Gündem

Yılmaz Özdil: Cumhurbaşkanı adayımı açıklıyorum

"Hem oylarımızı çalar, hem diğerlerine 'milli irade hırsızı' der"

01 Mayıs 2018 16:12

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, cuma namazındayken kendisinin de çaldığı bisikletinin başkası tarafından çalınmasına, "camide hırsızlık yapılır mı, yazıktır, günahtır, memlekette namuslu adam kalmamış" diyerek tepki gösteren vatandaşı hatırlattı. Özdil, "Benim adayım bu arkadaş. Türkiye'nin son 15 senesine damga vuran zihniyeti, bu arkadaştan daha iyi kimse temsil edemez. Üstelik… Hem oylarımızı çalar, hem diğerlerine 'milli irade hırsızı' der" dedi.

Yılmaz Özdil'in, "Cumhurbaşkanı adayımı açıklıyorum" başlığıyla (1 Mayıs 2018) yayımlanan yazısı şöyle:

Üç gün önce, cuma namazı… 

Namazında niyazında dinibütün bir arkadaş bisikletiyle camiye geldi, Allah kabul etsin, cuma namazı için şadırvanda abdest aldı, tam camiye girecek, bir de ne görsün, kapının kenarına bıraktığı bisikletinin yerinde yeller esiyor, mütedeyyin arkadaşımız abdestini alırken bisikletini çalmışlar iyi mi… 

İsyan etti tabii, “camide hırsızlık olur mu, memlekette namuslu adam kalmadı mı?” diye bağırdı. Aynı zamanda hukukun üstünlüğüne inanan bir yurttaş olduğu için, hırsızın yaptığını hırsızın yanına bırakmak istemedi, adaletin tecelli etmesi için karakola koştu, camide bisikletimi çaldılar dedi. 

Zabıt tutan polisler, kendikendine habire “memlekette namuslu insan kalmamış, dini vecibelerimizi yerine getirdiğimiz camide böyle ahlaksızlık yapılır mı, yazık yazık” diye söylenen bu mütedeyyin arkadaştan huylandı. Bisikletin markasını sordular, cevap yok!

Kaç paraya aldığını sordular, hık mık… 

Faturası var mı diye sordular, tık yok. 

Çaresiz, itiraf etmek zorundakaldı. 

Çalındı denilen bisikleti, aslında kendisi de çalmıştı. Bir esnafın dükkanının önünden araklamıştı, polisler merak edip baktı, bölgedeki kamera kayıtlarında kabak gibi görünüyordu. Kendi hırsızlığını meşru sayıp, çaldığı bisikletle camiye gelmiş, başka hırsızların da camiye gelmesinden mağdur olup, namuslu vatandaşlık görevini yerine getirerek, öbür hırsızları ihbar etmişti. 

Hukuki haklarını ararken kelepçelenen dinibütün hırsızımız, mahkemeye götürülürken hâlâ pişkin pişkin şikayet ediyordu, “evet bisikleti çaldım ama, sokaktan çaldım, camide hırsızlık yapılır mı, yazıktır, günahtır, memlekette namuslu adam kalmamış” diyordu. 


Benim adayım bu arkadaş.

Hem dinibütün. Hem hırsız. Hem mağdur. 

(Fetocularla iş tutanlar, şimdi çıkıp kendilerinden başka herkesi fetocu diye ihbar ediyorlar. Pkk'yla masaya oturup pazarlık yapanlar, şimdi çıkıp kendilerinden başka herkesi Pkk destekçisi ilan ediyorlar. Birbirlerine “ırkçı, vampir, ağzından salyalar akıyor, klinik vaka, iblis, şerefsiz” diyenler sarmaş dolaş ittifak kuruyorlar, sonra da kendilerinden başka ittifaklara “ahlaksızlık” diyorlar.)

*

Türkiye'nin son 15 senesine damga vuran zihniyeti, bu arkadaştan daha iyi kimse temsil edemez. Üstelik… Hem oylarımızı çalar, hem diğerlerine “milli irade hırsızı” der