12 Temmuz 2017

Gerçeğiniz kaslarınızda saklı

İnançlarımızı Nasıl Buluyoruz? Nereden Anlıyoruz?

Sık sık inançlarımız hayatımızı belirliyor diye yazıyorum. Belki de en çok bunu yazıyorum. 
 
Peki bu inançlar nerelerde tutuluyor? 
 
Biz hangi inancımız var, hangi inancımız yok nereden bileceğiz? Öyle insanın iki gözüne bakıp “Hımm sen kendini çok değersiz hissediyorsun” diyerek mi oluyor ya da “Kendimi seviyorum” dediğimizde bu inanç gerçekten biz de var mı? 
 
Nereden anlayacağız ki tüm bunları? Bir bilinmezliğe taş atmak gibi duruyor. 
 
Biraz eğlenelim mi? Haydi şimdi biraz ezberlerimizi bozalım. 
 
Bu inanç meselesi öncelikle öyle ulvi bir durumu içermiyor. İnanç dediklerim aslında bizim bir bütün olarak inandığımız, öyle olduğunu varsaydığımız duygu ve düşüncelerimiz. 
 
Nerelerden geliyor bu inançlar? 
 
Bir kısmı olup bitenle ilgili, insanlarla ilgili yargılarımızın sonucu ortaya çıkıyor. Mor renk giymeyi kadınlara özgü tutuyorsanız, mor gömlek giymiş bir erkekle ilgili yargılar ortaya koymanız çok kolay. 
 
Diğer bir kısım ise, kolektif bilinçten gelen inançlarımız. Hep beraber inandığımız, değer verdiğimiz yargıları da taşıyoruz. Bunlar kültürel olarak değişebiliyor. Her şey olabilir. 
 
Başka bir kısım ise, genetik seviyeden geliyor. DNA yoluyla edindiğimiz inançlar. Bunlar tipik genetik özellikler gibi, geçmişte yaşanmış travmalar, sürgünler, göçler hepsi birer inanç ve hayata bakışı oluşturuyor. Ne yazık ki, bunları da üzerimizde taşıyoruz, bugüne bakışımızı etkiliyor. 
 
Son olarak ruhsal seviye inançlarımız var, bunlar ise çok derinden, güçlü olarak bağlandığımız inançlarımız. Bu seviyedeki inançlarımızı değiştirdiğimizde, hayatımızda çok kalıcı değişiklikler sağlayabiliyoruz. 
 
Teknik olarak, bir inancımız tek bir seviyede de tutulabiliyor, bütün seviyelerde de. 
 
İnançlarımızı Nasıl Buluyoruz? Nereden Anlıyoruz?
 
Yanıt çok kısa: 
 
Kas testi yaparak!
 
Hoba, nasıl yapılacak bu kas testi ki?
 
İlk olarak, kas testinin daha teknik adı: Kinesiyoloji.  Anlatacağımdan çok daha kapsamlı. Bütünsel tıp uygulamalarında sıklıka kullanılıyor ve sürekli gelişiyor. 
 
1964 yılında Dr. Goodheart tarafından uygulanmaya başlanmış. Bu tekniğe göre bilinçaltımız herhangi bir düşüncemiz ile ilgili olarak kaslarımıza belli sinyaller gönderiyor. İnanmadığımız bir değer için kaslarımızın gücü zayıflıyor, inandığımız bir değer için gücü artıyor. 
 
Bu testi yaparak bedenimiz ve inançlarımızla kolaylıkla bağlantı kurabiliyoruz. 
 
Nasıl yapılıyor? 
 
Ayakta gözleriniz kapalı, rahat bir şekilde duruyorsunuz. Sesli olarak “Evet” diyorsunuz, bedeninizin enerjisi dengede ise, beden kendiliğinden hafifçe öne doğru gidiyor. Ardından “Hayır” diyorsunuz, bu sefer geriye doğru gitmesi bekleniyor. Bu denemeler testin sizde doğru olarak çalıştığını gösteriyor. 
 
Mutlaka ama mutlaka, “Evet” dediğinizde öne, “Hayır” dediğinizde arkaya gitmeniz gerekli. 
 
Herhangi bir hareket olmuyorsa, aldığınız sıvı miktarı azdır, bolca su içip yeniden deneyebilirsiniz. 
 
Ters yönlere hareket ediyorsa, enerjisel olarak kutuplaşma hizası denilen denge doğru çalışmıyordur. Bunu dengelemek içinde kasıklarınızdan başınızın üzerine kadar bir fermuar varmış gibi düşünün ve bu fermuarı çekin. Bu işlemi bir kaç kere yapabilirsiniz. 
 
Yüzünüzün kuzeye dönük olması da doğru sonuç almanızı kolaylaştırır. 
 
Tüm bunlara rağmen yine hiç bir hareket olmuyorsa, o zaman kontrol güdünüz çok yüksek demektir. Biraz rahatlamayı deneyin. 
 
Buraya kadar her şey tamamsa, testin işlediğinden emin olduysanız. Bir kaç cümle ile inançlarınıza bakabilirsiniz. 
 
Örnek cümleler:
 
“Değerliyim”
“Kendimi seviyorum”
“Seviliyorum”
“Doğayı seviyorum” 
“Aşk acıdır”
“Hayat çok zor"
 
Bunların dışında aklınıza gelen başka cümleler ya da düşünceleri test edebilirsiniz. 
 
“Hayat çok zor” inancının sizin için hayatı zorlaştırdığını yazsam, saçmalık mı dersiniz? 
 
Bence demeyin, düşünce ve inançlarımızın frekansları bilimsel olarak ölçülüyor. Bu da demek ki her düşünce bir enerji dalgası yayıyor. 
 
Yayıyor da, ne oluyor? Fizik yasası ile benzer benzeri çekiyor. 
 
“Hayat keyiftir” inancınız olsaydı, hayatınızda neler mümkün olurdu? Hangi frekanstan yayın yapar, hangi frekansı çekerdiniz? 
 
Başaracağına inanmayan birinin başardığını gördünüz mü hiç?
 
Değişime hazır mısınız? 
 

Yazarın Diğer Yazıları

Yetişkinlikte mutlu ve özgür olmanın yolu nedir?

Yolunda gitmeyen durumlara neden olan yaklaşımları bulup onları daha anlamlı, daha yaşanabilir biçimde yaşamımıza yerleştirdiğimizde var olana katkı sunmuş, üretken bir kimliğin içine girmiş oluyoruz. Buna ise yetişkinlik deniyor

En az üç çocuk ve ekonomik kriz

İktidara duyulan güven ve onun teşvikleri ile üç ve daha fazla çocuk doğurmuş aileler için krizin boyutları çok daha ağır hissediliyor

Düş görenleri uyandırma zamanı geldiyse açılsın perde

Belki de olması gereken bir hikâyenin parçalarını tamamlıyoruz hep beraber, bir şey ya da biri eksik kalsa bozulacak hikâye