramlar!

31 Mart güzel bir başlangıç, bir umut kapısı aralanıyor; inşallah senin için de adalet ve hukuk kapısı açılır sevgili kardeşim

31 Mart, CHP için bir büyük seçim başarısı ama yetmez!

Bu başarıyı bir adım daha ileriye götürmek şart. Bunun da yolu, "demokrasi için bir büyük uzlaşma"yı gerçekleştirmekten, yepyeni bir anayasal çatı kurmaktan geçiyor