24 Mart 2018

Komediyle gerilimin arasında sıkışıp kalmış film

Onur Ünlü'nün belki en tartışmalı filmi olmaya aday bir yapım

 

GERÇEK KESİT: MANYAK     X  X  ½

Yönetmen: Onur Ünlü
Senaryo: Cahit Kaşıkçılar
Görüntü: Vedat Özdemir
Oyuncular:  Cahit Kaşıkçılar, Emel Emir, Fatma Pazvand, Mehmet Vanlıoğlu, Zehra Sözügüzel, Erdal Parmaksızoğlu, Mesut Hakyemez, Perihan Savaş

Mor Koyun- Bir Film yapımı.

 

Onur Ünlü’nün belki en tartışmalı filmi olmaya aday bir yapım.

Aslında ilk bakışta Batı tarzı bir gerilim filmini andırıyor. Ötelerde bir yerde Hitchcock filmi Psycho- Sapık’tan Visconti’nin Albert Camus uyarlaması Yabancı’ya kimi ünlü filmleri de hatırlatarak...

Annesiyle baş başa yaşayan, onu hayatının baş köşesine oturtmuş belediye temizlik görevlisi Rıza, kadının yavaş yavaş öte dünyaya göç hazırlıklarına tanık oluyor. Ama gerçeği bir türlü kabul etmek istemiyor, örneğin onu bir doktora bile götürmüyor.

Ama sonunda kadın öteki aleme göç ediyor. Ancak Rıza bunu da kabul edecek değildir. Kadının ölümünden önce başlamış bir olay, onun için giderek yeni bir tutkuya yol açıyor gerçi: Karşı daireye taşınıp komşusu olmuş hoş bir hatun, alımlı Serpil...

Böylece biri öteki aleme göçmüş bir anne, öbürü saf yürekli komşu kadın, Rıza’nın tüm hayatına egemen olmayı sürdürüyor. Arada diğer komşular, annesinin ölümünden habersiz çıkıp gelen erkek kardeşi gibi yan kişiler de var.

Ama çılgınlığı giderek artacak ve bu durum beklenmedik gelişmelere yol açacaktır.

Ünlü incelikli bir psikolojik gerilimle, boşanmış bir kara komedi arasında fazlasıyla duraksamış. Ve yolunu iyi saptayamamış.

Üstelik araya başka bir üslup daha sokmayı denemiş. O TV spikeri edasıyla konuşup olayları yorumlayan kadın (Perihan Savaş’tan şaşırtıcı bir dönüş). Ya da, kimi komşuların bir leit- motiv gibi gelen birer cümlelik tanıklıkları. Bunlar filme bir tür Brecht’çi hava veriyor: Olayların dramatik akışını kesip akıl yoluyla yorumlara giden türden..

Ayrıca filmin zengin konuk oyuncu kadrosu da şöyle bir  görünüp kaybolan ünlülerle bu çabaya destek oluyor: Ahmet Rifat Şungar’dan Serdar Orçin’e, Mehmet Erdem’den Muhsin Akgün’e, Feride Çetin’der Hazar Ergüçlü’ye, Serkan Keskin’den Umut Kurt’a, Sırrı Süreyya Önder’den bizzat Onur Ünlü’ye...

Ama tüm bunlar sonuç olarak hayli karmaşık ve karışık bir  üsluba ve iyi yürümeyen bir filme yol açıyor. Yer yer pırıltılı, çokça zeki, kimi yerlerde hayli komik... Ama sonuç olarak hikayesinin içerdiği dramatik malzemeyi çok iyi değerlendiremeyen ve sanki yarı yolda kalmış bir film...   

Yönetmen jeneriklerde ünlü düşünür Martin Heidegger’in bir cümlesine yer vermiş: “Everything is something happened”. Belki “Her şey olmuş bir şeydir” diye çevrilebilir

Ama bu da doğrusu filmi açıklamaya yetmiyor. Yönetmen  daha çok zaman ayırıp daha özenli bir çalışma yapabilseydi, bu aslında ilginç film en azından diğer filmlerinin yanı başında yer alabilirdi. Böylesi yazık olmuş.


Yarın: VELAYET

 

Yazarın Diğer Yazıları

Tenis, rekabet, cinsellik ve eşcinsellik

Filmin cinsellikle eşcinselliği birleştirdiği, giderek sinemada sporla seksi inceliklerle sunan filmlerin başına geçtiği açık

Sinemanın unutulmuş bir yan dalına görkemli dalış

Dublör, belki biraz fazla uzun; ama görmeye değer bir yapım