Araştırma şirketi IPSOS’un seçim sonrasında yaptığı anket, Erdoğan'ın toplumsal kesimler içinde en güçlü desteği ev kadınlarından aldığını gösteriyordu.
Yukarıdaki tablonun özeti: Emekliler (İktidarın dağıttığı biner liralık ikramiyeye rağmen) Erdoğan’a en uzak kesim. Çarşı pazarın yangın yerine dönmesinden, patates - soğanın fiyatının iki katına çıkmasından en çok şikayetçi kesim olması gereken ev kadınları ise ona en yakın, en çok destekleyen. Nedir bunun sırrı?
Altınbaş Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Çalışmaları Merkezi Müdürü Zeynep Banu Dalaman'a göre bunun sebebi "Endişeli muhafazakârlık."
“AK Partili kadınlara ‘Durumunuzdan memnun musunuz?’ diye sorduğunuzda, aslında çok da memnun olmadıklarını anlıyorsunuz" diyor Dalaman, "Geçim sıkıntım var, çocuklarım iyi eğitim alamıyor’ diye şikayet ediyorlar.”
Peki öyleyse neden Erdoğan’ı desteklemeye devam ediyorlar? Çünkü Erdoğan kaybederse, kızlarının başörtüsüyle liseye, üniversiteye alınmayacağından, öğretmen, polis olmalarının geçmişte olduğu gibi engelleneceğinden endişeliler. Bu endişe, patatesin fiyatındaki artışın yarattığı rahatsızlığı bastırıyor. Kısacası ev kadınlarının oy verme davranışını ekonomik tercihler değil, yaşam tarzıyla ilgili endişeler belirliyor.
Buradan hareket eden Dalaman, ekonomik kriz çıksa bile muhafazakâr ev kadınlarının Erdoğan’a oy vermeye devam edeceği görüşünde.
Evet, Muharrem İnce, başörtüsüyle bir meselesinin olmadığını sık sık tekrarladı, başörtülü kız kardeşiyle kamuoyu önüne de çıktı, bu tavırlar sempati topladı ama muhafazakâr kadınlar arasında “Elim CHP’ye oy vermeye gitmez” diyen büyük bir kitle var.
Ev kadınları derken ne büyüklükte bir seçmen grubundan söz ediyoruz? Bu sorunun cevabını, TÜİK’in işgücü istatistiklerinde bulmak mümkün. TÜİK’e göre Türkiye’de 15 yaşında üzerinde olup da işgücüne dahil olmayan 29 milyon kişi var. Bunların 5 milyonu öğrenci, 4 milyonu da emekli. İşgücüne dahil olmayanların asıl gövdesini ev kadınları oluşturuyor. TÜİK, “Ev işleriyle meşgul” olduğu için işgücüne katılmayan 11 milyon 127 kişi bulunduğu bilgisini veriyor. Bunların çok büyük kısmının kadın olduğunu söyleyebiliriz.
(Burada irice bir parantez açıp ev kadınlarının işgücü olup olmadığı meselesine de kısaca değinelim. TÜİK onları işgücü olarak görmüyor olabilir ama ev kadınları bal gibi de “işgücü”. Evde sabah akşam temizlik ve yemek yapmanın, bir ofiste temizlik ve çay yapmaktan, yapılan işin doğası dikkate alınırsa, bir farkı yok. Tek fark, ev kadınlarının bu işi ücretsiz yapıyor olmasında.)
Bilmem fark ettiniz mi, Zeynep Banu Dalaman'ın ev kadınlarıyla ilgili analizinde ilginç bir detay var. Muhafazakâr kadınların, Erdoğan kaybederse kızlarının başörtüsüyle liseye, üniversiteye alınmamasından endişeli olmasının mantıki sonucu şu: Kız çocuğunun okumasına gerek olmadığını, evde münasip kısmeti beklemesinin daha doğru olacağını vazeden eski muhafazakâr söylem, yavaş yavaş aşılıyor. Muhafazakâr kadınlar, Dalaman’a göre, bu gerekçeyle kız çocuğunun üniversiteye gitmesine karşı çıkan erkeklere, devrin değiştiği, artık başörtüsüyle de üniversiteye gidilebildiği cevabını veriyorlar. Önümüzdeki dönemde muhafazakâr kesimde üniversite mezunu kadınların oranında hızlı bir artış yaşanacağını söylemek kehanet olmaz. Oysa birçok seçmen araştırmasının ortaklaşa işaret ettiği bir gerçek var: Eğitim seviyesi arttıkça AKP'nin oyu azalıyor. İktidar partisi en düşük oyu, üniversite mezunlarından alıyor. Kısacası muhafazakârların çocuklarının eğitimine verdiği önem, aslında AKP'nin aleyhine çalışan bir faktör.
IPSOS'un araştırmasından çıkan bir başka ilginç sonuç, 1990'lı yıllarda hemcins oldukları için Tansu Çiller'e meyletmiş olan ev kadınlarının aynı teveccühü Meral Akşener'e göstermemiş olması. Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi Akşener'in ev kadınları arasındaki oy oranı (Yüzde 5), mesela emeklilerden aldığı oyun (Yüzde 21) çok çok altında.
Zeynep Banu Dalaman'a göre bunun nedeni, Akşener'in kadınlara ne İyi Parti'nin ekibinde ne de söyleminde yer vermemiş olması. İyi Parti'nin lider kadrosu büyük oranda geçmişten kalan siyasetçilerden oluşuyor. Belki de bunun bir sonucu olarak 24 Haziran’da sadece 3 kadın milletvekili çıkarabildiler. Dalaman, İyi Parti’de seçilebilecek yerlere konulan kadın sayısının sınırlı olduğuna ve kadın meselesinin, seçim kampanyası sırasında Akşener'in odaklandığı konular arasında yer almadığına dikkat çekiyor...
Aslında HDP dışındaki partilerin tümünün, kadınların siyasete katılımı konusunda ileriye değil geriye gittiği görülüyor. CHP'de toplam milletvekili sayısı artarken kadın milletvekili sayısı azaldı. Çıkardığı 147 vekilin sadece 18'i kadın. Oysa bir önceki dönemde 131 vekilin 19'u kadındı...
Seçimi kazanmak, sayıları 11 milyona ulaşan ev kadınlarını kazanmaktan geçiyor. Ama bu, görüldüğü gibi pek kolay değil.