27 Temmuz 2015

Ey siz yaşayanlar!

'Sıcacık mis gibi yatağınızın keyfini sürün, siz yaşayanlar, Lethe’nin buz gibi soğuk dalgası açıktaki ayağınızı yalamadan önce'

“Sıcacık mis gibi yatağınızın keyfini sürün, siz yaşayanlar, Lethe’nin buz gibi soğuk dalgası açıktaki ayağınızı yalamadan önce.”  (Lethe, mitolojide suyunu içenlere geçmişlerini unutturan nehir)

Büyük hayranlıkla takip ettiğim sanatına aşık olduğum tam bir evren yaratma, kurma ustası İsveçli yönetmen Roy Andersson’un Yaşam Üçlemesi'nin ikinci filmi ç- Siz, Yaşayanlar, Goethe’nin bu sözüyle başlıyor.

Filmin ilk sahnesinde savaş uçakları sesi duyan bir adam uykusundan uyanıyor ... duvarda Picasso’nun Don Kişot resmi...

“Bir kabus gördüm. Rüyamda bombardıman uçaklarının geldiğini gördüm.” diyor soluk soluğa...

Filmin ortasında bir kadın dizleriyle sandalyeye kapanmış şu duayı ediyor:

“Sadece kendilerini düşünenleri affet. Aç gözlü ve bayağı olanları affet.

Ve aldatan ve dolandıranları veya zavallı maaşlar ödeyerek zenginleşenleri affet.

Yüce Tanrım affet onları, affet onları. Ve Tanrım, aşağılayanları ve hakaret edenleri affet.

İşkence yapan ve öldürenleri affet.

Şehirleri ve köyleri bombalayıp yok edenleri affet.

Sahtekarları, yalancıları ve iki yüzlüleri affet.

Gerçekleri halkından saklayan hükümetleri affet.

Kalpsizleri, acımasızları ve sağduyusuz davrananları affet. Lütfen Tanrım, onları affet.

Çok ağır hükümler veren ya da masumu mahkum eden mahkemeleri affet.

Halkı yanlış yönlendiren gazete ve televizyonları affet. İnsanların dikkatini önemli şeylerden önemsiz şeylere yöneltenleri affet.

Ey Tanrım, onları affet. “

Ve film, rutin hayatlarına devam eden karakterlerin büyük bir serinkanlılıkla savaş uçaklarını seyredişi ve uçakların hareketli bir müzik eşliğinde giderek çoğalışıyla bitiyor.

Tam da içinde bulunduğumuz bu karanlık günlerde, sıkışan ve işlemeyen sistemi, sistemin içinde yalnızlaşan ve ruhunu kaybetmiş bireyi, insanların en temel zaaflarını, insanın güzelliğini çirkinliğini, her şeyiyle insanı olduğu gibi anlatan bu evrensel filmi izlemeliyiz.

Ve yukarıdaki duaya katılmalıyız. (Üçlemeyi komple izlemeyi ihmal etmeyin...)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Ali Kemal Çınar: Zayıf yönlerini görüp bunun üzerine gitmek, ancak güçlü gördüğün yönlerinin varlığından cesaret alarak yapılabilir

Ali Kemal Çınar ile son filminden Kürt sinemasında birey olma sorunsalına, Diyarbakır'dan Türkiye Sineması'nın geleceğine uzanan bir söyleşi gerçekleştirdik

Ulaş Tosun: Merhaba Canım'ın yarattığı etki, belki tasarlanmış estetiğin bir kere daha çöküşü olarak yorumlanabilir

Merhaba Canım benim için sansürün ve otosansürün tüm gücünü hissettiğim bir çalışma oldu