05 Ocak 2019

Amerikan bağımsız sinemasından bir aile çığlığı

"Amerikan bağımsız sinemasından gelen bir film. Ve o kendine özgü sinemanın beklenebilecek tüm erdemlerini içeriyor"

YANGIN YERİ     X  X  X  ½

(Wildlife)

Yönetmen: Paul Dano
Senaryo: P. Dano, Zoe Kazan
Görüntü: Diego Garcia
Müzik: David Lang
Oyuncular: Carey Mulligan, Jake Gyllenhaal, Ed Oxenbould, Bill Camp, Zoe Margaret Colletti

Amerikan filmi

 

Amerikan bağımsız sinemasından gelen bir film. Ve o kendine özgü sinemanın beklenebilecek tüm erdemlerini içeriyor.

1960 yılının Montana yöresinde küçük bir aile. Baba Jerry Brinson, eşi Jeanette ve 15 yaşındaki oğulları Joe. Baba bir zenginler için golf klubünde hizmet işleri yapmaktadır. Anne vaktiyle öğretmenlik yapmıştır; şimdi vaktini yetenekli oğluna ve evine ayırmıştır. 

Ancak Jerry aniden işinden kovulur. Sonra geri çağrılsa da bunu gurur sorunu yapar ve geri dönmez. O başka işler arar ve kolay beğenmezken, anne çalışmaya başlar: bulabildiği tek iş olan yüzme hocalığıyla...

Bu arada Jerry bir bunalım geçirecek ve ABD’nin (tıpkı bizim gibi) bitmeyen derdi olan orman yangınlarını söndürmek için itfaiyeye girecektir. Oğlansa okul dışında bir fotoğrafçının yanında işe girer. Ama uzaklardaki babanın yokluğu Jeanette’i yeni ve uygunsuz bir ilişkiye yöneltecek  ve işler karışacaktır. 

Hollywood klişelerinden ‘mümkün mertebe’ uzaklaşmış bir aile dramı. 1990’da yayınlanmış ve Richard Ford imzalı bir romandan uyarlanmış filmin olumlu yanları, dört baş kişiliğin de gerek senaryo, gerekse oyunculuk aşamalarında son derece inandırıcı karakterlere dönüşebilmesi. Ve de yalın, ama sağlam bir sinemayla anlatılabilmesi.

Oyunculuk konusunda çaplarını çoktan kanıtlamış ve ayrıca da hayli özlenmiş iki oyuncu, Carey Mulligan ve Jake Gyllenhaal beklenen performanslarını veriyorlar. Ama o gencecik Ed Oxenbould nasıl bu kadar iyi oynuyor, şaşmamak elde değil.

Sinema diline gelince...İşte bu sürpriz. Çünkü bu yönetmeninin ilk denemesi. Şugünlerde Dijitürk’deki Escape at Dannemora  adlı dizide izlediğimiz genç (1984 doğumlu) oyuncu Paul Dano, ilk çabasında bu işi kıvırmış. Herhalde uzun zamandır rüyasını görüyordu!...

Elbette elinin altında iyi bir malzeme vardı. Romanın Pulitzer ödüllü yazar için biyografik olduğu düşünülebilir. Çünkü çok kesin bir tarihte (1960 yılı) geçen olaylar ve karakterler öylesine özgün, ilişkiler öylesine inandırıcı ki...Dano da yoldaşı, ünlü Elia Kazan’ın torunu Zoe Kazan’la birlikte senaryolaştırdığı bu metinle, o dünyaya iyice dalmış.

Ve bize o tipik Amerikan ruhu taşıyan dramı iyi anlatmış: habire yer değiştirme peşinde, hala göçmen bir ulus...Canı sıkıldığında çekip gitmeye hazır bir koca/baba....Ve aileye hem çok önem veren, hem de onu bozuk para gibi harcamaya hazır bir toplum ahlakı.....

Çok üst düzeylere çıkamasa da sonuç olarak ilgiye değer bir film.

Yazarın Diğer Yazıları

Altın Palmiye’li, bol seks ve ırk kavgası içeren bir film

Filmin gayet hareketli bir kamerası var. Drew Daniels’in elinden çıkma...Sean Baker yönetimle senaryoyu gayet iyi kotarmış. Son haftaların en iyi filmi bence...

Bir ustadan ölüm ve ötanazi üzerine cesur bir film

Film görkemli bir melodram tadı içeriyor. Konuşmalar oldukça edebi; yani yer yer suni (yapay) kaçıyor. Ayrıca dünyamızın gidişi üzerine de ahkam kesiliyor. Ama belki en önemli yanı, iki kadının o inanılması zor ilişkisi

Görkemli bir hayal kırıklığı

Başlarda oldukça ilginç gözüken bu film, sonunda insanı neredeyse boğar!.. Ve sanki zaman zaman yönetmen finalde kullanılan ‘ucube’ lafını üzerine giyer. Kanlı-bıçaklı, her türe el uzatmış, ama en büyük özelliği zırvalık olan bir film...

"
"