23 Mart 2017

İhracatı destekleyeceğiz diye alibaba.com’u mu büyüteceğiz?

Çöpe atılacak paralarımız var anlaşılan!

Ekonomi Bakanlığı, TOBB, TİM gibi işbirliği gruplarının toplu üye olacağı e-ticaret siteleri için hibe şeklinde destek vereceğini açıklayınca, şaşıran e-Ticaret sektörü "Çinli firmaları mı büyüteceğiz? Peki onlar arama yapanlara, Türk firmalarından önce Çin'li firmaları gösteriyorsa, nasıl bileceğiz?" diye soruyorlar.

Bazen devlet tarafından alınan kararlara baktığımızda, bu kararları, kim, nasıl ve neden veriyor diye düşünmeden edemiyoruz. Ekonomi Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde yayınladığı karar da bu tür bir saçmalık [1][2].

Ekonomi Bakanlığı, TOBB, TİM gibi işbirliği örgütlerinin üyelerini toplu üye yapması durumunda bu üyelik bedellerini hibe edeceğini belirtiyor. Ayrıca desteklenecek olan yerli ve yabancı sitelere yönelik bir liste yayınlıyor [3]. 

Listeye şöyle bir baktık, yabancı sitelerle ilgili olarak zaten, "Allah Allah, başka ülkelerin sitelerini mi büyüteceğiz?" diye düşünüyoruz. Yerli tarafta sadece 9 sitenin yer aldığını ve bunların da üründen çok danışmanlık ya da ihale sitesi olduğunu gördük... Ama Türkiye'nin bireysel ürünler de satabilecek devleri burada nedense yok. 

Ya da TİM ya da TOBB tarafından bu kadar üyesini kapsayacak bir web sitesinin açılması stratejisi olacağına, Türk ürünlerini kaçıncı sırada göstereceği belirsiz olan yabancı ülkelerin sitelerine üyelik destekleniyor. Bu da tam bir saçmalık. Çöpe atılacak paralarımız var anlaşılan!

Karara ve desteğe neden toptan "saçmalık" dediğimizi aktarmadan önce e-Ticaret konusunda bir kaç noktayı hatırlatalım;


e-Ticaret siteleri, ekosistemleri ile birlikte Türkiye’nin ticaretini düzenliyor, geliştiriyor


e-Ticaret siteleri, tüm dünyada hükümetlerin destekledikleri uygulamalar. Neden? Çünkü...

1. Dünyanın her tarafına dükkan açmış gibi olabiliyorsunuz yani gerekli önlemler alınırsa ihracatı kolaylaştırıyor ve katlıyor.

2. Ülke içindeki sektörleri ve ekosistemi geliştiriyor, düzenliyor, kaliteyi artırıyor.

3.Tabi ki ekonomiyi geliştiriyor .

4. Yeni ödeme sistemlerinin gelişmesine yardımcı oluyor.

5. Son olarak da, kayıt dışı ekonomiyi kayıt içine çeviriyor, vergiyi katlıyor.

Bu ifadelerden 1,4 ve 5’i siz kafanızda tahmin edin, biz de 2 ve 3'üncü maddeleri açalım;

armut.com boyacı-marangoz-tesisatçı ve gündelikçi gibi servisleri ve bu servisleri veren kişileri bulabileceğiniz bir site. Kendi evine boyacı-marangoz bulmakta zorlanan Başak Taşpınar Değim’in kurduğu Armut.com geçen yıl yatırımcılardan 11.2 milyon $ yabancı yatırım daha aldı. 

armut.com’un yabancı yatırımı yurt içine çekmesi dışında pazara sağladığı asıl önemli nokta, “düzenleyicilik.” Aynısını yemeksepeti.com için de söyleyebiliriz. Yani, bir badanacıyı evinize çağırdığınızda, tek kerelik bir iş olduğu için bu badanacı size özen göstermeyebiliyor. Ya da marangoz paranızı alıp, işinizi 2 ay sonra yapabiliyor. Ama internet sitelerinin en büyük gücü “yorumlar.” Yani o badanacı ya da marangoz ya da yemek sepetindeki restaurant için gelen yorumlar “olumsuz” ağırlıkta ise, onlar başka iş bulamayabilirler. Bu da sektörün kendi kendine çekidüzen vermesi ve kalitenin yükselmesi anlamına geliyor. 

Ekonomiyi geliştirmesi konusuna girersek, Trendyol üzerinde ürün satan firmalar yeni bir müşteri kitlesi yakaladılar. Öyle ki, 2016 yılında yılların ayakkabıcısı 100 yaşındaki İnci Deri 1,8 milyon ayakkabı/yıl satarken, 2009’da kurulan Trendyol 2016 yılında 3 milyon ayakkabı satışına ulaştı. Üstelik bu yurt içi satış [5]. Trendyol acaba bu ayakkabı satışını yurt dışına yapmak için desteklense iyi olmaz mıydı?

Bir başka notumuz n11.com’dan; 2015 yılında yayınladıkları bir istatistiğe göre o dönem, günde 2 ton mandalina ve 150 kg baklava satmış [6]. Bugün bu rakamın ne olduğunu bilmiyoruz ama yükseldiğini sanıyoruz. Yani e-Ticaret sayesinde her şeyi satma olanağı var. Mesela bu n11.com'un yurt dışına doğru yönlenmesi desteklense daha iyi olmaz mı?

Ekonomi Bakanlığı hangi e-Ticaret sitelerini Büyütüyor?

Türkiye’nin 2016 e-Ticaret rakamları henüz açıklanmadı. 2015 yılı için geçen yıl açıklanan Tübisad raporunda B2C yani son kullanıcıya satış hacmi yüzde 31’lik bir büyüme ile 24,7 milyar TL olarak gerçekleştiği bildirildi [7]. 2014 rakamı da bir önceki yıla göre yüzde 35 büyümüştü.

Yani, ekonomi açısından son zamanlarda yaşadığımız bütün daralmalar ve olumsuzluklara karşın, e-Ticaret bir fidan gibi, serpiliyor, büyüyor. Üstelik devlet, e-ticaret konusunda sürekli köstek olmasına karşın.

Köstek ile kastettiğimiz gerekçelerden birisi BDDK tarafından alınan şu son “bütün kredi kartları internete kapatılacak, sonra isteyenler açacak” kararı. O karara baktığınızda, Türkiye’de 58,8 milyon kredi kartı olduğu ve bunların sadece 22 milyonunun e-Ticarette kullanıldığı açıklaması var. Geri kalan 37 milyon kartın dolandırılmaması için bu önlem alınmış [8]. Ama neden zaten alışveriş edenleri de kapatıyorsunuz? Madem 37 milyon kredi kartı e-Ticarette kullanılmıyor. Sadece onları kapatın. 6 aylık bir süre bile olsa, yine de bu süreç bir karmaşa yaratacak.

Zaten bankalar bunu uygulamıştı. Yani şu anda e-Ticaret için kredi kart kullananlar, hem internete, hem de yurt dışına açılması için geçmişte onay vermişti. Yeniden yapılan bu uygulamanın anlamı nedir?

Kendi ayağımıza kement geçirmekte üstümüze yok.

Şimdi, Türkiye zaten e-Ticaret sitelerine böylesine hoyrat davranırken, üstüne gidip yabancı sitelere destek veriyor...
Biz ihracatımızı arttırmak için bir öğretmen tarafından kurulan Çinli bir siteyi mi büyütmeliyiz? 

Ya o site, Afrikalı ya da Avrupalı müşteriye belli bir ürün için araştırma yaptığında o ürünün Çin’lisini daha önce getiriyorsa? Bugün yapmıyorsa da, yarın yapmayacağına kim garanti verecek? 

Zaten o siteden Türk malı ürün alan, acaba bunun bir Türk malı olduğunu farkedebilecek mi? Çinli zannediyor olacak mı?

Ya garanti problemi, ya iade sorunu?

Yabancı e-Ticaret firmalarının desteklenmesi, yerli e-Ticaret sitelerinin rekabette kaybetmelerini sağlayacak. Yani çift etkili. Bir tarafı desteklemek, diğer tarafı kösteklemek anlamına da gelir. Bu da Türkiye'nin, tüketicinin ve de KOBİ’lerin kaybetmesi demek.

Tüketiciler tarafından bakarsanız; bugün yerli sitelerden yaptığınız alışverişleri geri verebiliyorsunuz. Ama ya yabancı sitelerin geri iade prosedürleri? Bunlar uzun ve acılı bir süreç. Garanti konusu da başka bir sorun. 

Konuya yakın bir ihracatçı ise şunları belirtti: 

"Türk malı almak isteyen örneğin Türk lokumu veya Türk kahvesi neden alibaba.com'a gitsin. Türk ürünü almak isteyen alibaba.com da arar mı? Ben empati yapıyorum Türkiye'den bir şey almak istesem gidip Türk sitelerine bakarım. Bugüne kadar alibaba.com aklıma hiç gelmedi. Bunca emek, para, sonuç sıfır. Yapacağınız yatırırımın hiç bir garantisi yok, riski çok. Ülkemizdeki her sektör, dünyanın her yerinde yüzlerce fuara katılıyor. Kendi sitemiz olsa bunun reklamını yapabiliriz. TİM geçmişte kötü bir örnek yaşamış diye bunu yapmaması 2023 hedefi ve son zamanlarda ağızlarında hizmet sektörü diye pelesenk ettikleri sözcüklerle hiç bağdaşmıyor."

Devlet alibaba.com için destek vereceğine KDV engelini kaldırsın


Yukarıda bahsettiğimiz “kendi ayağına kement”lerden birisi de, yurt dışı satışlardaki KDV olayı. Mesela eBay'in Türkiye'deki ayağı üzerindeki ürünler yurtdışına açılmıyor çünkü bu KDV ile rekabet edemezler.

Yani, yabancı sitelere üyeliği desteklemekten önce, e-ticaretin tarafına destek vermek lazım. Sonradan KDV iadesi yapmak yerine, ihracata yönelik yani yurtdışından yapılan taleplerde, faturaların KDV eklenmeden, kesilmesinin düzenlenmesi gerekli. Örneklersek; yurtiçinden ayakkabı alıyorsanız, KDV’li fatura ama yurtdışından isteniyorsa KDV’siz fatura oluşmalı. Bu Türk mallarının yabancı pazarlarda rekabeti açısından önemli. Bunun örneğini Amerikan e-Ticaret sitelerinde görebilirsiniz.

Sürecini ise, kurye firmaların yani Fedex, Ups gibi firmaların belgeleri ile ispatlamak mümkün. Yani e-Ticaret firmasının malın yurt dışına teslim edildiğini ispatladığı zaman, KDV’nin oluşmadığı da onaylanmalı. Yoksa "KDV’yi geri al" olayı belirsizlik içeriyor ve e-Ticaret firmalarımızın rekabette kaybetmesine neden oluyor.

Peki ne yapmalı?

Yapılacak şey Türk e-Ticaret sitelerini desteklemekten geçiyor. Bunlar son tüketiciye hitap eden B2C ya da KOBİ’lere hitap eden B2B siteler olabilir. Ama her 2side, asrın en önemli ticaret yolları. Bunları başkalarına hediye etmek de nesi? 

O hibe edilecek para neden var olan ya da yeni kurulacak olan yerli e-ticaret sitelerinin yurtdışı reklamları ya da büyümeleri için kullanılmıyor? Neden bu para Alibaba.com gibi yabancı sitelere aktarılacak? Biz Çin’den, ABD'den, Avrupa'dan daha mı zenginiz?

e-Ticaret dediğiniz, hostingi, tedarikçileri, ödeme sistemleri, teknoloji geliştirmesi, istihdamı ve vergi değeri ile önemli. Sadece 1 site ya da 10 site değil. Çok daha fazlası. Hazır e-Ticaret gündeme girmişse, bu konudaki düzenlemelerin yapılması gerekli. KDV konusu ve e-Ticaret sitelerinin Turquality kapsamına alınması ilk adımlar olabilir.
 


[1] E-TİCARET SİTELERİNE TOPLU ÜYELİK DESTEĞİ
[2] Ekonomi Bakanlığı, e-Ticaret Sitelerine Üyelik için Hibe Desteği Verecek
[3] Onay Verilen E-Ticaret Siteleri Listesi (6 Şubat 2017)
[5] e-Ticaret'in Gücü; TrendYol 2016 Yılında 3 Milyon Çift Ayakkabı Sattı
[6] Artık Tadarak Değil, Tıklayarak Alıyoruz ; n11.com Üzerinden Günde 2 Ton Mandalina ve 150 Kilo Baklava Satılmış
[7] 2015 Yılında Tüketiciye Yönelik e-Ticaret'in Hacmi 24,7 milyar TL Oldu

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur