20 Aralık 2018

Nur topu gibi bir kısaltmamız oldu: HAGB

HAGB hukuku yumuşatılmış bir ceza uygulaması filan değil; tersine susturma, ürkütme, sindirme amaçlı bir uygulamadır

Bir test yaptım. Genç meslektaşlarıma ağırlık tanıdım ve aklıma geliveren bazı kısaltmaları yazıp önlerine koydum.

TZDK?

Bilen tek kişi çıkmadı.  Türkiye Zirai Donatım Kurumu diye açıklayınca çoğu dudak büktü. Biri "Öyle bir kurum mu var abi" diye sordu.

Oysa 1950'li yıllarda bir kasaba hatta kentte sokaktan geçen herhangi bir kişiye sorulsaydı, duraksamadan "Haa, Zirai Donatım" derdi. Pulluk, tırpan, orak, suni gübre filan aldığı, sıkça işi düştüğü, iyi bildiği bir kurumdu.

Devam ettim.

TMO?

Bir, sadece tek bir delikanlı, o da duraksayarak "Toprak Malları Ofisi di mi abi" dedi. Malları "mahsûlleri" ile düzeltip "Aferin" dedim.

Devam ettim.

DPT?

Yuf,  hiç biri bilemedi.

Demek 1960'larda "Bize plan değil pilav lazım" dediği için protesto yürüyüşleri düzenlediğimiz, coplandığımız Süleyman Demirel haklıymış. Devlet Planlama Teşkilatı artık adı bile bilinmeyen bir kuruma dönüşmüş.

Devam ettim.

AİHM?

Biri hariç hepsi, hem de hiç duraksamadan bildi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi.

Tek kalan da açıkladı: "Abi biz söylerken AHİM diyoruz ya. Kısaltması da AHİM olsa gerek dedim. O yüzden bilemedim. Yoksa bilmez olur muyum?.."

Eh doğal. Türkiye'de hukuktan umudu kesenler için kapısı çalınacak ve umut bağlanacak kurum AİHM. Gerçi AİHM'in hantallığı, hukukun özünü, biçime kurban eden anlayışı ve daha da önemlisi AKP Reisi ve iktidarınca zurnanın son deliği mertebesinde itibarsızlaştırılması onu bir umut kapısı olmaktan çıkardı. Ama yine de bilinen, tanınan bir kurum.

Devam ettim.

HAGB?

Ve ardından sırıttım. Nasıl olsa bilemeyecekler.

Nitekim orta yaşları geçmiş, yani eski kuşaktan sayılmaları gereken iki kişi düşündüler, düşündüler ve  "I-ıh çıkmıyor. Nedir bu" diye sordular.

Ama geri kalanların hepsi bildi. Çok genç bir kadın haberci "Abi Akademisyen davaları başladığından bu yana ezberledik biz bu kısaltmayı" dedi.

Haklı.

HAGB hukuk literatürümüze yeni giren ve aşırı kullanım yüzünden sık sık duyduğumuz bir kısaltma. "Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakma" demek.

Açık seçik bir barış çağrısı yapan, ülkenin en yakıcı sorunu olan Kürt sorununun silahların değil barışın diliyle çözülebileceğini savunan ve altında 1128 akademisyenin imzasını taşıyan bir bildiriyi bağımsız(!) ve yüce(!) Türk yargısı suç olarak kabul etti. Daha doğrusu bu bildirinin suç oluşturduğunu, imzalayanların hain olduğunu bir kaç kez tekrarlayan, imzacı akademisyenler için "Ey aydın müsveddeleri siz karanlıksınız karanlık..." diye naralar atan AKP Reisinin sözlerini talimat olarak algıladı, "durumdan vazife çıkardı".

Savcılar üst üste iddianame düzenleyip dava açtılar. 1128'i de aynı suçu (suçu?) işlediği halde onları topluca yargılamak yerine hangi teraziyle tarttıkları bilinmeyen bir uygulama ile gruplara ayırdı ve her grubu bir başka ağır ceza mahkemesinin karşısına dikti.

Her mahkemenin özellikle başkanı da farklı kafadaydı. Kimi "Boğazda viski içen aydınlar" zırvasına takılıp kalmıştı. Kimi sanıklara "siz" yerine "sen" diye hitap etmekten marazi bir haz duyuyordu. Kimi kimleri yargıladığını bile kavrayamamış, "aydın onuru" gibi bir kavramdan habersiz, "Pişman mısın" diye sorabiliyordu.

Ama hemen hepsi karar verirken savcının esas hakkındaki mütalaasını kesip yapıştırarak gerekçeli hüküm oluşturuyor, sanıkları 1 yıl 3 aya mahkûm ediyor ve çoğu kez de HAGB yapıyordu.

Ama Gencay Gürsoy, Şebnem Korur Fincancı, Büşra Ersanlı gibi "azılı" sanıklar için pişmanlık göstermediği için HAGB yapmıyordu. Gürsoy, Fincancı gibi sanıklara ayrıca zam da yapılıyor,  ceza iki üç katına çıkarılıyordu.

Ancak zamsız ve HAGB yapılan sanıklar galiba ve şimdilik çoğunlukta.

Peki HAGB olunca "Oh kurtuldu. Hapis yatmayacak" diye sevinmeli mi?

Çocuk olmayın.

HAGB'nin anlamı ve amacı pek yalın. Özü özeti şu:

- Bak, bundan sonra uslu durmaz, böyle bildirilere imza filan atar ya da yürüyüşlere filan katılır, AKP Reis'ine muhalefete devam edersen yeni bir ceza alırsın ve şimdiki HAGB de üstüne bindirilir. Ondan sonra ne kadar yıl volta atacağını var artık sen kendin hesapla...

HAGB hukuku yumuşatılmış bir ceza uygulaması filan değil; tersine susturma, ürkütme, sindirme amaçlı bir uygulamadır ve bundan ibarettir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim