Askeri darbeler Türkiye'ye hep kötülük yaptı.
Siyaseti normal rayından çıkardılar.
Demokrasi ve hukuku geciktirdiler.
Her darbe bir sonrakini tetikledi.
Siyasette taşlar yerine oturmadı.
Oyunu kuralları içinde oynamayı öğrenemedik.
Bir türlü olgunlaşamadık.
Ya da ehlileşemedik.
Siyaseti, duvar dibinde çocukların kim daha uzağa işeyecek diye oynadıkları maskaralığa çevirdik.
Uzlaşma, diyalog, tahammül, hoşgörü sözde bile kalmadı.
Hep kavga, hep kavga, hep kavga...
Her darbe ötekini davet ederken intikamcılık, rövanş duyguları ağır bastı gitti.
Siyasette her zaman siyah beyaz hakim oldu, başka renklere kör kaldık.
27 Mayıs...
22 Şubat, 21 Mayıs...
12 Mart...
12 Eylül...
28 Şubat...
27 Nisan...
15 Temmuz...
Türkiye tarihinde
ilk kez
bir "darbe"yi seçim sandığıyla, halkın oylarıyla etkisiz kılmanın eşiğine gelmiş durumda
Tankla tüfekle siyasete ayar vereceğimizi, Türkiye'yi düzlüğe çıkaracağımızı sandık.
Olmadı.
Söz konusu vatansa demokrasi teferruattır, diyenler çıktı.
Olmadı.
Söz konusu vatansa hukuk teferruattır, diyenler çıktı.
Olmadı.
Devlet bu ülkede hukuk ve demokrasiyi tanımadı.
Hukuk ve demokrasi devlete götürülemedi.
Bunun için de, barış ve huzur kapımızı çalmadı.
Bugün de öyle.
Barış ve huzur uzağımızda.
Çünkü bugün de darbe zamanlarını yaşıyoruz.
Bu seferki askeri değil sivil.
Erdoğan'ın sivil darbesi!
Türkiye'nin eski deyişle bu "badire"den seçim sandığı yoluyla, halkın oylarıyla kurtulması gerekiyor.
İşte o zaman demokrasi kapısı gerçekten önümüzde açılır.
Bunu yapabiliriz.
Başarabiliriz.
Suyun yüzüne vurmakta olan belirtiler öyle.
Erdoğan'dan kurtulabiliriz.
Erdoğan inişte, çöküyor.
Muharrem İnce çıkışta.
Hapiste olmasına rağmen Selo Başkan'la HDP de yükseliyor.
CHP'nin İYİ Parti ve Saadet'le Millet İttifakı da yol alıyor.
Bunca zamandır ilk kez Erdoğan'ın bir rakibi, Muharrem İnce meydanları inletiyor.
Türkiye'de bunca yıldır meydanlar ilk kez gülen, güldüren, espiri yapan, zeybek oynayan, bisiklete binen, lafı gediğine oturtan, paçalarını sıvayıp yalın ayak deniz kıyısında yürüyen, halkın diliyle konuşan, Türkiye'nin tüm renklerini yakalamaya çalışan kompleksiz bir lidere kavuştu.
Şunun altını çizin:
İnce, Erdoğan'ı gölgede bıraktı.
Evet aynen öyle.
Bunun içindir ki, Türkiye tarihinde ilk kez bir "darbe"yi seçim sandığıyla, halkın oylarıyla etkisiz kılmanın eşiğine gelmiş durumda.
Bunu yapabilirsek, Erdoğan'a haydi güle güle diyebilirsek, siyasal tarihimizde bir ilki gerçekleştirmiş olacağız.
Bu bir demokrasi devrimi olacak.
Belki dünyaya da bir ilki yaşatmış olacağız.
Çünkü bir darbe dönemine, bir despotluğa halkın oylarıyla nokta koyulacak.
Yani Macaristan'da, Polonya'da, Venezuela'da olan bizde olmayacak.
Bu ülkelerde seçim sandığından çıkan ve güçlenen despotluğa Türkiye'de halkın oylarıyla geçit verilmeyecek.
Halkın oylarıyla bunu yapabilirsek, despotluğa karşı demokrasi bayrağı Türkiye'de dalgalanırsa, biz de tarihimizde ilk kez demokrasi devrimi ile tanışmış oluruz.