HDP son dönemde popülarite kazandı, özellikle de Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte. Ancak bu sempati yükselse bile hala bir çok insanın kafasında soru işaretleri de var, bu da HDP’nin toplumdaki popülaritesinin tam olarak anket sonuçlarına yansımamasına sebep oluyor. HDP’ye oy verenler dışında, seçmenlerin yaklaşık yüzde 10’u, ya HDP ile başka bir parti arasında kararsız, ya da HDP onların ikinci oy tercihi. Bu insanların birçoğu da, 7 Haziran’da stratejik oy verip vermemeyi düşünüyor. Siyaset biliminde bilinir, Türkiye’de seçmen rasyonel seçmendir, duyguları veya geleneklerinden ziyade aklına göre hesaplama yapar, stratejik oy verir, siyasete şekil verir. Bugün de “tam olarak HDP’ye ikna olmamış” bir seçmen kitlesi AKP’den kurtulmak için “acaba oyumu HDP’ye mi versem” diye düşünüyor. 8 maddede cevabın evet olduğunu göstermek istiyorum:
- Kamuoyunda son dönemde “HDP nasıl olsa barajı aştı” şeklinde yaygınlaşan algı doğru değildir. Son anketler, HDP’yi ya barajın hemen altında, ya da hemen üstünde göstermektedir. İstatistiksel açıdan bakıldığında ve anketlerin hata payları göz önüne alındığında, bu yüzde 50 ihtimalle HDP barajın altındadır anlamına gelir. Seçim günü yapılacak hileler de düşünüldüğünde risk daha da artmaktadır.
- Bu durumda HDP’nin barajı geçmesi için yüzde 0.5’lik bir oy gerekmektedir, bu da yaklaşık 250 bin oya tekabül etmektedir.
- HDP yüzde 10 oy alıp barajı geçtiği zaman AKP’nin milletvekili sayısı başkanlık sistemini referanduma götürme eşiğinden, hükümeti kurma eşiğine düşecektir. Dolayısı ile HDP’nin 250 binlik fazla oy alması, Erdoğan’ın başkanlığını önleyip, bunun da ötesinde AKP’nin tek başına hükümet kurmasına engel de olabilecektir.
- Seçim sisteminin matematiksel yapısı, ancak HDP’ye bu kritik konumu sağlamaktadır. CHP’nin oyundaki yüzde yarımlık oy artışı, CHP’nin AKP’den sadece 2-3 vekil almasını sağlamaktadır. HDP’nin oyundaki yüzde yarımlık artış, AKP’nin 50’ye yakın vekil kaybetmesini sağlayacaktır.
- 7 Haziran seçimleri, siyaset bilimi literatüründe “Realigning Elections” tabir edilen, uzun süredir stabil olan siyasi dengelerin aniden değiştiği seçimlerden olacaktır. Dolayısı ile bu seçimlerdeki asıl mesele partilerin vekil sayılarını azar azar artırmaları değil, iktidar partisinin vekil sayısını aniden ve yüksek miktarda azaltmak olmalıdır. Matematiksel denge göstermektedir ki bunun da tek yolu HDP’nin barajı geçmesidir. Bu seçim AKP ile HDP arasında geçecektir.
- HDP barajı geçer ise, Erdoğan, vakti zamanında Turgut Özal’ın olduğu gibi sembolik Cumhurbaşkanlığı makamına kısıtlanacak, AKP içerisinde seçim sürecine kadar ertelenen çatışmalar su yüzüne çıkacak, AKP’nin düşüş ivmesi hız kazanacaktır. 2023, 2053, 2071 hedefleri ile bir çok insanda adeta nefes alamama, gelecek kuramama hissiyatı yaratan AKP’nin sonu, aslında kimsenin tahmin etmediği kadar yakındır. Bu kapıyı açacak olan 250 bin oydur.
- HDP’nin barajı geçmesi ile AKP’nin iktidardan düşmesi mümkün olacaktır. Selahattin Demirtaş, AKP ile koalisyon yapacak “en son partinin” HDP olduğunu ve seçim barajını kaldıracak bir CHP-MHP hükümetine dışarıdan destek verebileceklerini belirtmiştir. Yani, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yaz başbakan olması mümkündür, bunun yolu da HDP’nin barajı geçmesidir. 12 Eylül’ün ürünü seçim barajı bu garipliği Türkiye siyasi sistemine hediye etmiştir.
- Bu seçimde HDP’ye oy vermek için HDP’li olmaya gerek yoktur. Bu tarz kritik seçimlerde, seçmenler stratejik oy verebilirler. AKP’den ve Erdoğan rejiminden kurtulmak isteyen bir vatandaş için en verimli, en garantili, en kısa yol, HDP’ye oy vererek HDP’nin barajı geçmesini sağlamak olacaktır. HDP barajın altında kaldığı zaman ise, diğer herhangi bir partinin oy oranının yüzde 0.5 yüksek olmasının AKP iktidarına bir zararı olmayacaktır.