09 Kasım 2010

Yunanistan Değil Ama Papandreu Krizden Çıktı

Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, siyaset sahnesinde ender rastlanan bir şanssızlıkla mücadele eden bir politikacı...

Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu, siyaset sahnesinde ender rastlanan bir şanssızlıkla mücadele eden bir politikacı. Bundan on üç ay önce oturduğu hükümet başkanlığı koltuğunda, pimi çekilmiş bir ekonomik kriz bombası ile baş başa kaldığını anladığında bile hükümetinin ve ülkesinin ne gibi zorluklarla karşılaşacağını muhtemelen bilmiyordu.
Hükümetinin ilk günlerinde Papandreu’nun elinde, ekonomik kriz ile boğuşan dünya ekonomisinden payını almış; turizm ve deniz nakliye gelirleri dibe vurmuş bir ekonomi vardı. O da çareyi, yıllardan beri taşıma su ile dönen değirmene bir kova daha su atmakta aradı ve tüketimi canlandırmak içim çalışanların ücretlerini artırdı.
Fakat sorun Yunan halkının az harcaması değil, yıllardan beri aslında kendilerinin olmayan parayı harcamasıydı. Borçlar başını almış gitmişti. Ülkenin toplam dış borcu 594,  yurtiçi hasıla ile 335 milyar dolar civarındaydı. Üretim kapasitesi son derece sınırlı, sektörel çeşitliliği son derece zayıf, sosyal güvenlik sistemi dünyanın en kötüsü olmaya aday bir ülkenin sorunu harcamamak değil, aşırı savurganlıktı. Bu nedenle ilk paket asla bir çözüm olamadı.
Ardından tamamen tasarrufa odaklanmış yeni bir paket açıklandı. Fakat kimse Yunan hükümetinin bu paketi başarı ile uygulayacağına inanmıyordu. Avrupa Birliği bile. Artık bankalar Yunan devlet tahvilleri almaktan çekiniyor ve Yunanistan’ın borçlarını ödemeyebileceği söyleniyordu. Faizler tırmanmaya başladı. İçeride ve dışarıda kredibilitesi sarsılan Yunanistan’a hiç beklemediği tepkiler Avrupa Birliği’nden geliyordu. İkinci paket rafa kalktı. Fakat sorunlar öyle büyümüştü ki; artık bunların bir dış yardım olmaksızın çözülemeyeceği aşikardı.
Nihayet Nisan sonunda IMF ve pek de istemeyerek AB 100 milyar Euro büyüklüğündeki paket için çalışmaya başladılar. Çıkan uzlaşma sonucunda dünyanın en büyük uluslar arası kurtarma yardımı, büyük sınırlamalar altında Yunanistan’a sunuldu. Ücretler ve işe alımlar donduruldu. İkramiye ve pimler azaltıldı. Vergi oranları yükseltildi. İktidarının altıncı ayında Papandreu, ülkesinde,  istenmeyen adamdı. Her yerde gösteriler yapılıyor, bombalar patlıyor, insanlar ölüyordu.

Ekonomi 2009’da yüzde 2 küçüldü. Ama ekonomik tedbirler ve tasarruf önlemler gelecek yıllardaki performansın da zayıf olacağını gösteriyor. Ekonomi 2010’da yüzde 4, 2011’de yüzde 2.6 daralacak. Bununla birlikte son üç yılda ortalama yüzde 13.4 olan cari açık/GSYİH oranının bu yıl yüzde 10.8’e, 2011’de yüzde 7.7’ye düşmesi bekleniyor.
İşte bu ortamda Papandreu, başbakanlığının onüçüncü ayında, yerel seçimlere girdi. Seçim öncesinde kararlı bir tarzda seçmenlerden oy isterken, seçimlerin partisinin aleyhine sonuçlanmasının erken genel seçimlerin de önünü açacağını açıklıkla vurguladı. 
Yunanistan anayasası, siyasi partilerin örgüt olarak yerel seçimlere katılmasına izin vermiyor. Yani adaylar seçimlerde bireysel olarak yarışıyor. Bununla birlikte adayın hangi partinin üyesi olduğu biliniyor. Yine de Papandreu’nun çıkacak sonuçlar öncesindeki bu cesur tavrının az rastlanır bir durum olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım.

Gelelim sonuçlara…
Seçimlere katılım beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Yüzde 40 civarında olmasa beklenen katılım oranı yüzde 61’e vardı. Toplam 325 belediyenin bulunduğu on üç  bölgenin yedisinde PASOK adayları seçimi önde tamamladı.
Bir yıldan beri kriz içindeki ülkeyi yöneten PASOK’un kazandığı başarı bazılarına haklı olarak şaşırtıcı gelebilir. Ama bu başarının altındaki bazı faktörler sonuçları daha iyi analiz etmemize yardımcı olur sanırım. 
Birincisi, ülkeyi krize sokan şimdiki PASOK hükümeti değil, bu zamana kadar iktidar olmuş bütün partilerdi. Dolayısıyla krizin faturasını tek başına şimdiki iktidara ödetmek pek de adil olmazdı. İkincisi, erken seçimle tehdit edilen (!) yunan halkının neredeyse yüzde 80’i erken seçimin ülkenin lehine olmayacağına inanıyordu. “Erken seçimden korktukları için yeniden PASOK’a oy verdiler” demek çok abartılı ve gerçek dışı bir yorum olabilir fakat bu, bir yıl önceki genel seçimde oyların yüzde 44’ünü alan ve yeni bir erken seçime hazır olduğunu söyleyen Papandreu’nun kararsız seçmenler üzerinde etkili olması için doğru bir adımdı.
Nedenleri ve sonuçları ne olursa olsun; artık Yunanistan’ın başında ülkesi krize girmiş bir Başbakan değil, krize rağmen güven oyu almış bir Başbakan var.

Yazarın Diğer Yazıları

5 yıl önce, kaç yıl sonra

Dün, küresel krizin 5. sene-i devriyesini idrak ettik. Lehman Brothers\'ın 15 Eylül 2008\'deki iflas başvurusunun üzerinden 5 yıl geçti

İkinci çeyrekte büyüme ne olacak?

2013 için birçok uluslararası kurum parlak bir yıl tahmini yapmamıştı. Fakat son beş yılda alıştığımız üzere, bu pek de parlak olmayan tahminler, yıl içinde daha kötüleri ile revize edildi

Turizmde yılın ilk yarısı nasıl geçti?

Dünyanın 6, Avrupa’nın 4. en çok yabancı turist çeken ülkesi olduğumuzu eminim çoğunuz biliyorsunuz.