28 Mart 2015

Gemi su alıyor, Reis!..

Hava bozdu, deniz dalgalandı, liman sisli biraz. Sıkın dişinizi, 10 hafta kaldı şu son limana çıkmaya...

Geminiz su alıyor.
Tayfalar başkaldırıyor, birbirine giriyor.
Reis’e “Yetki bizde, sen konuşma, yıpranırsın” diyen bile çıkıyor.
Adamı bir gün susturuyorsun, ikinci gün yine konuşuyor:
“Başkanlık sistemi olacaksa alafranga olmalı, öyle alaturka olmaz!”
Halbuki Reis, zorla filikaya bindirip uğurladığı eski kaptanın arkasından gayet açık ve net söylemişti:
“Bal gibi olur!”
Geminiz dalgasız denizde de sallanıyor.
Tayfalar kıpır kıpır.
Dümenci sessiz ve huzursuz.
Hava puslu.

*   *   *

Çok sağlamdı bu gemi eskiden; yağmur rüzgâr fırtına dinlemez, dalgaları yara yara ilerlerdi bir limandan ötekine.
Artık yıprandı, eskisi kadar dayanıklı değil.
Bir sonraki limanda sizi neyin beklediğini bilmiyorsunuz.
“400 tayfa lazım!”
Lazım, usta, lazım da...
Hava bozdu işte, deniz dalgalandı, liman sisli biraz.
“370 tayfa da olur! 350 tayfa? 340 tayfa mı? Yoksa?..”
Reis’in sinirleri gerildi.
Kendisi kusursuz tabii, “Allah’ın lütfu”, orası malum da...
Lakin ötekiler çömez, yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar her şeyi.
Yok yok, güvenilmez bunlara, bunların meclisine falan!
Bir Reis olmalı, bir de...
Başka bir şey olmamalı.
Bir tek Reis!

*   *   *

Çok fırtınalar gördü bu Reis.
Her seferinde becerdi gemiyi alkışlar arasında limana getirmeyi.
Ama gemilerin de "fıtrat"ı olur işte.
Bir gün hepsi hurdaya çıkar, jilete döner.
Elbette daha çok var o zamana, ama...
Maazallah, tedbiri elden bırakmamalı.
Saray tamam; bol para, bol oda, bol güvenlik!..
Güvenlik dedim de...
Güvenliğin bolu da yetmez, daha da sıkı olmalı.
Bir şeyler daha eklemeli.
Para meselesinde de gevşememeli.
Yani ne kadar çok olursa o kadar iyi.
Hem güvenliği hem üstü örtülü parayı koy bir torbaya.
Daha güneş doğmadan ve ötekiler uyanmadan şey ettirip mührü basıver.
Allah bizimle, haydi çocuklar!

*   *   *

Hazırlıklar tamam olmalı.
Gemi öyle de böyle de gitmeli.
Gi-de-cek!
Gerçi eskiyor biraz, omurgası zayıflıyor, güvertesi çürüyüp paslanıyor.
Öyle “oğlanın filosu” gibi gıcır değil ki!..
Şu limana hayırlısıyla bir çıksak!
Bu beceriksiz tayfaları, dümencisi, zabiti, fenercisi, miçosu...
Ve ötekiler, her kim ve ne varsa artık...
Hepsini koy oturduğun koltuğun altına.
Bas üstlerine.

Yüksel iyice.
Tek başına.
Sonra ister geminin içinde kal, ister sarayına dal, ister denizlere açıl.
İskele alabanda, yelkenler fora!
Gel keyfim gel...

*   *   *

İnşallah maşallah, orası tamam da...
10 hafta mı kaldı şimdi, usta?
Şu son limana çıkmaya?

İyi bir bakım yaptırın gemiye.
Tayfalar konuşmayacak, bağrışmayacak, kimse kimseyle dalaşmayacak.
10 hafta alt tarafı, sıkın dişinizi.
Haydi selametle, haydi rastgele!
Dayanın çocuklar, beraber yürüdük bu yollarda, haydi sallanmayın!

@AksayHakan

 

Yazarın Diğer Yazıları

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

Erdoğan’a saygıda kusur etmeyen ünlü Rus rejisör Pamuk’a ateş püskürdü

Bazı kültür insanları yazdığı, yönettiği, rol aldığı eserlerde eşsiz kahramanlık öykülerini yansıtsa da gerçek hayatta bunların çok uzağına düşebiliyor

Erdoğan, İmamoğlu, Yavaş, Commodus, Maksimus…

Mertlik Türk olmanın genetik bir sonucu değil. Ve tarihimiz sayısız entrika, tuzak ve kalleşlikle dolu

"
"