Gündem

Yedinci kez uzatılan OHAL'i gençler anlatıyor: Bu röportaja bile tereddütle yaklaştım

"Yaşadığım yerden dolayı gözle görülür bir baskı yok belki ama bir iç huzursuzluk söz konusu"

21 Nisan 2018 16:46

Burcu Karakaş 

15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminden sonra getirilen OHAL, Çarşamba günü yedinci kez üç ay süreyle uzatıldı. Yaklaşık iki senedir OHAL ile yaşayan gençlere, mevcut durumun kendilerini ve Türkiye'yi nasıl etkilediğini sorduk.

Asmin, Dicle Üniversitesi'nde okuyor. 21 yaşındaki genç kadın, OHAL'in ifade özgürlüğü üzerindeki etkilerine dikkati çekiyor. "Tek tipleştirilme ve ötekileştirilme politikası izlendiğini belirterek, "Dicle Üniversitesi'nde hep bir denetim söz konusu. Bu röportaja bile tereddütle yaklaştım ne yazık ki" diyor. diyor.

"OHAL gerekli"

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi Necmettin, 23 yaşında. OHAL'in hayatını olumlu yönde etkilediğini söylüyor. "Çünkü Nurtepe civarında oturduğumdan evime gitmekte zorlanıyordum. Her gün farklı bir olay oluyordu, bunların artık birçoğu olmuyor" diyor. Ardından da, OHAL nedeniyle çevresinde etkilenen insanlar olduğunu ekliyor ve bu nedenle uygulama nedeniyle arafta hissettiğini dile getiriyor. "15 Temmuz'da gördük, devletleşen bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bu insanlar yüzlerce insanı öldürdüler ve öldürebilir. Ayrıca dünya da kaos içindeyken bizim buna demokratik cevap vermemiz pek mümkün değil" diyor. OHAL'in gerekli olduğunu belirterek, "Ama OHAL ile devamlı olarak yönetilemez" diye konuşuyor.

"İç huzursuzluk söz konusu"

ODTÜ'de okuyan ve ismini vermek istemeyen 19 yaşındaki bir kadın öğrenci, "OHAL hayatıma girdiğinde aslında pek de etkileyeceğini düşünmemiştim çünkü yasaklamalar ve kısıtlamalar hayatımı pek de etkilemiyordu" diye sözlerine başlıyor. ODTÜ kampüsünde yaşadığını söyleyerek, zamanının çoğunun "ders-kütüphane-yurt" üçgeni içinde geçtiğini ifade ediyor. "Yaşadığım yerden dolayı gözle görülür bir baskı yok belki ama bir iç huzursuzluk söz konusu. Kampüs dışına çıktığımda olay daha farklı. Ankara'da rastgele polisler tarafından çevrilebilmek ve hiçbir şey soramamak, sorduğumda ise asla bilgilendirici cevaplar alamamak korku yaratıyor" diyor. Sosyal medyada paylaşım yapmaktan genellikle çekindiğini ekleyerek, "Sosyal yardım projeleri için bile toplansak bu toplantılar beni geriyor" diye konuşuyor. Okuldaki etkinliklerin kısıtlandığını da dile getirerek, bu sene şenlikler için valiliğin 1 gün izin verdiğini ancak normalde şenliklerin dört dün sürdüğünü hatırlatıyor.

Ankara'da üniversite öğrencileri KHK ile görevden alınan öğretim görevlilerine destek için eylem yapıyor. (Arşiv)

"Siyasi irademiz yok sayıldı"

Hayrettin, 21 yaşında. Siirt'te okuyor. OHAL için, "Demokrasinin ayaklar altına alınıp ülkedeki her oluşumu kendi denetimlerine almaları için iyi bir yöntem" diyor. OHAL döneminde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile aidiyet hissettiği tüm dernek ve platformların kapatılması ile koca bir boşluk sürecine girdiğini söylüyor. "Neredeyse sesimizi duyuran tüm medyaya da ambargo uyguladılar. Hem sesimizi duyuramaz olduk hem de özgürce haber alma hakkımızdan mahrum kaldık" diyor. OHAL sürecinde yaşanan siyasi gelişmelere de dikkati çekerek, "Oy verdiğimiz ve hepsinde de ezici çoğunlukla seçilen belediyelerimize kayyumlar atandı, milletvekilleri tutuklanarak iradelerimiz yok sayıldı" diye konuşuyor. Hayrettin, üniversitedeki hocalarının sadece düşüncelerini ifade ettikleri için "terör örgütü üyeliği" iddiasıyla ihraç edildiklerini de belirterek, "Kısaca yaşamımın birçok yerinde OHAL'in olumsuzluklarını yaşıyor, yaşıyoruz" diyor.

"Bu röportaja bile tereddütle yaklaştım"

Asmin, Dicle Üniversitesi'nde okuyor. 21 yaşındaki genç kadın, OHAL'in ifade özgürlüğü üzerindeki etkilerine dikkati çekiyor. "OHAL, ifade özgürlüğünün olmadığı bir coğrafyada daha çok baskılanması, hatta sıfıra indirilmesi anlamına geliyor" diyor. Öğrenciler olarak sıkıntı çektiklerini dile getirerek, "Bizim için çok daha kötü. Öğrenciler daha çok sorgulamaya yönelik olduğu için önümüze devamlı set çekiliyor" diyor. Gerek sosyal medyada gerekse üniversite ortamında sivil polislerle  karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek, "En sıradan sohbette bile kelimelerini seçerek konuşma zorunluluğu yaratıyor. Aslında bu hem fiziksel hem de psikolojik bir etki" diye konuşuyor. Tek tipleştirilme ve ötekileştirilme politikası izlendiğini ekleyerek, "Dicle Üniversitesi'nde hep bir denetim söz konusu. Bu röportaja bile tereddütle yaklaştım ne yazık ki" diyor.

"Şehirde 1 Mayıs havası yok"

Akdeniz Üniversitesi'nde okuyan Yasemin, OHAL'in doğrudan kendi hayatına ya da çevresine bir etkisi olmadığı görüşünde. 23 yaşındaki Yasemin, "Ancak öğrenci etkinliklerine etkisi var" diyor. Üniversitelerde muhalif öğrenci örgütlenmelerinin çalışmalarına izin verilmediğini dile getirerek, "AKP'li örgütlenmelere bir müdahalede bulunulmuyor. Hatta imkân da sağlanıyor" diye konuşuyor. Yasemin, erken seçim kararı ile cumhurbaşkanı adayı olacak kişilerin çalışmalarının engelleneceğini düşünüyor. "Genel anlamda mevcut egemenden yana çıkacak adayların çalışmasına ket vurulacak. Muhalifler üzerinde kurulan baskı adaylara da yansıyacak diye düşünüyorum" diyor. Öte yandan, 1 Mayıs'ın yaklaşmasına rağmen kentte bir hareketlilik olmadığını da belirterek, "Normalde çalışmalar iki hafta öncesinden başlardı. OHAL nedeniyle herhangi bir çalışma yok" diye ekliyor.

"Muhaliflere yönelik bir OHAL var"

Artvin'in Hopa ilçesinde yaşayan Atakan, 26 yaşında. Lise mezunu olan Atakan, şu an için işsiz. "Sadece muhaliflere yönelik bir OHAL var" diyor. Kendi hayatını oldukça olumsuz bir şekilde etkileyen bir durum olmadığını söylüyor. "Hayatımızı etkileyen bir durum yok ama OHAL muhaliflere yönelik olduğu için eylem ve etkinliklere çok sayıda polis katılıyor" diyor. Hopa'da yapılmak istenen eylemlerin engellenmek istendiğini fakat genellikle başarılı olunamadığını söylüyor:

"Yasak diyorlar ama biz yine de yasaklamalara rağmen yapıyoruz. Mesela, laiklikle ilgili yapmak istediğimiz basın açıklaması engellenmek istendi ama yine de yaptık."

Atakan, OHAL altında kimsenin yaşamak istemeyeceğini düşünüyor. "İş hayatından tutun, her şeyi etkiliyor. Etrafımda atanamayan çok sayıda öğretmen var. Güvenlik soruşturmasından etkileniyorlar" diyor.

"Yurtdışına gitmeyi düşünüyorum"

İzmir'de yaşayan Fatma Kızılırmak, 24 yaşında. Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Çalışmaları'nda yüksek lisans yapan Fatma, akademisyen olmak istiyor. Ancak Türkiye'de mevcut koşullarda öğretim üyeliği yapamayacağını düşündüğünden gitmeye karar vermiş:

"Amacım sadece bir kuruma bağlı olmak değil, bilimsel üretim yapmak. Bu koşullarda bunu gerçekleştiremiyoruz ne yazık ki. Türkiye'de bilimsel üretim yapamayacağım için ayarlayabilirsem Ekim ayında yurtdışına gitmek istiyorum."

OHAL'in uzatılmasının gençler açısından işsizlik konusunda olumsuz etkiler yarattığı kanaatinde. En çok baskıyı iş alanında hissettiklerini, iş bulamadıklarını söylüyor. Ayrıca OHAL'de kadın olmak konusunda da ifade etmek istedikleri var:

"OHAL'de kadınsan kimse seni dinlemiyor, haklarını savunamıyorsun. İzmir'de 8 Mart'ta polis bizi yürütmek istemedi ama gruplar olarak ayrılarak ayrı da olsa yürüdük. Kadınlar, her baskı ortamında bir direnme yolu sunabiliyor."