20 Nisan 2014

Otobüste bacaklarını geniş açarak oturan erkeklerin dayanılmaz cinsel cazibesi

Erkeklerin metro, otobüs ve öteki toplu taşıma araçlarında kadınları nasıl rahatsız ettiklerini gösteren fotoğraflar paylaşılıyor.

Odun... Hayvan... Öküz... Davar... Sığır... Barbar... Hasta...

Kim bunlar?

Metroda, otobüste, vapurda ve başka toplu ulaşım araçlarında rastlanan "bir erkek türü"...

"Tür"ün özelliği nedir?

Kendi koltuğunun yanında yer alan ve başkalarının oturduğu/oturabileceği alanlara vücudunu olabildiğince yayarak öteki yolcuların hakkını gasp etmek...

Daha çok da: Yanında oturan kadını/kadınları omzuyla, koluyla, bacağıyla (bazen de kokusuyla, bakışıyla, sözüyle vs.) rahatsız etmek...

İhtimal, bu yolla gerçekleştirdiği her bir taciz eylemini "hayattaki cinsel başarılar" listesine eklemek...

Diyeceksiniz ki, bu tacizci neden "odun, hayvan, öküz, davar, sığır, barbar, hasta"?

O sözler benim değil; onları Twitter'dan, #yerimiişgaletme ve #bacaklarınıtopla hashtag'lerinden aldım.

Bazı kadınlar, toplu taşımadaki tacizci erkeklere karşı duydukları tepkiyi yansıtmak için böyle yazmışlar.

Hatta tacizcinin "suratına bir yumruk" ve ("V" şeklinde açmaya pek meraklı olduğu) "bacaklarının arasına bir tekme" atma isteğini dile getirenler de var.

*     *    *

Laflara takmıyorum.

Çünkü anlıyorum. Ya da anlamaya çalışıyorum.

Onun için "ayıptır, böyle sözler söylenir mi!" falan demiyorum.

Kim bilir neler çekiyorlar bu tacizci erkeklerden...

Ve kim bilir çaresizlikleri onları nasıl kızdırıyor...

"Bilinçli olun, sizi rahatsız edeni hemen uyarın" gibi tepeden bakan tavsiyeler de vermiyorum.

Biliyorum ki, hem suçlu hem de güçlü olmak yaygın bir davranış tarzıdır bizim memlekette.

Adama "bacaklarını topla" desen, Allah bilir, ne tepki gösterir...

Utanıp özür mü diler, korkup siner mi... Yoksa yavuz hırsızlık yapıp bir de kavga gürültü mü çıkarır...

Toplu ulaşımda başkalarının hakkına saygı göstermeyenlerin sadece erkekler olmadığına da takılmıyorum burada.

Belli ki bu kadınların çok canı yanmış.

Bazen metroda bir kadın yanıma oturmadan bana "acaba bu da potansiyel tacizci mi" gibi dikkatle ve çekinerek baktığında bütün tadım kaçıyor.

En çok o zaman anlıyorum ki, yarattığımız uçurum bizi kadınlardan fena halde koparmış; ve onlar bazen bizden birini görünce kendilerini uçurumun kıyısında hissediyorlar.

*     *    *

Bir protesto kampanyası başladı.

İstanbul Feminist Kolektif'in öncülüğünde, erkeklerin metro, metrobüs, otobüs ve öteki toplu taşıma araçlarında kadınları nasıl rahatsız ettiklerini gösteren fotoğraflar paylaşıldı, paylaşılıyor.

Sosyal medyada, özellikle de Twitter'da güçlü bir ses çıktı. Televizyon kanallarıyla gazeteler de konuya yer verdi. Afişler ve stickerlar yaygınlaştı.

Bence iyi bir girişim bu.

Sorunu kökünden kazımaya yetmese de etkisi olur umarım.

Kampanyayı duyan "tacizci arkadaşlar" artık kollarını ve bacaklarını kabartarak yeni eylemlere yelken açmadan önce bir düşünürler.

Tacizlere birlikte karşı çıkmak, kurban seçilen kadınlara destek olmak da kolaylaşır.

Umarım...

Bu arada "En başta kadınlar kendi kıyafetlerine ve tavırlarına dikkat etsinler" diyerek top çeviren uyanıkların ve "Biz demiştik, kızlı-erkekli birlikte olunmaz; kadınlara özel pembe metrobüs olmalı" diye sorunu çarpıtıp iki cinsi iyice birbirinden gizleme, kadınları mümkün olduğunca sosyal hayattan dışlama hevesine kapılanların da tuzaklarına düşülmemeli.

Toplumsal tepkinin adım adım güçlendirilmesinin ana hedef seçilmesi çok doğru; en korkunç tecavüzlerde bile, erkek saldırganları kolayca affedip serbest bırakan mahkemeler de göz önüne alınırsa...

*     *    *

Türkiye'de uzun süre yaşamış bir yabancı kadın şöyle demişti bana bir gün:

- Türk anneler oğullarını nasıl yetiştiriyor, anlayamadım. Çoğunlukla erkekler bir taraftan fazla eğitimli, bilgili ve yetenekli olmamanın kompleksiyle yaşasalar da, öteki taraftan acayip özgüven ve şişkin egolarla dolaşıyorlar. Kadın için erkeğin en seksi yanının zekâsı ve dili olduğuna hiç aldırmadan, kaşlarıyla gözleriyle ve cüsseleriyle karşı cinsi kolayca fethedebileceklerini sanıyorlar.

Ona şimdi bir kez daha hak veriyorum. Otobüslerde sağa-sola değdirmeye çabaladıkları kollarının ve bacaklarının "dayanılmaz temas gücü" sayesinde hızlı ve çarpıcı erotik hikâyeler yaşama hayali kuran akıl fukaralarının sayısı hiç de az değildir. Ya da o hayal bile olmaksızın, sadece bir kadına izinsiz dokunabilmeyi neredeyse savaş ganimeti gibi kutsayan salyalı acizler... "Fortçu" kelimesi durup dururken çıkmadı ya güzel Türkçemiz'de?

Ah şu yaşanmamış cinsellikler!

Ah şu birbirine kaf dağı kadar uzak duran karşı cinsler!

Ah şu hakkıyla pek de kullanılamayan erkekliğe yüklenen ağır sorumluluklar ve baskılar!

Ah şu gerçek başarı ve duygu yetmezliğini telafi etmek için uydurulan derme çatma tatmin yöntemleri!

Ah şu konuşamamaklar, şu anlaşılamamaklar, şu sevilememekler ve sevememekler!..

 

@AksayHakan

Yazarın Diğer Yazıları

Güzellik ve hüzün, bir ülke ve bir kadın…

Bunca güzelliğin mutluluk verememesi ne kadar acı. Bir kadın için de... Bir ülke için de...

Sahi, şu anda kim iktidar kim muhalefet?

En son ne zaman o farklı insanlardan tek bir tanesini kazanmayı başarabildiniz?

Ne şarkılara pranga vurulabilir ne de anılara

Bazen bir müzik, bazen bir koku, bazen bir söz, bazen de bir görüntü aniden insanın içini sızlatır, canını yakar