Gündem

Uzmanlar 'Kanal İstanbul' hakkında ne dedi?

Uzmanlar, Başbakan'ın açıkladığı "çılgın proje" için ne dedi?

27 Nisan 2011 03:00

T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “çılgın proje”sini açıkladı. "Kanal İstanbul" projesine temkinli yaklaşan uzmanlar, endişelerini ve yaratacağı potansiyeli değerlendirdi. İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman, "Bu bir çılgın proje mi, evet çılgın proje ve dünyayı ilgilendiriyor. Lozan'ı yeniden yazmak gerekiyor" derken, İstanbul Mimarlar Odası Sekreter Üyesi Sami Yılmaztürk, "Bu proje ile ilgili bütün uzmanlardan görüş alındığını sanmıyorum. O bölgede ormanlar ve su havzaları yok edilecek. Bölgenin milyonlarca yılda oluşmuş yapısını bozacaksınız. Kaldı ki İstanbul'un böyle bir projeye ihtiyacı var mı? Gerçekten sorgulamak gerek" yorumunu yaptı.  İnşaatçılara göre, Erdoğan'ın açıkladığı ''Kanal İstanbul'' projesinde 152 milyon metreküp hafriyat çıkacak ve kanalın kaba inşaatının yapımı için 7 milyon 875 bin metreküp beton kullanılması gerekecek. Toplam maliyetin 10 milyar dolar olması bekleniyor.

FOTOĞRAFLARLA "KANAL İSTANBUL"



İşte 'Kanal İstanbul' - VİDEO

Erdoğan: Karadeniz ile Marmara kanalla birleştirilecek

Kılıçdaroğlu'ndan 'Kanal İstanbul'a ilk yorum: Proje yeni değil

'Çılgın proje'ye sosyal medyada 'çılgın' yorumlar

Erdoğan'ın çılgın projesine dünya basını ne dedi?

Süveyş 4.8, Panama Kanalı 1.5 milyar dolar kazandırıyor

Erdoğan, çılgın projesinin adının 'Kanal İstanbul' olduğunu belirtirken, ''İstanbul içinden deniz geçen iki şehre dönüşecek" dedi.

Peki, Başbakan Erdoğan'ın 'çılgın projesi' için uzmanlar ne dedi?


Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp: İstanbul kâbus şehir olur

Kent bilimci Prof. Ahmet Vefik Alp projeyle ilgili şunları söyledi: "Olumlu bulup destekliyorum. Ancak bazı çekincelerim var. İnsanların tepkisi özellikle bölgede yaşayanların reaksiyonları ölçülecek. Böyle bir doğaya bu kadar ciddi bir müdahale yapılacaksa çok derinlemesine çalışmak gerekir.

Ben İstanbul'un daha fazla büyütülmesini tehlikeli buluyorum. Bu proje yeni inşaat alanları açmasın diyorum. Çok ciddi bir girişim. Doğa sonra çok ciddi tepkiler verebiliyor. İstanbul'un daha çok büyümesi çok tehlikeli.

Kuzeyde görülen son akciğerlerde yok olacak. Mevcudu korumak gerekir. Bu gibi projeler İstanbul'un büyümesini tetiklememeli. Başbakan'da seçim heyecanı da var tabii. Bu süreç doğru işlenmezse İstanbul 30 milyona dayanır ve İstanbul kâbus şehir olur. Yaşanmaz, yer bulunamaz, güvenliği sağlanamaz bir şehre dönüşürüz."


'Mantıklı ama soru işaretleri var'

İstanbul Serbest Mimarlar Derneği Başkanı Oğuz Öztuzcu, "Bu kanalın şehre getireceği etkiler önemli unsur. Soru işareti Karadeniz’den giriş olacka. İstanbul’un ormanlarının ve su havzalarının bulunduğu bölge. Bunun mutlaka etkisi olacaktır. Bu kontrol altına alınacak mı? Bu meçhul. Elimizde plan yok. Nereden geçtiği, ne olduğu hakkında elimizde bilgi yok. Projenin çıkış noktası mantıklı ama soru işaretleri var" dedi.


'O bölgeye akın başlayacak'

İstanbul Umum Emlak Komisyoncuları Odası 2. Başkanı Nizamettin Aşa da "Başbakan iki yarımada bir ada olacak. Anadolu Yakası’nda ada oluşacak dedi. Böyle bir ifade bence batıyı işaret etmez. Lokasyon olarak ben daha doğuyu düşünmeye başladım. Emlak piyasası açısından önemi Kanal İstanbul’un kentsel dönüşüme büyük etkisi olacağını söyledi Başbakan.

Bu çok büyük bir emlak hareketine neden olacak. Bunun hangi açısından bakarsanız bakın o bölgede çok büyük emlak hareketi olacak. Ve bu spekülasyona çok açık. Spekülatif hareketler hemen başlayacaktır. Bunun önlenmesi gerek şimdi. Bunun bir de çevresel yönü var. Batıdan da doğudan da geçecek olsa simülasyondaki alan ormanlık araziyi işaret ediyor. O bölgede mutlaka ağaçlıklı yapı sözkonusu. Bunun korunması çok önemli. İşgal ve gecekondulaşmanın o bölgedeki çok önemli.

Bunu bilen planlayan kim varsa üzerine baskı oluşacaktır. Bunun bir de çevresel yönü var. Batıdan da geçecek olsa, doğudan da geçecek olsa. Videoda gördüğümüz gibi ormanları gösteriyor. O bölgede mutlaka bir ağaçlık yapı söz konusu. Bunun korunması çok önemli. Bu bölgedeki işgal ve gecekondulaşmanın önlenmesi çok önemli.

Bu çok büyük bir emlak hareketine sahne olabilecek bir proje. Vatandaşlar dikkatli olsa da zaten oraya bir akın başlayacak" dedi.


İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı: Lozan'ı yeniden yazmak lazım

İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman: Bu bir çılgın proje mi, evet çılgın proje ve dünyayı ilgilendiriyor. Lozan'ı yeniden yazmak gerekiyor. Proje alanı olarak Avrupa Yakası'nda yeni bir alan olacak ve yeni bir yerleşim alanı yaratılacak. Ayrıca bu proje bir havalimamı ile ilişkilendiriliyor. Bu durumda projenin Silivri civarında olacağı söylenebilir. Güzergah olarak Terkos ve Büyükçekmece aksı birleştirilebilir. Topografik olarak Hadımköy ve üstü böyle bir kanal geçişine imkan verir. Oradaki vadi bu anlamda bu proje için uygun gözüküyor.


MÜSİAD: Herkes bu projeye katkı vermeli

MÜSİAD Genel Başkan Yardımcısı mimar Murat Kalsın, "Çılgın projenin kesin olarak nerede yapılacağı konusunda elimizde kesin veri yok ama çok da fazla alternatif yok. Daha önce gündeme gelen Haliç olmayacak. Haliç'in uzatılması söz konusu değil. Burada amaç Boğaz'ı korumaksa zaten Haliç doğru yer değil. Büyükçekmece ve Terkos Gölleri birleştirilip Karadeniz'e açılabilir.

Bu durumda şehrin yoğunlaşması batıya kaymış olacak. Ayrıca şehrin ikiye bölünmesi de söz konusu. Ama göç artabilir bu bölgeye. Bir de  Marmara'da ciddi bir fay hattı var. Bu fay hattı, depremde tsunami olduğunda 150 metre genişliğindeki bir kanalda ciddi riskler ortaya çıkarabilir. nedenle 2 yıllık etüd süresinde çok iyi çalışmalar yapılmalı ve siyaseti düşünmeden herkes bu projeye katkı vermeli" dedi.


İstanbul Mimarlar Odası: Kaynaklar gerçekçi olmayan projelere harcanıyor

İstanbul Mimarlar Odası Sekreter Üyesi Sami Yılmaztürk bugün depremi bekleyen İstanbul için hazırlanan kanal projesini 'Şaşırtıcı bir proje' olarak değerlendirdi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Topbaş'ın İstanbul'un yüzde 60'ının deprem tehdidi altında olduğunu geçtiğimiz günlerde açıkladığını hatırlatan Yılmaztürk, Türkiye'nin kaynaklarının gerçekçi olmayan bir projeye harcanacağını açıkladı. Yılmaztürk şöyle devam etti:

"Bu proje ile ilgili bütün uzmanlardan görüş alındığını sanmıyorum. O bölgede ormanlar ve su havzaları yok edilecek. Bölgenin milyonlarca yılda oluşmuş yapısını bozacaksınız. Kaldı ki İstanbul'un böyle bir projeye ihtiyacı var mı? Gerçekten sorgulamak gerek. Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı haliyle 150 metre genişliğinde bir kanaldan iki büyük geminim yanyana geçmesi imkansız. Bu konuda denizcilerden de bilgi alınmış olsaydı bu gerçeklere göre bu projenin yapılamayacağı anlaşılırdı."


'O toprakla kapatılacak çukur İstanbul'da yok'

Harfiyat ile ilgili de açıklamalar da yapan Yılmaztürk, "Bu kanalın harfiyatından çıkacak olan topraklar ile tas ocaklarının doldurulacağı söyleniyor. 25 metrelik derinliğinde 150 metre genişliğindeki 45 km'lik bir kanaladan çıkan toprakla doldurulacak çukur İstanbul'da yok. Metro kazılarından bile çıkan harfiyatı nereye atacaklarını şaşırdılar. Proje ile ilgili söylenecek en önemli şey, bu haliyle doğaya ve canlılara zarar verecek bir proje olduğu ve uzmanlara danışılsaydı sağlıksız bir proje olduğu ortaya çıkardı" şeklinde konuştu.


Saadet Partisi: İstanbul'a girişler vizeyle olsun da demişti

Sayın Başbakan, İstanbul'da iki tane şehir daha ilave edecekmiş. Bunu diyen kişi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken 'İstanbul'a girişler vizeye bağlansın' diyen adamdır. Bu şehirlere nüfusu nereden bulacaksın? Türkiye'nin doğusundan. Sen Türkiye'nin doğusunu boşaltıyorsun. Sana bu politikaları kim tavsiye ediyor? Bunu sen kendin mi düşünüyorsun yoksa uluslararası birtakım temasların sayesinde sana bunlar telkin mi ediliyor? Türkiye'nin Amerika ile ilişkilerinden bir hayır çıkacağını tahmin etmiyorum.”


Prof. Zekai Görgülü: Tehlike orada da var

Erdoğan'ın projesini NTV canlı yayınında değerlendiren Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Zekai Görgülü, projenin Terkos'un ve Büyükçekmece'nin batısında gerçekleşeceğini söyledi.

Görgülü projeyle ilgili şöyle konuştu:

"Proje için Haliç-Cendere Vadisi gibi konuştuk ama simulasyonu izleyince bu tek başına bir kanal projesi değil. Özellikle Karadeniz kıyısında ciddi bir yapılaşmanın da kurulduğunu gördük. Belki de yeni açıklanan kentlerden biri de olabilir.

Böylesine bir kanalın maliyetini minimize edecek şekilde geçirmek açısından varolan mevcut yapılaşma bu konuda önem kazanıyor. Bir mevcut yapılaşma, ikincisi mülkiyetin özelde değil de kamuya ait olması yani hazine, belediye gibi. Başbakan böyle bir ipucu da verdi. Bu da doğaldır.

İstanbul’u bütün olarak düşündüğümüzde bu iki faktörü Küçükçekmece ve Marmara’ınn güney kıyısındaki bantlar hiç bir şekilde sağlamıyor. Bu alanlar da artık kendisini kuzeye doğru büyümeye atan alanlar. Dolayısıyla bunlar olağanüstü maliyetli ve tankerlerin, şileplerin böylesine bir dokunun içinden geçmesiyle boğazı kullanması arasında hiç bir fark yok. Tehlike orada da var çünkü bir yapılaşmanın içinden geçiyor olacak. Hem mülkiyet hem de yapılaşmanın olmadığı yerler adına baktığınızda benim tahminim Terkos’un ve Büyükçekmece’nin ötesinde gerçekleşecek.


'Yıllardır İstanbul'un gündemindeydi'

Bence çılgın değil. Çünkü bu konu boğazdaki güvenlik meselesi yüzünden zaten İstanbul’un gündeminde yıllardır varolan bir şeydi. Bence çılgın olan şey keşke böyle bir kanal gerçekten güvenlik meselelerini çözmeye yönelik sınırlar içinde kalabilse de yeni yapılaşmalara yeni toprak değerlerinin maksimizasyonuna imkan vermese.


'Kuzeyde yapılaşma artacak'

Simulasyonda bunu gördük özellikle Karadeniz’de çok ciddi bir yapılaşma var. Onu da 3. köprüyle bağladığımızda İstanbul’un çiğeridir dediğimiz alanlar yapılaşmaya başlayacak. Temel tehlike burada. Biz planlamayı bıraktık olağanüstü bir projeci anlayışa girdik. Başbakan bunu açıklarken şunu düşündüm 2 sene önce İstanbul’da bir Metropolitan Planlama Bürosu kuruldu. Uzmanlar olağanüstü hizmetler verdiler. O planlamanın, projelerin içinde bu tür senaryolar yoktu. Mevcuttaki İstanbul’un 100 bin ölçekli planında da böyle şeyler yok. Ama projeci tavır var ve bütün İstanbul’un yeni baştan ele alınması gerekiyor.


'Dünya ulaştırma merkezi olacak'

Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Mesut Caşın da, "Bence mükemmel bir proje. Her şey düşüncelerde başlar. Almanlar Baltık'a çıkamıyordu Danimarka boğazını yaptı. Süveyş'i yapan da Türk zekası. Başka bir şey Fatih, Kasımpaşa'ya girdi Bizans'ı aldık. Bu daha önemli bir proje neden? Rusya'yı ve Karadeniz'e sahili olanları da rahatlatacak. Bir başka şey Türkiye'nin savunmasının bel kemiği Boğazlar.

Burası bir dünya ulaştırma merkezi olacak. Yeni bir iş sahası doğacak. İstanbul sanayileşmenin de bel kemiği oldu ama artık taşıyamıyor. İzmit Körfezi de doldu. En ideal yer burası.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne göre bir zararımız yok. Burada hukuken bir ada doğdu. Türk adası oluyor. Uluslararası hukuk açısından kontrol tamamen biz de olacak. Savunmamızı da güçlendirecektir."


'Geçişler Türkiye'nin kontrolünde olacak'

Başbakan'ın "çılgın proje" olarak duyurduğu Kanal İstanbul'un hukuki statüsüne ilişkin tartışmalara Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) uluslararası hukuk uzmanı Doç. Dr. İbrahim Kaya açıklık getirdi.

Kaya, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı yeni kanalın Türkiye'nin kontrolünde olacağını söyledi.

Boğazların uluslararası hukuk kurallarına tabi olduğunu, ancak kanallar üzerinde devletlerin tam egemenliği bulunduğu belirten Kaya, hurriyet.com.tr'ye yaptığı açıklamada, kanal ve boğaz arasındaki farka vurgu yaptı.

Kaya, uluslararası hukukta kanalın iki deniz alanını birleştiren ve doğal olmayan su yolu olarak adlandırıldığını, İstanbul Boğazı’nın ise iki denizi birleştirdiğini ama doğal olması nedeniyle kanal değil boğaz olduğunu ifade etti.

Kaya, kanallara örnek olarak gösterdiği Süveyş Kanalı’nın ise Akdeniz'le Kızıldeniz'i birleştirdiğini ve insan yapısı olduğu için boğaz değil kanal olduğunu ifade etti.


'Kanallar devletin kontrolünde'

Boğazların uluslararası deniz hukuku kurallarına tabi olduğunu, buralardan gemilerin serbest geçiş hakkı bulunduğunu söyleyen Kaya,  “Ancak bazı boğazlarla ilgili olarak yapılmış uluslararası antlaşmalar vardır. İstanbul ve Çanakkale boğazları 1936 tarihli Montrö Antlaşması'na tabidir. Bu antlaşma ile Karadeniz'e geçebilecek gemi sayısı ve her bir devletin Karadeniz'de bulundurabileceği toplam tonaj belirlenmiştir" dedi.

Kaya, kanalların üzerinde ise devletlerin tam egemenlikleri bulunduğunu belirterek, “Yani devletler istedikleri gemiyi geçirtme, istedikleri ücreti talep etme hakkına sahiptir” diye konuştu.

Boğazlardan farklı olarak İstanbul'da yapılabilecek bir kanalın Türkiye’nin tam yetkisinde olacağını ve buradan geçecek gemilerden Türkiye’nin ücret talep edeceğini vurgulayan Kaya, bununla birlikte Türkiye’nin Montrö'den kaynaklanan yükümlülüklerinin Karadeniz için süreceğini söyledi.


Türkiye'nin yetki sınırları

Dünyanın en kalabalık su yollarından biri olan İstanbul Boğazı’ndaki geçişler ve güvenlik, 1936 tarihli Montrö Antlaşması’yla belirlendi.

Türkiye’deki boğazlardan geçiş rejimini ve boğazlar bölgesinin güvenliği belirlemek amacıyla oluşturulan antlaşma, Türkiye’nin Marmara Denizi üzerindeki yetkilerini geçişler açısından sınırlandı.


'Kanal İstanbul'un maliyeti 10 milyar dolar

İnşaatçılara göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı ''Kanal İstanbul'' projesinde 152 milyon metreküp hafriyat çıkacak ve kanalın kaba inşaatının yapımı için 7 milyon 875 bin metreküp beton kullanılması gerekecek. Toplam maliyetin 10 milyar dolar olması bekleniyor.

Yapılan hesaplamalara göre, düz bir zemin olduğu varsayıldığında, 40 kilometre uzunluğunda, 25 metre derinliğinde ve 150 metre genişliğinde bir kanal kazılıp ortadan kaldırıldığında ortaya 152 milyon metreküp hafriyat çıkıyor. Bu hafriyatın da oradan çıkarılıp boşaltmanın maliyeti yaklaşık 4,5 milyar dolar.

Kanalın kaba inşaatının yapımı için ise 7 milyon 875 bin metreküp beton kullanılması gerekiyor. Bunun da maliyeti 788 milyon dolar. Yine kullanılacak 1 milyon 395 bin ton demirin maliyeti 2 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

İnşaatçılara göre, bunların hepsi bir araya getirildiğinde, ışıklandırma ve diğer maliyetlerle birlikte projenin toplam maliyetinin yaklaşık 10 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Serdar İnan,  çılgın projenin her tarafını desteklediğini, ancak detaylarda hata olabileceğini, detaylarda doğru gitmek gerektiğini belirtti.

2008 yılında kendisinin ''Haliç'i Karadeniz'e bağlayalım, Karadeniz'deki kömür ocaklarını da göl haline getirelim ve ikinci boğaz yaratalım' beyanatı olduğunu anımsatan İnan, Başbakan'ın açıkladığı Kanal İstanbul projesinin  Türkiye'ye ve İstanbul'a değer katacağını söyledi.

İnan, ''yabancıya satışı başlatmamız ve bu kanallar üzerinde yapılacak lüks konutları da yabancılara satmamız lazım. Türkiye'nin ne büyük madeni ne petrolü var. Bizim elimizde turizm ve insanların yaşamak istediği gayrimenkullerimiz var. Bunun yabancılara satışını ön plana almamız lazım. İspanya'yı İspanya yapan Araplara sattıkları 400 milyar avroluk gayrimenkul. O kanalın yapma hakkını bana verin size 30 milyar dolar ödeyeyim' dedi.

Projenin kendi kendisini finanse edebilecek bir proje olduğunu ifade eden İnan,  ''Bir kaç yüz milyar dolar para getirebilecek proje. Boğazda bugün 30 milyon dolara satılan evler var, ikinci boğazda da o fiyatlara ev satılabilir. Şu anki boğazdan çok daha güzelini bile yapabiliriz'' diye konuştu.

Projenin tamamlanmasının 10-15 seneyi bulabileceğini belirten İnan, Türkiye'nin dış borcunu bu proje ile ödeyebileceğini kaydetti.