23 Nisan 2014

Ermeni diasporasından Erdoğan’ın 1915 mesajına ilk tepkiler

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan Ermeni Soykırımını anma günü olan 24 Nisan öncesinde bir mesaj yayınladı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir Başbakan, Ermeni Soykırımı'nı anma günü olan 24 Nisan öncesinde bir mesaj yayınladı.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın “ortak acı” üzerine durduğu ve yakınlarını kaybetmiş tüm Ermeni ailelere taziye dileklerini ilettiği yazılı mesajı Başbakanlık internet sitesinde yayınlandıktan sonra gelen ilk tepkileri aldık...

Ermenistan Bölgesel Araştırmalar Merkezi Başkanı Richard Giragossian

“Erdoğan'dan doğal ve beklenmedik bir merhaba mesajı.”

Lübnanlı gazeteci Vahakn Keshishian:

“Ortak acı kavramı inkarcı siyasetin bir upgrade versyonu. Ama yine de Türkiye Başbakanı'ndan 'hayır birşey olmadı' demekten başka sözler duymak umut verici. Eskiden sivil toplum böyle derdi, devlet bu şekilde konuşmazdı. Şimdi sivil toplum daha ileri gidiyor, devlet de aynı yönde devam edecekse umut vericidir”

ABD'de yayınlanan Armenia Weekly Dergisi'nin Genel Yayın Yönetmeni Khatchig Mouradian:

“Anneannemin de dediği gibi; “Ne yağ, ne yumurta, vay tava, vay tava”. Tüm bu çarpıtmalarla dolu ferman yerine Erdoğan basit bir şekilde “Bu bir soykırım değildir, herkes acı çekti, üstesinden geliniz artık, sizin insanlarınız sistematik bir şekilde öldürülmedi ama yine de başınız sağ olsun” diyebilirdi.

Brüksel'deki Avrupa Ermenileri Adalet ve Demokrasi Federasyonu Basın koordinatörü Bedo Demirdjian'ın görüşleri ise şöyle:

“Türkiyeli bir lider için beklenmedik bir açıklama. Gerçek bir özürden çok uzak. 1919'daki İstiklal Mahkemeleri dahi unutulmuş açıklamada.  Tasarlanmış bir soykırımdan da bahsetmiyor. Özellikle tarih komisyonu vurgusu var. Ve tüm bunlar Ermeni Soykırımı'nın parlamentolarda tanınmasının önüne geçilebilmek için. 2009'da protokollerde yaptıkları gibi. Uluslararası hükümetlerin “bakın siz ikiniz zaten birbirinizle konuşuyorsunuz, bizi de oyuna katmayın” demelerini umut ediyorlar.

Tüm bunlar Osmanlı'daki herkesin acısının eşitlenmesi de bir rezalet. Ermeni Soykırımı ve Ermenilerin öldürülmesinin tarihi 1890'lara dayanıyor ve Kemalist Cumhuriyet'in 1920'lerine kadar devam ediyor.”

Ermenistanlı Türkolog Artak Şakaryan:

Gerçekte değişen yeni bir şey yok. Yine arşivlerin açılması önerisi, tarih komisyonu kurulması var. Akıllıca bir tavırdı Ermenilere taziye sunmak ve hemen bir sonraki cümlede Birinci Dünya Savaşı'nda ölen herkesle eşitlemek. O insanların ölümleri farklı bir sebepten halbuki. Biz tabi ki savaşta ölenleri saygıyla anıyoruz, ancak bunu denizde boğulan onlarca, binlerce kişiyle eşit tutmuyoruz.

Ermenistan'ın ilk devlet Başkanı Levon Ter Petrosyan'ın danışmanı tarihçi Gerard Libaridian:

Öncelikle bir Başkana'ın böyle bir açıklama yapma gereği duyması iyi bir işarettir. Ben iyimser olmak istiyorum. O zaman Ermenilerin yaşadığı bölgelerde şimdi yaşayan insanlara baktığımızda onlarla bir problemim yok.

Ortada başka bir sorun var bu açıklamada. Böyle bir olaydan bir depremden veya seldan bahsediliyormuş gibi bahsedemezsiniz. Bu şekilde soykırıma bakılmaz.

Tarihi bir sorumlulukla bakmalıyız. Başbakan'ın dediği şekilde baktığımızda doğada yaşanan bir olaydan bahsedermiş gibi konuşuyor. Deprem ve sel için böyle konuşabilirsiniz. Ancak insanların yaptığı kötü şeylerden bahsederken insanların yarattığı bir sorundan bahsettiğimizi bilmeliyiz. Ve bir suç varsa o zaman suçludan da bahsetmek gerek. Doğal olaylardan öznesiz bahsedebilirsiniz ancak soykırımlardan değil.

Başbakan'ın tarih komisyonu isteğini tekrarlaması aslında bu komisyona umut bağladığının bir göstergesi. Başbakan umuyor ki tarih komisyonu kendisini doğrulayacak. Tarihçiler tarafsız bir şekilde bakacaklarsa eğer olaya, sorumluyu da söyeleyeceklerdir. Ama başbakan sorumlu aranmaması yönünde açıklamasında bir emir de veriyor aslında.

“Peki bunu kim yaptı?” sorusunu sormaz isek bir anlamı yoktur bunu konuşmanın.

Başbakan açıkça “sorumlu aramayın” diyor açıklamasında... Tüm sorunları tek bir komisyonda çözmek mümkün değil.

Başbakan'ın ne diyeceği benim için Obama'nın ne diyeceğinden daha önemlidir. Zira sorunumuz Türkiye'nin soykırımı tanımasıyla ilgilidir..

Yazarın Diğer Yazıları

İnkârcılığın çaresizliği

Demek ki milleti ayakta tutabilmek için bir tek geriye bu kin ve nefret kaldı

Sen kilise yapadur bakan, yıktıklarınız hortluyor bir yandan

Jandarma, Ahlat Müzesi, usanmamış definecilerle uğraşmış...

Yaşama eylemi

Her neye sinirlendiyseniz veya her neye üzüldüyseniz, duygunun geçici bedeninizin ve sizin kalıcı olduğunuzu size hatırlatan bir kitap "Yaşam Eylemi" adı üstünde

"
"