21 Temmuz 2017

İstanbul Barosu, EGM'nin taksilerde ses ve görüntü kaydı genelgesine karşı dava açtı

Taksilerde ses ve görüntü kaydı alınmaya başlandığını sorumlu ve soru sormayı bile bir vatandaş sayesinde öğrendik

Taksilerde konuşulanlar üzerine dava açıldığını gördüktü (müşterisinin Cumhurbaşkanı aleyhine konuşmalarını kayda alan taksici, şikayette bulununca, hakaretten dava açılmıştı) ama bunun sistematik hale getirilmeye başlandığını yeni öğrendik. Taksilerde bile ifade özgürlüğüne ya da daha kötüsü kişisel mahremiyete aykırı olan bu durum İstanbul Barosu tarafından mahkemeye taşındı.

Olay, sosyal medyada kısa bir süre önce dolaşmaya başlayan bir mesaj sayesinde ortaya çıktı. Taksilerde ses ve görüntü kaydı alınmaya başlandığını sorumlu ve soru sormayı bilen bir vatandaş sayesinde öğrendik. Sorumlu vatandaşın sosyal medya mesajı şöyle idi;


Dün akşam bir taksiye bindim. Taksinin ön camının altında üzerinde iTaksi yazan bir kutu gördüm. Şoföre bu nedir diye sorduğumda İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından taksilere yerleştirilen bir cihaz olduğunu, kredi kartı veya İstanbulkart ile ödeme imkanı sağladığını söyledi.

Buraya kadar güzel.

Şoför ayrıca dikiz aynasındaki bir kameraya işaret ederek bu cihazın güvenlik amacıyla taksideki görüntü ve SESLERİ kaydettiğini, ve bunların belediye tarafından saklanacağını, kendilerine bir şikayet olursa bu görüntü ve SES kayıtlarına başvurulacağının söylendiğini anlattı.

Özetle durum şu: iTaksi uygulaması olan tüm taksilerde konuşulanlar kayıt altına alınıyor, belediyeye teslim ediliyor.

Hukukçu değilim, ama meslek gereği hukuğun çeşitli alanlarına değmişliğim var. Öncelikle taksiye binen yolcuların iznini almadan ses kayıtlarını almanın meşruluğunu sorguluyorum. Mesela ben sormasam nereden bilecektim kayıt altında olduğumu? Çağrı merkezleri bile sizi uyarıyor "konuşmanız kayıt altına alınacak" diye. Burada niye uyarı yok?

İTaksi internet sitesine gittim ve Sıkça Sorulan Sorular sayfasına baktım. Burada kamera kayıtları ile ilgili şöyle deniyor:

 

"Kamera kayıtları özel hayatın gizliliğini ihlal ediyor mu?

Son bir (1) haftaya ait kamera kayıtları, hiçbir kimsenin ulaşamayacağı şekilde, iTaksi cihazında şifrelenmiş bir halde tutulur ve de Taksi Yönetim Merkezine iletilir. Kayıtlar, sadece kaza ve güvenlik soruşturmalarında kullanılmak üzere, talep edildiğinde güvenlik birimlerine iletilir."


Birincisi, burada SES KAYDI olduğundan bahsedilmiyor, kamera kaydı (görüntü değil, kamera kaydı) diye geçiştiriliyor.

İkincisi "kaza ve güvenlik soruşturması" diye genel bir tabir kullanılıyor, aklına esen güvenlik birimi "efendim güvenlik soruşturması" yapıyoruz diye her türlü kayda erişebilir gibi duruyor.

Eğer durum böyleyse o zaman taksiye bindiğiniz zaman şoförle, yanınızdaki arkadaşlarınızla veya telefonunuzla konuştuklarınıza dikkat etmek durumundasınız.

Mesela şoförle siyaset konuşurkan dikkat etmek durumundasınız. O da sizinle konuşurken. Çünkü dinleniyorsunuz.

Mesela ticari sırları "nasıl olsa şoför anlamaz" diye konuşmayacaksınız. Çünkü anlayabilecek ve bundan fayda sağlayacak başka birileri de sizin telefonda konuştuğunuz ticari sırlarınıza erişebilir.

Mesela telefonda arkadaşınıza "abi ben iki hafta yokum, Bodruma gidiyorum" demeyeceksiniz. Çünkü evinizin boş olacağınızı bilmediğiniz birilerine haber vermiş oluyorsunuz.

Devlete teslim edilen ve gizli kalması gereken her türlü özel bilgiye maalesef ulaşılabildiğini gördüğümüz şu ortamda, kusura bakmasınlar, kayıtların sadece belli durumlarda kullanılmak üzere gizli kalacağına ben pek güvenemeyeceğim.

Güvenlik için görüntü kaydını anladım. Kredi kartı ödemesi de çok güzel bir özellik. Ancak SES KAYDI olunca işin rengi değişiyor gibi.

Haberiniz olsun arkadaşlar, siz de bir sorgulayın bakalım.


Sorumlu vatandaşın bu mesajından sonra, İstanbul Barosunun konuya ilişkin bir dava açtığı ortaya çıktı. Bu davadan öğrendiğimiz husus; ses ve görüntü kaydının alınmasının nedeni "Emniyet Genel Müdürlüğü" tarafından yayınlanan ve taksilerde ses ile görüntünün kaydının yapılmasını zorunlu kılan bir genelge. Baro, bu genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Ankara 17. İdare Mahkemesi'ne başvurmuş durumda.

İstanbul Barosunun dilekçesinde şunlar belirtilmiş :
 


"19 Temmuz 2017 tarihinde, İstanbul'da faaliyette bulunan kimi taksilerde ses ve görüntülerin kayda alındığı görülmüştür. Aynı tarihte internet ortamında yapılan araştırmada, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 16 Şubat 2017 tarih ve 35662 sayılı yazısı uyarınca bu uygulamanın başlatıldığı öğrenilmiştir. Bu yazıda, 'Başta terör olayları olmak üzere, meydana gelen adli olayların araştırılması, delillere ve faillerine ilişkin bilgilere hızla ulaşılması ve nihai olarak suçların aydınlatılabilmesi amacıyla şehir içi yolcu taşımacılığında kullanılan taksi, minibüs ve otobüs cinsi taşıtlarda en az 7 gün süreyle kayıt yapabilen, ön dış ve iç kamera ile kayıt cihazlarının bulundurulması ve aktif halde tutulmasının zorunlu kılındığı"nın bildirildiği anlaşılmıştır.

Bu zorunluluk uyarınca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Taksiciler Esnaf Odasının (İTEO) 'Güvenli Taksi' projesi kapsamında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce, taksilere kamera takıldığı öğrenilmiştir.

Taksi içerisindekilerin, kişisel veri olan ses ve görüntülerin kayda alınması, Anayasa, yasa ve uluslararası mevzuata aykırıdır. Üstelik kanun olmaksızın, genelge ile bunun sağlanması, Anayasaya aykırıdır. Gerek kamusal, gerekse özel alanda, kişisel veri olan bireylerin ses ve görüntülerinin kaydı, özel hayatın gizliliğini ihlal etmektedir. Taksilerde genelde siyasi düşünce açıklamaları yapılabilmektedir. Bu nedenle bu verilerin alınması, istismara açık bir durum yaratabilecektir"

Genelgede 7 gün, Taksiciler Odası Başkanının, 30 gün verilerin kaydının tutulacağı açıklamasından da anlaşıldığı üzere, bu kayıtların ne kadar süre ile, hangi amaçla ve hangi durumlarda kullanılabileceğine ilişkin hukuki belirlilik de bulunmamaktadır. 

Genelge yayınlanmamış, kamunun denetimine ve tartışmasına sunulmamıştır. Toplumun bütününü ilgilendiren böylesi önemli bir konuda hukuki açıklık sağlanmamıştır. Yasal bir dayanak olmaksızın, uygulamanın kapsam ve sınırları, usul ve esasları bir yasada düzenlenmeksizin, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvence mevcut olmaksızın yapılan düzenleme, hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle işlemin yürütmesinin durdurulması ile iptali talep olunmaktadır.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, taksilerde kamera kaydının yapılmasını zorunlu kılan genelgesinin yürütmesinin durdurulması ile iptali, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesi saygılarımla vekaleten arz ve talep olunur" 


Biz de konuyla ilgili bir uzman görüşü aldık. Avukat Gökhan Ahi konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
 


İBB’nin taksi çağırma uygulamasına bağlı olarak, taksilerde bulunan cihazların ses ve görüntü kaydetmesinin kaynağı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bir genelgesi. 16.02.2017 tarih ve 35662 sayılı genelge, başta terör olayları olmak üzere, meydana gelen adli olayların araştırılması, delillere ve faillerine ilişkin bilgilere hızla ulaşılması ve nihai olarak suçların aydınlatılabilmesi amacıyla şehir içi yolcu taşımacılığında kullanılan taksi, minibüs ve otobüs cinsi taşıtlarda en az 7 (yedi) gün süreyle kayıt yapabilen, ön dış ve iç kamera ile kayıt cihazlarının bulundurulması ve aktif halde tutulmasını düzenliyor. 

Toplu taşıma araçlarında, görüntülerin kaydedilmesi ve bir süre saklanması zaten uzun bir süredir fiilen uygulanıyordu. "Toplu taşıma” kavramı açısından bakıldığında görüntü kaydının önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Bir çok ülkede toplu taşıma araçlarında görüntü kaydı normal ve gerekli kabul ediliyor. 

Ancak burada iki önemli nokta var: Birincisi, ses kaydı her şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal anlamına gelir. İkincisi, taksiler toplu ulaşım aracı değil, özel kullanıma tahsis edilmiş özel lisansa tâbi vasıtalardır. Bazı ülkelerde taksilerde kamera var, ancak bu kamera ses ve görüntü kaydı yapmıyor, güvenlik amacıyla sadece taksinin içinin belirli aralıklarla fotoğrafını çekiyor. 

Bir çok kişi, toplu taşıma araçlarında ve taksilerde (artık sürücüye de güvenerek) özel telefon konuşmalarını, özel sohbetlerini yapıyor olabilir. Özel hayatın alanına girerek özellikle ses kaydının yapılması ve görüntü kaydının aralıklı değil sürekli olarak alınması, en başta Anayasa’ya aykırıdır, zira Anayasa vatandaşın özel hayatının gizliliğini koruma altına almıştır. Anayasa’ya ve yasalara aykırılığın dışında vatandaşa bilgi verilmesi ve örtülü olarak rızanın da alınması gerekir. 

Nasıl ki, kurumlar ve şirketler, telefon aramasının başlangıcında ses kaydı yapılacağını hatırlatıyorsa, toplu taşıma araçlarında da araçlarda görüntü alındığının yazıyla bildirilmesi gerekiyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur