05 Temmuz 2014

Türk Telekom istihbarat ve engelleme cihazı aldı mı, almadı mı? Demokratik bir ülkede bir operatör bunu yapabilir mı?

Bu cihazların Türk Telekom'a kurulması demek; sistemin tamamen kontrol altına alınması demektir. Çünkü Türk Telekom dışında altyapı ihmal edilebilir düzeyde

Ortaya çıkan bir ihale şartnamesine bakılırsa, Türk resmen bir istihbarat ve engelleme altyapısı kuruyor. Anlaşılan internet kanunu çıkarmak yetersiz kaldı. “Özel hayatı koruyacağız” diyenler, özel hayatların mahremiyetine girmeye ve hatta engellemeye hazırlanıyor. Türk Telekom Procera Networks firmasının Türkiye temsilcisi Sekom'dan satın aldığı bildirilen cihaz güvenli diye kullanılan pek çok haberleşme ortamını dinlemeye yönelik.

İhale şartnamesine bakıldığında, A'dan Z'ye pek çok internet kaynağının engellenmesinin, eğer engellenemiyorsa, yönlendirilmesinin ve hatta Türk Telekom'un daha önce Twitter engellemesinde çalıştırdığı DNS hijacking olayına gidilmesinin mümkün olduğu görülüyor. Türk Telekom'un bu şartnameye göre, dinlemeye ve izlemeye istekli olduğu internet kaynakları sınırsız, en basitinden bir kaç tanesini saymak gerekirse, herkesin güvenli diye yüklendiği Whatsapp, Skype, hemen hemen her türlü VPN servisi.

 

Türk Telekom yasal düzenlemelere uygun davranmış ama hangi yasal düzenlemeler?

 

Borsaya açık bir firma olan Türk Telekom, Taraf’ın haberi üzerine bir açıklama yayınladı ama açıklamada biz bu ihaleyi yapmadık demiyor. Sadece erişim sağlayıcıların tabi olduğu yasal düzenlemelerden bahsediliyor. Açıklama aynen şöyle;

Taraf Gazetesi’nde 3 Temmuz 2014 tarihinde Tunca Öğreten imzasıyla yayınlanan ‘Özel Hayat Bitti’ başlıklı haberdeki kurumumuz hakkındaki iddialar tamamen gerçek dışıdır.

Türk Telekom tarafından sağlanan altyapı ve erişim sağlama hizmetleri, Türkiye’deki tüm erişim sağlayıcıların tabi olduğu yasal düzenlemeler çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bu konuda ilgili kurumlar, BTK ve TİB üzerinden gelen yasal uygulamalar ve düzenlemeler dışında farklı bir uygulama yapılması söz konusu değildir. Borsa İstanbul’a kote olan şirketimiz, çalışmalarını halka açıklık, hukuka uygunluk, kurumsal yönetişim ve şeffaflık ilkeleriyle sürdürmektedir.

Türk Telekom’a buradan sormak isteriz; "Uyduklaı yasal düzenlemeler acaba başka hukuki hakları ihlal ediyor mu?". Yani, insanların en tabi hakkı olan "kişisel mahremiyete" ve "haberleşme hürrüyetine" ne oldu? Üstelik bu hak "Anayasal bir Hak" iken.

Yine Türk Telekom’a sormak isteriz; yasal düzenlemelere uyarken acaba başınıza başka problemler açıyor olabilir misiniz? Hakkınızda tazminat davaları açılırsa ne olacak? Ya da bu hareketinize kızan kullanıcılar aboneliğinizden toplu olarak çıkarsa ne olacak? 

 

Bu ihale oldu mu? Bu cihaz satın alındı mı? 

 

Türk Telekom'a sorularımız bu kadar değil. Açıklamasında "bu ihale olmadı" ya da "bu cihazı almadık" demiyorlar. 

Diğer bir haberimizde göreceksiniz, İngiltere’de operatörler benzer bir konuda dava açmaya hazırlanıyor. Acaba operatörler kendilerine verilen her emre kayıtsız şartsız uymalı mıdır? Tazminat davalarına ya da abone kayıplarına yol açabilecek uygulamaları da gözardı mı etmeliler?

 

Şartnamedeki maddeler neye yol açar?

 

Şartnameye basitçe baktığımızda alımı istenen cihazın nelere yapabileceğine dair bir kaç öngörüde bulunalım;

Türk Telekom tam bir istihbarat ve engelleme sisteminin altyapısını kuruyor

  • Böyle bir yapıyı bir işletmecinin kullanmasına izin verilmesi şu riskleri taşır:
  • İşletmeciye olağanüstü bir istihbarat yeteneği sağlar
  • Kontrol kamuda değilse dinlenenler her türlü gruba dahil olabilirler.
  • TİB’in istemediği kimin dinlendiğinin kontrolü işletmeci tarafından yapılmış olur.
  • Web tarafında bu şirketin aynı zamanda abonelerin de büyük bölümüne hizmet verdiği düşünülürse istediği içerik sağlayıcıyı batırır, istediğini çıkarır. Bundan kritik olarak etkilenecekler arasında aşağıdakiler yer alır.
     
  • Politik siteler.
  • Haber siteleri
  • Bir konuda ticaret yapan web siteleri
  • Oyun siteleri
  • Etkilenen siteler sorunun nerede olduğunu kolayca bulamazlar.
  • Bu techizat ile donatılmış bir işletmecinin Net Neutrality kavramı ile yakından uzakta bağı olmaz.
  • Yönlendirme fonksiyonu ile dinlemeleri kayıt edebilir.
  • DNS redirection ile Google DNS Hijack gibi birçok olayı farkına varmadan yapabilir.
  • Kullanıcılara çeşitli yöntemlerle tuzak kurarak bilgilerini çalabilir.

Kısaca bu olanaklar demokratik bir ülkede operatöre kullandırılmamalıdır. Ama burada bir operatörün inisiyatifi yerine bir siyasi karar hissediliyor. Yoksa hiç bir operatör bu kadar hukuki soruna yol açabilecek bir cihaz alamazdı.

 

Neden Türk Telekom?

 

Bu cihazların Türk Telekom'a kurulması demek; sistemin tamamen kontrol altına alınması demektir. Çünkü Türk Telekom dışında altyapı ihmal edilebilir düzeyde.

Türk Telekom özelleştirildiğinde, Türkiye'nin vatandaşın vergileri ve Türk Telekom'a yıllar boyu ödenen ücretlerle kurulmuş olan altyapı (ki özelleştirme tarihinde 30 milyon km bakır kablo olduğu raporlanıyor) için "İmtiyaz Sözleşmesi" imzalandı. Yani bu altyapının işletilmesi imtiyazı Türk Telekom'a verildi.

Diğer ülkelerde, benzer özelleştirmeler oldu. Üstüne serbestleşme yani diğer firmaların da kendi altyapılarını kurma olanağı sağlandı. Ama ülkemizde bu BTK'nın düzenlemelerinin uygulanmasındaki sorunlardan ötürü Türkiye'de adeta engellendi.

1997'lerde kurulmaya başlanan ve 5 firma ile yürütülen "kablo internet" 2007'de Türksat tarafından engellendi. Bugün halen sürse de, ancak mevcudu sürdüren, internet tarafına katiyen bulaşmayan bir yapı var.

Diğer işletmeciler, 1997'de başka hükümetlerin yol açtığı ama BTK'nın kurulmasından bu yana düzenlemelerin rekabet ortamı tesis edememesi nedeniyle yok olan İnternet Servis Sağlayıcılığı'ndan (ISS) gelen firmalardır. Bunların haklarını korumak için Telkoder derneği çalışır ama kullanıcıların farkındalığının zayıf olması nedeniyle rekabet ortamı sağlanamiyor.

Başka bir ülkede bu tür davranan bir operatörün aboneleri derhal şirketi terkederler. Ama ülkemizde fiili tekel var. Bir başka deyişle, kalan 3-5 operatörü seçseniz bile, yine aynı altyapıyı kullanacaksınız. Dolayısıyla bu istihbarat ağından kaçma olanağı yok. Hükümet bu tür bir altyapıyı Türk Telekom'a kurdurduğunda zaten tamamını kontrol edebilir hale geliyor.

Tabi "fiili tekel" durumunun sürdüğü ülkemizde, Türk Telekom ne kadar özel desek de, görüntü onu göstermiyor. Gerek firmanın uygulamaları, gerek BTK'nın yaklaşımı ve düzenlemeleri, gerekse yönetim Kurulu’ndan başlayarak, yöneticilerinden, elemanlara kadar giden organizasyon şemasında, hükümete yakın, akraba, arkadaş, eş-dost pek çok kişinin çalıştığının görülmesi bize "bu nasıl özelleştirme?" sorusu sorduruyor. Bu nedenle de zaten sektörde uzun zamandır konuşulan bir espri "Türk Telekom devletindi, hükümetin oldu" şeklindedir. Son uygulama da bize yeniden "bu doğru bir ifade galiba" şeklinde düşündürttü.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur