18 Nisan 2017

Gerçekler acıdır

Benim de her seçim sonrasında tercihim, Fatih Portakal ve İsmail Küçükkaya’dan yana oluyor...

Bu açıkçası artık bir gelenek oldu. Fox TV hiçbir seçim yayınını başkasına bırakmıyor, ve hep en çok izlenen oluyor.

Benim de her seçim sonrasında tercihim, Fatih Portakal ve İsmail Küçükkaya’dan yana oluyor.

Diğer kanalların çabası sadece çaba olarak kalıyor her seferinde.

Çünkü ikisi de haberi sunmuyor; anlatıyorlar, yaşıyorlar adeta.

Tek odakları, hedefleri bu.

İleri, daha ileri, hep ileri, en ileri demokrasimizin zirvesindeyken yine, YSK ve mühürlü mühürsüz oy konusunda en doğru bilgileri vermeye çabaladılar. Durumun anlamsızlığının farkında olup tepkilerini dile getirmemek için kendilerini tutarak.

 

Diğer rakipler, bu sırrı çözemiyor bir türlü.

Gerçek şu ki; bu ikilinin gerçekliğini, ruhunu uzun süre ekranda kimse yakalayamayacak gibi gözüküyor…

Yalnız arada bir Survivor izleyen azımsanmayacak bir çoğunluk da var: Ülke survive edecek mi ne önemi var. Bir grup insan bir adaya düşmüş, sanki gerçek bir varoluş mücadelesi veriyor…

Ne sunsan izler kitle, onlar… ver kavgayı, ver kaosu…  Ülke, 404 not found mu, lost mu değil mi, umurları değil.

Gerçekleri sorgulamaya çalışmak yerine, gerçeklik algılarıyla oynanmalarını istiyorlar, ya da seçim bile yapmıyorlar, sözün bittiği yer.

Kaybedilmiş gerçeklik, bol acı soslu

 

Cinayetleri sabah ekranında çözen, kaybolanları bulan Müge Anlı, şöyle diyor:

“Birkaç yıl içinde televizyon ekranlarında seyirci olarak daha keyifli görüntüler izleyeceğiz. “

Bunun da augmented reality yani artırılmış gerçeklik teknolojisiyle olacağını söylüyor.

Ve sosyal sorumluluk kampanyasıyla dağıtılan tekerlekli sandalye örneğini, davet ediyor, ve veee

“Peki tekerlekli sandalyemiz devam etsin stüdyomuzdan ayrılsın.” diyor.

Sonra da, “Biliyorum bu da sizi çok etkilemedi, yavaş yavaş dozajı artıracağız efendim”

Ve “Artık polislerimiz suçluları stüdyomuzun bahçesinden değil bizzat stüdyodan araçlarıyla gelip alacaklar diyor.” Programdaki avukat ve psikiyatrist bu duruma hayran, izliyorlar…

Stüdyoya konan Afrika filinden ve inekten hiç bahsetmiyorum.

Akıllara seza, siz ne ara bu kadar çılgınlaştınız?

Bu “artırılmış gerçeklik” mi? “kaybedilmiş gerçeklik” mi?

Bülent Ortaçgil ustanın dediği gibi: “Peki nedir bu normal?”

Yoksa Survivor’a teslim olmak daha mı normal?

Baudriilard’ın hiper gerçekliğini bile aştık.

Kafamda deli metaforlar…


https://www.youtube.com/watch?v=bbP_gtCcWjs

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu