15 Aralık 2011

Sıfırı tüketen sıfır sorun açılımı

2002’de başlayan AKP iktidarının ilk yıllarında ülkenin dış politikasına perde...



2002’de başlayan AKP iktidarının ilk yıllarında ülkenin dış politikasına perde arkasında yön vermeyi tercih eden Ahmet Davutoğlu 2011 Haziran’ında perdenin önüne çıktı ve Dışişleri Bakanı oldu. Daha önceleri fısıltı tonunda seslendirilen “komşularla sıfır sorun”, Davutoğlu’nun bakanlığı ile birlikte yüksek sesle teleffuz edilen ve Türkiye dış politikasının yeni omurgasını tanımlayan ve o yüzden de “açılım” olarak nitelenen bir çizgi oldu.
Başlangıçta işler epey de iyi gitti. 2009 Ekim’inde Zürich’te Ermenistan’la anlaşma imzalandı.  ABD ve AB önde gelenlerinin katıldığı törende sevincinden herkesi öpen Davutoğlu anlaşmayı “komşularla sıfır sorun” yönünde atılmış bir adım olarak niteledi.
Ardından Suriye açılımı geldi. Şam’da uzun yıllar Öcalan’ı konuk eden, koruyup kolladığı söylenen Suriye ile bir zamanlar savaş sınırına gelmiş ilişkiler hızla yuimuşadı; iki ülke arasında vize kalktı; Suriye’nin Kamışlı’sı ile Türkiye’nin Nusaybin’indeki akraba Kürtler artık itilip kakılmadan, tel örgüler ardından bakışmak zorunda kalmadan sarılıp sarmaşla olanağına kavuştular. Yetmedi Şam’ı ziyaret eden Başbakan Erdoğan sadece Suriye halkını değil Beşer Esed’i de “kardeş” ilan etti.
Ardından İran’ın nükleer programında ısrar etmesinden dolayı cezalandırmak isteyen ABD ve AB’nin tepelerinden gelen “ambargo” çağrılarına AKP Hükümeti direndi; dahası İran’ın komşu ve dindaş olduğunu belirterek ambargoya yanaşmayacağını resmen ilan etti.  
Ege’de “it dalaşı” denen aslında iki ülke ordularının sidik yarışından öte anlamı olmayan ve sadece gencecik Türk ve Yunan pilotlarının bir “ölüm oyunu” oynamak zorunda kalmalarına yol açan saçmalık sessiz sedasız son buldu. Yunanlılar Türkiye’den bankalar satın aldılar; iki ülke arasında sadece siyasal değil, ekonomik ilişkiler de hız kazandı. 
Yetmedi. Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu Üniversite Olimpiyatları bahanesi ile taa Erzurum’a kadar uzanan bir resmi ziyaret yaptı. O da yetmedi Başbakan Erdoğan 2020 olimpiyatlarını Türkiye ve Yunanistan’ın ortaklaşa düzenlemek üzere başvurmalarını önerdi.
Hatta bir ara Türkiye’nin deniz ve hava limanlarının Kıbrıs Rum Yönetimine (Uluslararası kabulde: Kıbrıs Devletine) açılacağından bile söz edildi.
Yani “komşularla sıfır sorun açılımı”nın ciddiyetine ve somutlanacağına yalnız Davutoğlu değil en sıkı muhalifler bile inanamaya başladılar.  
İnanması güç ama topu topu beş altı ay öncesine kadar tablo bu idi...
İdi...

*    *    *
Peki tablo şimdi nasıl?

Ermenistan
’la imzalanan anlaşma kelimenin tam anlamıyla “kağıt üstünde” kaldı. Hiç biri uygulanmadığı gibi Ermenistanla ilişkilerdeki “Azerbaycan prangası”ndan kurtulma yönünde bile herhangi bir adım atılmadı. 

Suriye
ile savaşa çok yakın değilsek bile, Beşer Esed’i ve Suriye Baas iktidarını devirmeyi hedefleyen “Suriye Hür Subaylar Ordusu”nun karargâhının bizim Hatay’da olduğu uluslararası medyada ısrarla ileri sürülüyor ve bu konuda güçlü ciddi bir yalanlama gelmedi. Dahası Hatay sınırından Suriye’deki rejim karşıtlarına destek amacıyla silah sevkiyatı yapıldığı da ısrarla belirtiliyor ve bu da yalanlanmıyor... (“Resmen kabul edildi” demiyorum; ama yalanlanmıyor da...) Dahası Erdoğan’ın dilinden Suriye’ye, uluslararası diplomasi dilinin inceliklerine özen gösterme gereği duyulmadan ha bre fırça atılmakta...
Ya İran?
Ambargo önerisini reddederken ABD’nin kaş çatmasına, AB’nin homurdanmasına aldırmayan AKP Hükümeti iş ABD’nin füze kalkanı projesine gelince duraksamadan, hem de hiç durakmasadan onay verdi. Malatya’ya füze kalkanı kurulacak. Kime karşı? İran’ın İsrail’e yönelecek olası bir füze saldırısına karşı. Dün İran Dışişleri Bakanı resmi bir dille reddetti ama İran’da iktidarın bazı kanatlarının Malatya’daki füze kalkanı projesini seyretmek niyetinde olmadıklarını, o kalkanı yok edecek bir kaç füze yollamayı göz aldıklarını gösteriyor.
AB’nin önümüzdeki dönem başkanı Kıbrıs Rum kesimi olacak. Türkiye daha şimdiden bunu bir tür veto etti ve böyle bir dönem başkanını tanımayacağını açıkladı. Yani limanların açılması filan gibi adımlar ne söz, Kıbrıslı Rumlarla selam sabah bile kesiliyor.
Bu da bugünlerdeki tablo!..
*    *    *
Eeee?
Şimdi çatal dilli bir gazeteci tutup “Davutoğlu’nun ‘komşularla sıfır sorun’ politikası sıfırı tüketti” dese bunun neresi yanlış olacak?
Yoksa biz o açılımı yanlış mı anladık? ”Bütün komşuları önümüzde diz  çöktüreceğiz; böylece sorunlar sıfıra inecek” demişlerdi de biz mi anlamadık?


Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim