Medya

Yeni Şafak yazarı: Gençlerin karşı cinsle tokalaşması, şakalaşması, geyik muhabbeti yapması haram

"İslam'ın emirlerini sonuna kadar yaşayan gençler var, onlara 'günümüzün evliyası' diyoruz"

23 Ekim 2016 17:22

Yeni Şafak yazarı Faruk Beşer, Türkiye'deki karma eğitim uygulamasıyla ilgili olarak "Gençlerin karşı cinsle ilişkileri açısından ten temasının, dolayısıyla tokalaşmanın, laubali hareketlerin, şakalaşmaların, argo tabiriyle geyik sohbetinin de uygun olmadığını söylemek zorundayız" görüşünü 'savundu'. "Fıkıhtaki kural şu; Bakılması haram olan yerlere, zaruret olmadıkça, dokunulması da haramdır" iddiasını dile getiren Beşer "Eğer müminsek şunu sorabiliriz: Bunlar gerçekten İslam'ın istediği şeyler mi? Evet, İslam'ın istediği şeyler ve birileri çok yükseklerden baktıkları için bunları görmüyor, ya da çok küçük görüyor olabilir ama bugün bile bu konuları mesele edinen ve İslam'ın emirlerini sonuna kadar yaşayan gençler var. İşte bu sebeple biz onlara günümüzün evliyası diyoruz" diye yazdı.

Faruk Beşler'in "Üniversitenin evliyası dertli" başlığıyla yayımlanan (23 Ekim 2016) yazısı şöyle:

Gençlerle üniversitedeki kız erkek ilişkilerinin kırmızı çizgilerine dair soruları hakkında hasbihal ediyorduk.


Önceki yazımızda sözünü ettiğimiz ayetler kadının karargâhının evleri olmasını da emreder. Bunu da bu modern hayatta hem anlamamız hem anlatmamız zor. Bu konuda işte tam bir Mekke dönemi yaşıyor olabiliriz. Ama mütekâmil bir İslam toplumu olmadan ve aile merkezli bir din olanİslam'ın aile anlayışını kavramadan bunu anlayamayız. Çünkü bu emirde asıl vurgu aileyedir. Ama kadınların karargâhları evleri olsun demek, çıkmasınlar anlamına da gelmez.

Karma eğitim adına bir başka dikkat noktası, halvet meselesidir. Bir erkek bir kadınla gözden uzak bir yerde baş başa kaldıklarında üçüncüleri şeytandır diyor Efendimiz. Bu konu için merhum Ali Haydar Efendi, hepiniz melek oldunuz da bir ben mi insan kaldım dermiş. Mustafa Sabri Efendi de, cinsellik konusu kadar elde edinilenle yetinilmeyip hep daha ileri gidilmek istenen bir başka konu yoktur der. Şeytana parmağını kaptıran, kolunu da kaptırır sözü özellikle bu alanda çok anlamlıdır. Bu sebeple Allah (cc) başka haramlardan söz ettiği yerlerde, 'işte bunlar Allah'ın sınırlarıdır, O'nun sınırlarını geçmeyin' derken, cinsel haramlardan söz ettiği yerde 'Allah'ın sınırlarına yaklaşmayın' buyurur. Cennetteki yasak meyve için de geçmeyin değil de 'yaklaşmayın' buyrulduğu için o da acaba böyle bir yasak mıdır diye düşünmüştük. Yani cinsellik alanı kaygan bir zemindir, nerede dengenizi kaybedeceğiniz belli olmaz. İmtihanın sırrı da burada. Onun için töhmet gelecek yerlerden uzak durun denmiş.

Öbür taraftan yine Efendimiz'e hitaben “hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle çıkarken cilbablarını, yani dış örtülerini üzerlerine alsınlar” diyor. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Neden bu konuda kadınlardan istenen şeyler daha çok? Çünkü söz konusu edilen İslam toplumunda kadınlar kamusalda ancak ihtiyaçları kadar bulunacak da ondan. Ama 'cilbablarını üzerlerine alsınlar' ifadesi de diğer yönden kadınların da toplumda var olduklarına işaret eder.

Gençlerin karşı cinsle ilişkileri açısından ten temasının, dolayısıyla tokalaşmanın, laubali hareketlerin, şakalaşmaların, argo tabiriyle geyik sohbetinin de uygun olmadığını söylemek zorundayız. Fıkıhtaki kural şu: Bakılması haram olan yerlere, zaruret olmadıkça, dokunulması da haramdır. Kimse bize, sen nelerden söz ediyorsun, bunları nereden çıkardın? Diye sormasın. Eğer müminsek şunu sorabiliriz: Bunlar gerçekten İslam'ın istediği şeyler mi? Evet, İslam'ın istediği şeyler ve birileri çok yükseklerden baktıkları için bunları görmüyor, ya da çok küçük görüyor olabilir ama bugün bile bu konuları mesele edinen ve İslam'ın emirlerini sonuna kadar yaşayan gençler var. İşte bu sebeple biz onlara günümüzün evliyası diyoruz.

Bunlar haram olduğu açık olan şeyler, bunun ötesinde bir de gri bölgeler var; bakmalarla, konuşmalarla, soru sormalarla, ders notu istemelerle, kitap alıp vermelerle ile ilgili bölge. Genel hatlarıyla bunlar elbette haram değil. Bu alandaki ilişkilerimiz bizim niyetimize ve tavrımıza göre hüküm alır. Bu alan saydığımız bu haramların işlenmeyeceği tedbir ve garantisini alarak bize bırakılan hareket alanı.Nötr de olabilir, sevap da günah da.

Bir dördüncü mesele; bu ilişkilerin büyük bir imtihan konusu olması yanında, bunlarda meşru ölçülere riayet etmenin aynı zamanda büyük bir ibadet olduğu bilincinde olmamızdır. Bir kutsi hadiste Allah buyurur ki, 'harama bakmak şeytanın zehirli oklarından bir oktur, kim onu bana olan saygısından ötürü terk ederse ben ona, bundan bedel öyle bir iman veririm ki lezzetini kalbinde duyar'. Deneyenler bu lezzeti bilirler. Haramı terk etmek farzdır. O halde haram bir bakışı terk eden insan aynı zamanda bir farzı işlemiş ve en az yetmiş nafile sevabı almış olur. Bir de imanın lezzetini tadar. Bu lezzet, haram bakıştan alınacak lezzetin en az yüz katıdır. Bir de öbür taraftaki mükâfat var. Onun ne kadar olduğunu kestirmemiz ise zor.

Önemli bir kitap

Hadis Istılahları Sözlüğü. Prof. Dr. Abdullah Aydınlı. İFAV yayınları

Hadisçi hocalarımız derler ki, Ahmet Naim Efendi'nin 12 ciltlik Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi için mukaddime olarak yazdığı ve hadis ilimlerini ve ıstılahlarını açıkladığı birinci cilt eğer Arapça olsaydı İslam dünyasında üzerine başka bir kitap olmazdı. Elmalılı tefsiri için de aynı şey söylenir. Abdullah Aydınlı Hoca'nın bu kitabı için de bunu söylemenin isabetli olacağını düşünüyorum. Pek çok teknik özelliği konusunda mükemmel bir başvuru kitabı. Hadis çalışmaları yapanlar artık bunsuz olamazlar.