01 Haziran 2013

Bir Gezi Parkı, üç AKP!

Gezi Parkı direnişi gösterdi ki, AKP ve hükümetin kafası fena halde karışık. Hükümet ve partide yapılan taban tabana zıt açıklamaları kapsayan iki sıcak örnek, bu durumu bütün açıklığıyla gösteriyor

 

Gezi Parkı direnişi gösterdi ki, AKP ve hükümetin kafası fena halde karışık. Hükümet ve partide yapılan taban tabana zıt açıklamaları kapsayan iki sıcak örnek, bu durumu bütün açıklığıyla gösteriyor.

Özetlemeye çalışayım.

Anayasa'nın 4. Bölümü “İdare” başlığını taşır. Bu bölümde “Yargı Yolu” başlığını taşıyan 125. madde, son olarak Gezi Parkı'nda yapılması planlanan Topçu Kışlası projesi için işledi.

Anayasa'nın 125. maddesinin, idarenin yargısal denetimine ilişkin temel ilkeyi koyan birinci cümlesi ile konuya ilişkin hükmünü okuyalım:

“İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.

(...)

İdarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç  veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.”

İdareyi, malum hükümet ve hükümetin yönettiği bürokrasi ile yerel yönetimler temsil ediyor. İdarenin eylem ve işlemlerine karşı başvurulacak yer de idari yargı.

Cuma günü de öyle oldu; “idare”nin Gezi Parkı'nda yapmayı planladığı Topçu Kışlası için İstanbul 6. İdare Mahkemesi “yürütmeyi durdurma” kararı aldı. Mahkeme, Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği'nin 31 Mayıs Cuma günü yaptığı “yürürlüğü durma” ve “iptal” başvurusu üzerine, aynı gün ilk talebi sonuçlandırdı. Ve Topçu Kışlası projesinin yürütmesini “idarenin 1. savunması alınıncaya veya bilgi ve belgeler gösterilip, yürütmenin durdurulması hakkında yeni bir karar alınıncaya kadar yürütmenin durdurulması”na oyçokluğu ile karar verdi. Bu elbette bir ara karar, iptal talebi ayrıca değerlendirilecek. Diğer yandan idarenin de itiraz hakkı bulunuyor.

 

Arınç isabetli buldu, Erdoğan kızdı

Peki “idare” yani hükümet “yürütmeyi durdurma” kararı konusunda ne düşünüyor?

İlk cevap, bu sabah (1 Haziran 2013 Cumartesi) AKP Bursa İl Başkanlığı'nda Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'tan geldi. Okuyalım:

“İçişleri Bakanlığı olaylar sırasında şiddet kullanıp kullanılmadığını teftiş için soruşturma başlatmıştır. 6. İdare Mahkemesi yapılaşmanın durdurulmasına karar vermiştir. Ben mahkemenin kararını yerinde ve isabetli buluyorum. Buna idare uymak zorunda. En azından burada ne yapılıyor, topluma en güzel şekliyle anlatılmalıdır. (...)  Bu konuların rahat ve huzurlu biçimde anlatılarak insanların ikna edilmesi lazım. 'Biz burada AVM istemiyoruz' diyenlere biber gazı sıkmak yerine 'Biz burada şunu yapmak istiyoruz, yanılıyorsunuz, işin doğrusu budur' diye ikna edici çalışmalar yapılmasında fayda görüyorum. Yaşanan yaşandı. Belediye ve Kültür Bakanlığ'nın İstanbul halkına borcu var. O borç da şudur. Biz Taksim'i Yayalaştırma çalışmaları içinde Gezi Parkı'nda şunu yapmak is tiyoruz. Ağaç katliamı yapmayacağız. Park olacak. Buradan sökülecekler başka yerde hayat bulacağının teminatını veriyoruz. Duyarlılığınızı paylaşıyoruz. Olan bitenlerden özür diliyoruz' denmesinde toplumsal barış açısından fayda olduğunu düşünüyorum.”

Arınç özetle ne söylüyor?

Önce “insanlara biber gazı sıkmak yerine proje anlatılmalıydı” diyor, sonra belediye ve Kültür Bakanlığı'nın halktan özür dilemesini tavsiye ediyor. Nihayet, İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin Topçu Kışlası projesinin yürürlüğünü durdurma kararını “yerinde ve isabetli” bulduğunu vurguluyor.

Hükümet Sözcüsü'nün bu açıklamasına bakarak diyebilirsiniz ki; hükümet, projenin durdurulması yolundaki kararını saygıyla karşıladı, kitlesel olaylar büyürken “isabetli” buldu.

Acaba öyle mi?

Hayır! Zira, Hükümet Sözcüsü Arınç'tan birkaç saat sonra açıklama yapan Başbakan Tayyip Erdoğan, hiç de yardımcısı ve sözcüsü gibi düşünmüyor. Başbakan'ın, İlim Yayma Cemiyeti Genel Kurulu'nda İstanbul 6. İdare Mahkemesi'nin kararını nasıl değerlendirdi, okuyalım:

“Dün mahkeme garip bir karar aldı. 'İdare savunması alana kadar yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir' deniliyor. Şu anda projeyi mi ilan ettik, ihale mi yaptık? Ne oldu dün geldin akşam saatinde açıklama yapıyorsun. Burada soru işaretleri doğuyor. Bu ülkede kimsenin attığı adımı, dikkati bir kenara koyarak atması doğru değil.  Hele hele yargı. Muhalefet bu tür bir kararın arkasına sığınarak 'yargının durdurma kararı' var diyor. Dur bakalım. Daha itiraz mercii var.”

Evet, durum bu. Başbakan, idari yargının Topçu Kışlası projesi için verdiği “yürütmeyi durdurma” kararını şüpheyle karşılıyor.

 

Erdoğan 'AVM', sözcüsü 'uydurma' diyor

Hükümet ve AKP cephesindeki aynı kafa karışıklığı, Gezi Parkı'na yapılacak Topçu Kışlası'nın alışveriş merkezi (AVM) yapılıp yapılmayacağı konusunda da yaşanıyor.

Yeniden inşa edilecek Topçu Kışlası'nda AVM yapılacağını resmen açıklayan ilk isim Başbakan Erdoğan'ın kendisiydi. Şu sözler, Erdoğan'ın 29 Nisan'da yaptığı açıklamadan:

“Taksim Gezi Alanı dedik hemen karşı çıktılar. Kışlayı yeniden yapacağız, dedik başta ana muhalefet partisi karşı çıktılar. Ben de reddinize ret dedim ve sonra retlerine ret kararı çıktı. Yahu çanak çömleği koruyorsun da oradaki tarihi kışlayı neden korumuyorsun. Denizin kenarında üç beş çanak çömlek, üç beş çatal bıçak bulunmuş onu koruyorsun da bu tarihi binayı neden korumuyorsun. O zaman ne dedik, 'olacak' dedik, şimdi oluyor. Bu tabii kışla olmayacak. AVM, belki rezidans olarak hizmet görecek.”

Başbakan, AVM açıklamasını “şehir müzesi de olabilir, AVM de” diyerek Türkiye İhracatçılar Meclisi'nde bugün (1 Haziran 2013 Cumartesi) yaptığı konuşmada yineledi.

 Başbakan “AVM olacak” dediğine göre soru işareti kalmamıştır değil mi?

Yine hayır!

Başbakan'la bugün aynı saatlerde, partisinin Tekirdağ teşkilatının düzenlediği programda konuşan AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik bakın ne söyledi. AKP'nin resmi internet sitesinden nakledelim:

“Taksim Gezi Parkı'na AVM yapılacağına dair söylentiler tamamıyla uydurma. Buradaki durumu birileri hükümet aleyhinde propagandaya çevirmek istiyor. Orada bazı marjinal gurupların kışkırtılmasıyla olaylar yaşanıyor.”

AKP Sözcüsü Çelik, bu sözleriyle AKP Genel Başkanı Erdoğan'ı “uydurma söylentiler” yaymakla suçlamış oluyor. AKP'nin resmi internet sitesinde Erdoğan ile Çelik'in sözleri yan yana duruyor.

Ne dersiniz; Topçu Kışlası AVM yapılacak mı, yapılmayacak mı?

Ve yargının projeyi durdurma kararı hükümete göre isabetli mi, değil mi?

Hükümet ve AKP cephesinden gelen cevaplar, bütün ihtimalleri kapsıyor!

 

Twitter: @DOGANAKINT24

 

Yazarın Diğer Yazıları

Tolga’yla birlikte bütün hayal kırıklıklarının en güzelini yaşıyoruz!

Çalışmalarıyla mesleğini onurlandıran bir gazeteci, hâkimin büyük bir maddi hatayı da tutanağa geçirdiği bir kararla tutuklandı. Tutuklama talep edenler ve tutuklama kararı verenlere göre, Tolga Şardan “istihbarat örgütünün Cumhurbaşkanlığı’nın talimatıyla yargıdaki yolsuzluk iddialarını araştırdığını yazarak” halkı korku ve paniğe sevk etti!

T24 14 yaşında; nasıl da yılları buldu bir mısra boyu macera…

Bağımsız, sorumlu, güvenilir, yüksek profesyonel ve etik standartlarda gazetecilik, sadece gazetecilerin değil toplumun bütün katmanlarının meselesi haline gelmedikçe, sesimizi kısanlar sadece başkaları olmaz!

Schengen vizesi eziyeti için gazetecilere çağrı, AB başkentlerine mektup

Sığınmacı sorunuyla, üstelik milyonlarca insan eşliğinde Türkiye de muhatap. Ancak bu durumun, örneğin Federal Almanya’nın Volkan Konak, Deniz Türkali gibi sanatçıların da vize başvurularını reddetmesiyle nasıl bir ilgisi olabilir? AB ülkeleri diplomatlarının, sürekli mesai yaptıkları gazetecilere, vize talebi söz konusu olduğunda, “Bizim için Edirne sınırına kadar gazetecisiniz” anlamına gelen tavrı vize rejiminin amaçlarına uygun mu? Peki gazeteciler ve meslek örgütleri, yıllardır süren bu kötü muameleye karşı neden sessiz, neden bu eşitsiz ilişkiyi reddetmiyorlar?