28 Şubat 2015

Dolmabahçe için iki cümle: Elbette olumlu bir gelişme… Ve bu pilav daha çok su kaldırır!

Erdoğan iktidarı ile gerçekten demokratik bir anayasa yapılabilir mi?

Tarih, 21 Mart 2013.
Yer, Diyarbakır.
Öcalan’ın tarihi Newroz mesajı:
“Artık silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun noktasına geldik. Ben, bu çağrıma kulak veren milyonların şahitliğinde diyorum ki, artık yeni bir dönem başlıyor; silah değil siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.”
Bu açıklamadan iki gün sonra…
Tarih, 23 Mart 2013.
Yer, Kandil.
KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’a soruyorum:
Öcalan, ‘Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun’ dedi. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?”
Karayılan:
“Doğrudur, bize göre de silahın zamanı geçmiştir.”
Soruyorum:
“Öcalan, ‘Yeni dönemde artık silah değil, siyaset öne çıkıyor; silahlı mücadeleden demokratik mücadeleye geçiliyor’ dedi. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz?”
Karayılan:
“Evet böyle düşünüyorum. Ama bunun için de aşamalar var katedilmesi gereken, süreçler var geçilmesi gereken… Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de olumlu yaklaşması durumunda, biz de sorunların çözümünde silahı devre dışı kılabiliriz.”
Karayılan, 2009 yılı Mayıs ayında kendisiyle Kandil’deki ilk buluşmamda da farklı konuşmamıştı.*
Silahın kullanım tarihinin artık dolduğunu vurguladıktan sonra eklemişti:
“Ama dağa piknik yapmak için çıkmadık.”
 

Öcalan'ın son çağrısını
i
ki yıl öncekinden farklı kılan ne?


Murat Karayılan, 2009’dan 2013’e dört yıl geçtikten sonra da aynı bakış açısının altını çizmiş, ‘devletin yapması gerekenleri’nin altını çizmişti.
Şimdi iki yıl daha geçti.
Öcalan yeni bir çağrı yaptı.
Öcalan’ın bu çağrısını 21 Mart 2013 Newroz çağrısından farklı ve tarihi yapan nedir?
Öcalan iki yıl önce de silah değil barışçı siyaset demişti.
Bugün de bu çağrısını yeniliyor.
Öcalan iki yıl önce de devlet tarafından atılması gereken adımlar olduğunu belirtmişti.
Öcalan'ın 2013 Newroz'unda yaptığı ateşkes çağrısından iki gün sonra Kandil'de Karayılan'la buluştum
Bugün de 10 maddelik bir çerçevenin altını çiziyor.

Öcalan’ın ‘Dolmabahçe açıklamaları’nda altını çizmiş olduğu -Sırrı Süreyya Önder tarafından okunan- bu çerçeve yeni mi? Sanmıyorum

1. Demokratik siyaset tanımı ve içeriği.
2. Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması.
3. Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri.
4. Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar.
5. Çözüm sürecinin sosyo- ekonomik boyutları.
6. Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin, kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması.
7. Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri.
8. Kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi.
9. Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması.
10. Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa.

Hükümet ve HDP heyetlerinin Dolmabahçe'deki 28 Şubat buluşması 'ilk ortak açıklama' ile tarihe geçti

Yeni unsur PKK'ya kongre çağrısı

Dolmabahçe’de yeni olan nedir? Yeni olan, Öcalan’ın silahlı mücadeleyi sonlandırması için PKK’ye olağanüstü kongre çağrısı yapmış olmasıdır

Sırrı Süreyya Önder’in, yukarıdaki çerçeveyi açıklarken, “Hem gerçek bir demokrasinin, hem de büyük barışımızın omurgasını teşkil edecek olan olgusal başlıklarımız şunlardır” dediğini de bir kenara not etmekte yarar var.

Şu soruyu da akılda tutmak gerekiyor:
Öcalan’ın ‘Dolmabahçe açıklamaları’nda altını çizmiş olduğu -Sırrı Süreyya Önder tarafından okunan- bu çerçeve yeni mi?
Sanmıyorum.
Ankara’nın içini yıllardır doldurmaya yanaşmadığı, Erdoğan iktidarının kaç yıldır ipe un serdiği bu ev ödevleri -ya da demokrasi adımları- yeni değil.
Peki, Dolmabahçe’de yeni olan nedir?
Yeni olan, Öcalan’ın silahlı mücadeleyi sonlandırması için PKK’ye olağanüstü kongre çağrısı yapmış olmasıdır.
Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu bölüm aynen şöyle:

Öcalan'ın temel belirlemesi şudur:
“30 yıllık çatışma sürecinin kalıcı barışa götürürken, demokratik bir çözüme ulaşmak temel hedefimizdir.
Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde, silahlı mücadeleyi bırakma temelinde, stratejik tarihi kararı vermek için PKK’yi bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum.
Bu davet silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır.”

İki yıl öncesine göre yeni olan, demin de belirttiğim gibi, PKK’ye dönük bu olağanüstü kongre çağrısıdır.

Aklıma takılan soru

Bunca yıldır demokrasinin gerekleri konusunda ipe un seren, son olarak ‘İç Güvenlik Paketi’ ile yeni bir sıkıyönetim düzeni getirmeye çalışan Erdoğan iktidarı ile gerçekten demokratik bir anayasa yapılabilir mi?

Ancak, Öcalan’ın tarihi nitelik taşıyan bu çağrısında dikkat edilmesi gereken bir nokta var.

Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde…” diyor Öcalan.
Nedir bu asgari müşterek?
10 maddelik çerçeve değil mi?
Evet öyle.
Peki Ankara, hükümet kanadı Öcalan’ın bu çerçevesine açık bir dille, samimiyetle evet demiş mi?..
Televizyonda dikkatle izledim, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ağzından böyle bir şey kulağıma çalınmadı.
Bir soru var aklıma takılan.
2009’da Karayılan’ın bana Kandil’de söylediği, “Dağa piknik yapmak için çıkmadık” noktasından bugüne, altı yılın sonunda değişen nedir, bundan sonra ne olabilir sorusudur bu.
Zurnanın zırt dediği yer bu soruda düğümleniyor.
Çünkü, Öcalan’ın çizmiş olduğu ‘10 ilke’den oluşan çerçevenin içinin dolması demek, Türkiye’de yeni bir demokratik anayasayla, eşit vatandaşlık tanımıyla gerçek demokrasinin yolunun açılması demektir.
Bu yol bugün açılabilir mi?..
Bir başka deyişle:
Bunca yıldır demokrasinin gerekleri konusunda ipe un seren, son olarak ‘İç Güvenlik Paketi’ ile yeni bir sıkıyönetim düzeni getirmeye çalışan Erdoğan iktidarı ya da Erdoğan devleti ile gerçekten demokratik bir anayasa  yapılabilir mi?
Keşke…
Ama umudumu çoktan yitirdim.
‘Dolmahçe açıklamaları’na ilişkin bu yazımı iki cümleyle noktalıyorum:
Elbette olumlu bir gelişme…
Ve bu pilav daha çok su kaldırır!


*
Karayılan: Barış umudumuz var 
Karayılan: PKK artık eski PKK değil
Karayılan: Erdoğan AB'yi okuyamıyor 
Karayılan: Fethullahçılar geleceğe dönük bir risk
'Silahların susması için irade önemli'

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

CUMHURİYET’in 100. kuruluş yıldönümünü kutluyorum

Cumhuriyet’te geçen 18 yılımı “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” isimli kitabımda yazdım

Zülfü'nün hüzünlü sesi...

Yaşlı hatıralar beni dipsiz bir kuyu gibi içine çekiyor

Sevgili Celal Başlangıç gurbette, memleket hasretiyle gitti

Adam gibi adamdın, iyi gazeteciydin, seni "Yeşilyurt dışkı yedirme" haberiyle hatırlayacağım hep...