14 Mayıs 2013

Reyhanlı Bilmecesi

Bunaldım. Reyhanlı bilmecesi üstüne sabahtan beri okumadığım yazı, elden geçirmediğim haber kalmadı...

 

Bunaldım.

Reyhanlı bilmecesi üstüne sabahtan beri okumadığım yazı, elden geçirmediğim haber kalmadı. Almanya, İsviçre gazetelerinde de bitmez tükenmez turlar attım. İngilizcemin elverdiğince Amerikan ve İngiliz gazetelerine de göz attım. İnternet’teki haber ve “palavra haber” sitelerinde inatla gezindim. Bazı mail gruplarında yer alan ince (ve kalın) yorumları  okudum.

Yetmedi. Yazıyı erteleyip akşam saatlerinde TV kanallarındaki “Reyhanlı eksenli” tartışma programlarını sabırla izledim ve…

…Ve bunaldım.

Reyhanlı’daki saldırı üstüne dün ne biliyorsam bugün de o kadar biliyorum.  Bir arpa boyu bile yol alamadım.

Neredeyse Reyhanlı konusunu bir yana bırakıp yakın arkadaşım hırsız saksağanla ilgili son maceramı yazacaktım. Ama uyardılar. Bugün Reyhanlı üstüne yazmayan gazeteciyi okurlar dövüyormuş…

Gel de yaz.

*    *    *

Kirlilik sınırını aşıp “lâğım” filan diye nitelenmesi gereken şu haber (haber?) sağanağından birkaç örnek vereceğim.

Şu satırları benim bilgisayarıma ulaşan bir mailden aktarıyorum:

“Saldırıyı El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi üstlendi” (BBC). "Türk hükümetinin desteklediği muhalifler Türkiye'yi kana buladı 116 ölü" (İngiliz ITV kanalı).  "Türk hükümeti şaka gibi açıklamalar yaparak hedef şaşırtmak istiyor, 140’dan fazla ölü" (The Telegraph). "Hükümet yıpranmamak için saldırıyı haber yapmayı yasakladı" (The Sun). Bir Türk atasözü derki: "Besle kargayı oysun gözünü." Türkiyenin desteklediği aşırı dinci Suriyeli muhalifler Türkiye'yi kana buladı 170 den fazla ölü! (Le Monde)

Sözü geçen gazete ve TV kanallarının internet sayfalarına baktım. Hiçbirinde yukarıda aktarılan haber başlığı yok... BBC haberi ise Reyhanlı ile ilgisiz, geçen perşembe Suriye’deki patlamalara ilişkin.

Haydi buna internetteki “bilgi kirliliği” deyip geçelim.

*    *    *

Geçtik.

Gelelim başka bir habere.

Hükümet kanadı “Saldırıyı adı önceden bilinen bir örgüt yaptı” diyor. Haber kaynağı olarak Hükümet kanadından beslenenler bir adım daha atıyor ve  Reyhanlı saldırısını Suriye Muhaberetının sıkı denetimi altındaki THKP-C Acilciler örgütünün uzantısı Halkın Devrimci Öncüleri diye bir örgüt kuran ve galiba 25 yıldır Suriye’de yaşayan, karısı Beşşar Esed’in akrabası olan Mihraç Ural adlı bir zatın “taşeron” olarak gerçekleştirdiğini vurguyla, kesinliğinden kuşku duymaksızın aktarıyorlar.

Mihraç Ural’ın –sanırım- Hataylı ve yine sanırım eskiden bir süre arkadaşlık ettiği bir tanıdığına dün (13 Mayıs) yazdığı uzun bir mailde ise şöyle bir paragraf yer alıyor:

“…Reyhanlı olaylarıyla ilgili olarak ise söyleyeceğimi söyledim. Bu menfur, kanlı kıyımı insanlık dışı bir girişim olarak görüyorum. Bu bir cinayettir, terördür. Kim ve hangi nedenle yaptıysa alçakçadır. Bu işi ancak MOSAD gibi insanlık dışı istihbarat örgütleri yapar ki tüm işaretler İsrail'i göstermektedir. Bu da MİT'in bilgisi dışında olamaz. Suriye başardıkça, zafer üzerine zafer kazandıkça İsrail'in Şam'ı bombalaması gündeme gelmiştir. Reyhanlı katliamı da bunun bir tekrarıdır…”

Son iki iddianın ikisi için de “haber kirliliği” demek zor. Çünkü ikisi birbirini çürütüyor.

Peki hangisi temiz, hangisi kirli haber ?

*    *    *

Dünkü Tırmık’tan farklı olarak ne yazdım bugün ben ?

Bence hiç…

Keşke yakın arkadaşım hırsız saksağanla dünkü maceramı yazsaydım. Hiç olmazsa gülümsetirdi ve okurlar palavra olduğunu bilerek okurlardı…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim