Gündem

'Ulufe dağıtır gibi uygulamalar yapılması vicdan sahibi her hukukçuyu rahatsız etmelidir'

HSKY kararnamesini değerlendiren Cumhuriyet Savcısı Bekir Duran, hesaplaşma duygusuyla haraket edenlerin itibar kaybına uğrayacağını söyledi

15 Ocak 2015 23:43

Hukukçuların kullandığı adalet.org isimli internet sitesinde, HSYK’nın savcılar hakkında açığa alma kararları ile kararname sonrasında C.Savcısı Bekir Duran, kurula hitaben bir yazı kaleme aldı. Duran yazısında “ulufe dağıtır gibi uygulamalar yapılması vicdan sahibi her hukukçuyu rahatsız etmelidir” dedi.

Yazıda ayrıca, şu tespitlerde bulundu:

“Hakkaniyete aykırı uygulamaların sujeleri açısından üç sonucu olacaktır.

Birinci sonuç; uygulamaları yapan icra mercileri açısından tarafgirlik ve hesaplaşma duygusuyla hareket etmenin vicdani huzursuzluğunu hissetmeye ek olarak itibar kaybına uğramaktır.

İkinci sonuç; aleyhlerine haksızlık yapılan kişiler açısından kısa vadede mağduriyet yaşasalar da, sabrın sonunun selamet olduğu ve gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma alışkanlığının varlığı bilindiğine göre zalim olmaktansa mazlum olmanın haklı onurunu yaşamaktır.

Üçüncü sonuç; haksız uygulamalardan doğrudan etkilenmeyen ancak hadiseleri gözlemleyen meslektaşlar açısından güven duygusunun zedelenmesi ve mesleğin geleceği açısından umudun yıpranmasıdır. Bu sonuç itiraf etmeseler de yeni HSYK’nın oluşumuna destek verenler açısından da geçerlidir.”

Duran’ın “Ey Sayın Kurul” başlıklı yazısı şöyle:

Bir Hakim ve Cumhuriyet Savcısının HSYK’dan beklemesi gereken temel prensiplerin tayinde, terfide, teftişte ve teminatta adalet olması gerektiğini düşünüyorum. Adalet eşitlik değil kişiye hak ettiğini vermektir ve tüm evrensel hukuk kuralları bu temel insan hakkını teminat altına almak için vardır. Hak kavramının altında da alın teri, emek ve LİYAKAT olmalıdır. Yandaşlık, kayırmacılık şekliyle aslında layık ve yeterli olmadığı halde sırf sözümüzden çıkmaz diye ulufe dağıtır gibi uygulamalar yapılması vicdan sahibi her hukukçuyu rahatsız etmelidir. Aksi hal hukukçunun kendisinin varlık sebebini inkar etmesi anlamına gelir.

Tayin, terfi, teftiş ve teminatta adalet dediğim ve kısaca 4T olarak nitelendirilebilecek hususların gereğini tespit için Amerika’yı yeniden keşfe ihtiyaç yoktur. Bütün doğrular ve yapılması gerekenler bilinmektedir sadece bunu yapacak irade ve iyi niyetin var olup olmadığı önem arz etmektedir. Üniversitede %1’lik dilime girdiği tescilli hukukçuların zekası ile kimse istihza etmemelidir. Sistem ve uygulamalarda asıl olan liyakete dayalı, ön yargısız, adalet tanrıçasının gözünün bağlı olmasındaki duruma uygun olarak, isimler dikkate alınmadan, nitelik ve somut verilere dayalı tespitler ışığında, kökleşmiş kurumsal geleneklerin kişiye özel olmaksızın, objektif kriterlerle uygulanmasıdır. Aksi halde yapılan tüm hukuksuz ama güce karşı çıkılamadığı için değiştirilemeyen uygulamalar hem kamu hem de meslektaş vicdanlarını kanatan hadiseler olarak tarih sayfasında yerini alacaktır.

Hakkaniyete aykırı uygulamaların sujeleri açısından üç sonucu olacaktır.

Birinci sonuç; uygulamaları yapan icra mercileri açısından tarafgirlik ve hesaplaşma duygusuyla hareket etmenin vicdani huzursuzluğunu hissetmeye ek olarak itibar kaybına uğramaktır.

İkinci sonuç; aleyhlerine haksızlık yapılan kişiler açısından kısa vadede mağduriyet yaşasalar da, sabrın sonunun selamet olduğu ve gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma alışkanlığının varlığı bilindiğine göre zalim olmaktansa mazlum olmanın haklı onurunu yaşamaktır.

Üçüncü sonuç; haksız uygulamalardan doğrudan etkilenmeyen ancak hadiseleri gözlemleyen meslektaşlar açısından güven duygusunun zedelenmesi ve mesleğin geleceği açısından umudun yıpranmasıdır. Bu sonuç itiraf etmeseler de yeni HSYK’nın oluşumuna destek verenler açısından da geçerlidir. Çünkü mutlak itaatle çalışan ve 99 kere itaat etseniz 1 defa sorgulasanız itaatsizlik ve sadakatsizlikle suçlandığınız bir sistemde korku imparatorluğu hüküm sürüyor demektir ve aslında kimsenin teminatı kalmamıştır. Çünkü sistem içerisindeki herkes karalarının ve davranış tarzlarının takip edildiğini, fişlendiğini düşünecek ve aslında yargı bağımsız karar verebilme özelliği açısından yara almış olacaktır. Balzac’ın “bugünkü kanunlar örümcek ağları gibidir büyük sinekler deler geçer, küçük sinekler takılır kalır” diye tanımladığı durum ortaya çıkacaktır ve bu durum bir gün bumerang etkisiyle kendisinin ortaya çıkmasına neden olan kişilere de dokunacaktır.

Bu olumsuz sonuçların yaşanılmaması adına sistemde etki sahibi tüm unsurları sağ duyuya davet ediyor ve kendi adıma bu yazı ile sonuç alınamayacağını bilsem de kıssadaki karınca misali yangından taraf olmadığıma dair tarihe not düşmek istiyorum.

Ey sayın kurul ve saygıdeğer meslektaşlar son olarak kişisel tayin değerlendirmemi sunmak istiyorum,tayin talebim yok, soruşturmam yok,bulunduğum yerde görev süremi doldurmadım, TEK SUÇUM!!! HSYK SEÇİMLERİNDE MEVCUT KURULA DESTEK VERMEMEK, BAĞIMSIZLARI DESTEKLEMEK, ANCAK ŞU BİLİNSİNKİ BUNDAN HİÇBİR ZAMAN PİŞMANLIK DUYMADIM VE BU GÜNKÜ UYGULAMALARINIZ NE KADAR HAKLI OLDUĞUMU ORTAYA ÇIKARDI ,BEN VANDA 4 SENE GEVAŞ İLÇESİNDE ÇALIŞTIM VE VANI ÇOK SEVİYORUM, GİDER ŞEREFLE CUMHURİYET SAVCILIĞI YAPARIM.

Selam ve saygılarımla…"

 

İlgili Haberler