03 Temmuz 2012

Hukuk labirentinde şike...

Dünden bugüne değişen şu: Aziz Yıldırım ve ötekiler bundan böyle tutuklu değil, tutuksuz...

Başkanları tahliye oldu. Fenerbahçeliler sevinçli.

Fenerbahçeliler niye seviniyor?

Dünden bugüne değişen şu: Aziz Yıldırım ve ötekiler bundan böyle tutuklu değil, tutuksuz yargılanacaklar... Üstelik aslında mahkeme hüküm verdi; ceza kesti. Tutuksuz yargılama bundan böyle Yargıtay katında sürecek.

Mahkemenin özü açıklanan hükmünde şike yapıldığını kabul ediliyor ve o yüzden ceza kesiliyor. Mahkemeye göre Aziz Yıldırım ve ötekiler şike yapmışlar.

Öyleyse Fenerbahçelilerin sevincinin anlamı ve sebebi ne?

Yanıt bence çok basit ve Fenerbahçeliler sevinmekte haklı.

Temiz futbol umutları yeşertebilecek şike davası artık hukukun labirentlerine daldı ve o labirentten kolay kolay çıkılmaz.

2400 sayfalık bir iddianame vardı. Mahkeme başkanı kararı açıklarken “Verdiğimiz hüküm çok önemli gerekçelere dayanıyor” dedi. Bunu dediği özet karar bile 200 sayfa. Gerekçeli karar için en insaflısından bir 500 sayfa daha yazın. Bir ay kadar sonra gerekçeli karar da açıklanacak. Sonra bu karar sanıklara ve savcılığa tebliğ edilecek. Tebligatı alan savcılar ve sanık avukatları Yargıtay’a başvurmak için itiraz metinlerini hazırlayacaklar. 2400 sayfalık iddianame ve 500 sayfalık gerekçeli karara karşı yazılacak itiraz yazıları da (temyiz layihaları da) herhalde iki buçuk sayfa olmaz. Yargıtay Başsavcılığının önüne önümüzde ay(larda) iddianamesiyle, gerekçeli kararıyla, Yargıtaya başvuran sanık avukatlarının itiraz dilekçeleri ile neresinden baksan toplam 7-8 bin sayfalık metinler gelecek. Yargıtay başsavcılığı önüne gelen bu 7-8 bin sayfayı -mecburen- didik didik okuyacak ve şimdilik kaç sayfa tutacağını bilmediğimiz ama bir kaç sayfadan ibaret olamayacağını bildiğimiz kendi görüşünü belirten bir yazı ile dosyayı ilgili ceza dairesine sevkedecek. Sanıklar tutuksuz yargılanıyor. O yüzden dosyayı ele alacak ceza dairesi önceliği sanıkları tutuklu dosyalara vereceği için, şike davası dosyasının Yargıtay’da ne zaman ele alınacağını kestirmek mümkün değil. Ama eninde sonunda ele alınacak. Ceza dairesinin rapörtörü o kadar sayfayı okuyup,  kararın ve itirazların hukuksal geçerliklerini değerlendirip bir rapor yazacak. Ceza dairesi dosyayı inceleyip bir karar verecek. Mahkeme kararını onayacak ya da bozacak. Bozsa da onaylasa da, onaylarsa sanık avukatları, bozarsa savcı  kararı veren mahkemeye başvurup itiraz edecekler. Yargıtay kararına itiraz dilekçelerinin kaç sayfa tutacağını varın siz tahmin edin. Mahkeme itirazları ele alıp ya ilk kararında direnecek ya da Yargıtay kararına uyacak. Dosya bu defa Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’na gidecek. Oradan bir karar çıkacak...

O sırada ben de, bu yazıyı okuyan sizler de daha yaşlanmış olacağız. Bugün Türkiye liglerinde top koşturan nice namlı futbolcu yaş haddinden emekli edilecek. Türkiye futbolunu kemiren şike ise hukukun labirentlerinde kaybolup gitmiş olacak.

Kendim yazdım ve yazdığımdan kendi içimi bile karatttım.

Futbolla ilgilenen herkese bundan böyle -içleri kaldıracaksa- iyi seyirler dilerim...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim