09 Eylül 2017

ABD’nin vazgeçmediği huy: kimi çetelerle işbirliği yapmak...

Keşke film bu kadar güldürmeye kaymasaydı

 

BARRY SEAL: KAÇAKÇI  (American Made)   X  X  X

Yönetmen: Doug Liman
Senaryo: Gary Spinelli
Görüntü: Cesar Charlone
Müzik:  Christophe Beck
Oyuncular:  Tom Cruise, Sarah Wright, Domhnall Gleeson, Caleb Landry Jones, Jesse Plemons, Jayma Mays, Alejandro Edda, Benito Martinez

Universal (UİP) filmi

 

 

Barry&The Boys takma adlı bir yazarın The CIA, the Mob and America's Secret History- CIA, Çeteler ve ABD’nin Gizli Tarihi kitabından uyarlanmış bu film, çılgın temposu ve son derece hızlı kurgusuyla, önemli yakın tarih olayları ve gerçeklerinin tam bir komedi, hatta şamata kılığı ardında izlendiği ilginç bir yapım...

Gerçek bir kişinin yaşamından yola çıkan film, 1978’le 1984 yılları arasında geçiyor. ABD’de Jimmy Carter ve ardından Ronald Reagan’ın başkanlık yılları. Barry Seal bir büyük hava şirketinin dinamik ve usta pilotudur. Evli, çoluk-çocuğa karışmış, Amerikan Rüyası’nın mütevazi, ama tipik bir örneği.  

Sonra işin içine CIA girer. Dev ülkenin bir yandan komünizmle, öte yandan Güney Amerika’da kimileri komşusu olan olan Latin ülkelerinde boy veren dikta rejimleriyle başa çıkmaya çalıştığı  yıllarda...

CIA Seal’i iyi bir pilot olduğu için işe alır. İlk görevi o ülkelerin üzerinde uçup, kimi zaman aşağıdan açılan ateşe karşın bol bol resim çekmektir: uçakların altına yerleştirilmiş modern (o zaman için modern) fotoğraf makinalarıyla...

Ama sonra işler değişir. ABD o rejimlere karşı savaşmak için ülkelerdeki yasadışı çetelerle işbirliği yapar. Özellikle Nikaragua ve Kolombiya’da... Öte yandan, artık sık sık gidip gelmeye başladığı oralardaki çeteler Seal’den başka türlü yararlanmak ister: ABD’ye binbir zorlukla yaptıkları uyuşturucu ticaretini onun sayesinde kolaylaştırmak

Böylece aslında vatansever ve namuslu bir adam olan Seal, kendisini birden ünlü Pablo Escobar’ın kilolarca kokainini Florida’ya taşırken bulur!...Giderek para akmaya başlar: evlere, dolaplara, bodrumlara sığmayacak kadar. Ve bir bankayı tek başına ayakta tutacak kadar!...Böylece dırdır edip duran karısının da çenesi kapanır!....

Film sonuç olarak tüm bu yaşanmış gerçeklere sırtını dayamış, dur-durak bilmeyen bir maceraya dönüşüyor. Ama kesinlikle güldürü yolunu seçmiş...Öyle ki, zaman zaman hiçbir şeyi ciddiye almaz oluyorsunuz.

Bu belki filmin özünde politik olan yanını zayıflatıyor. Ama filmin izlenmesini de kolaylaştırıyor. İlginç konuların usta anlatıcısı Doug Liman, Edge of Tomorrow- Yarının Sınırında’dan sonra ikinci kez çalıştığı Tom Cruise’la çok iyi anlaşmış. Onun ‘ezeli jön’ yanını da, komedi yeteneğini de iyi değerlendiriyor. Ayrıca kayınbirader JB’de Caleb Landry Jones ve CIA görevlisi Schafer’de Domnhall Gleeson da çok iyiler. 

Yine de keşke film bu kadar güldürmeye kaymasaydı ve bizi çağın siyasal olguları üzerinde daha çok düşünmeye yöneltseydi.....denebilir. Özellikle ABD’nin günümüzde kimi ülkelerde hala kimlerle işbirliğine gittiği açıkça ortadayken...

Cep telefonlarımızın içinde yaşayan karikatür-varlıklar

 

 

EMOJİ  FİLMİ   (The Emoji Movie)   X  X

Yönetmen: Tony Leondis
Senaryo: T.  Leondis, Eric Siegel, Mike White
Müzik: Patrick Doyle

Columbia filmi

 

 

Canlandırma sineması yeni kahramanlar arıyor. Tüm  masallar, efsaneler, çocuk kitapları, çizgi-romanlar ve üstün insanlar tüketildi. Sıra geldi, cep telefonlarımızın içine yerleşmiş, sabahtan akşama yollayıp durduğumuz mesajlarımıza eşlik eden ve değişik ruh hallerimizi özetleyen o küçük karikatür sembollere. Yani emojilere...

Filmde ne yazık ki çok az gözüken bir yeni-yetme oğlanın kız arkadaşını tavlamak için yaptığı numaralar, sonunda emojiler dünyasını allak-bullak ediyor. Hepsinin silinip gitmesi an meselesi!...Ama elbette mutlu bir final, Allah’a şükür, onları kurtaracaktır!...

Bu alabildiğine çocukça film gerçekten de çocuklar için...Onlar belki artık en büyük oyuncakları olan o vazgeçilmez el aletlerinin esrarına ilgi duyabilir. Eskaza yolu o filme düşmüş bir yetişkinseniz, bol bol esneyerek dalgın bir gözle izlemekten başka yapacak şeyiniz yok!...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Roma tarihine ‘Güç ve Onur’ sloganı eşliğinde yolculuk

Film, belki çok uzun (148 dakika), çok karmaşık, aşırı dramatik gözüküyor. Ama yine de görmeye değer...  

İstanbul güzellikleri önünde özel bir motorla tanışmak

Rahat ve olgun bir kamerayla çekilmiş, müziğe başvurmayan bir film. Belki çok akışkanlığı olmayan, sakin ve özgün bir yapım. Ama bu özgünlüğün birçok sinefili çekeceğine inanıyorum

Din üzerine söylenebilecek ne varsa

Rüya görmek bir anlamda kelebek görmek midir? Tek gerçek varsa, o nedir? Ve sonunda acaba din bir kontrol sisteminden başka bir şey değil midir?

"
"