Gündem

'Türkiye'deki en büyük tehlike, bölücülük, tekçiliktir'

Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş, 'Seçilemeyebiliriz, ihtimaldir. Bizim kaybedeceğimizi sanmayın' dedi

26 Temmuz 2014 00:57

Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, " Seçilemeyebiliriz, ihtimaldir. En az şans verilen aday benim, değil mi? Bizim kaybedeceğimizi sanmayın. Bu ilkeler Türkiye'de kazanacak. Asıl kaybeden onlar olacak" dedi.

Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre Antalya'da bir düğün salonunda kentteki sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya gelen Demirtaş, burada yaptığı konuşmada, Antalya'nın tarım ve turizm açısından Türkiye'yi önemli ölçüde ekonomik olarak beslediğini söyledi.

Demirtaş, yıllardır Türkiye'de hiç bir inancın, kimliğin yok sayılmadığı, herkesin kendi dili, kültürü, inancıyla eşit yurttaş olarak yaşadığı bir toplum mücadelesi verdiklerini belirterek, bu mücadeleyi sürdürenlerin devletin ırkçı mantığıyla karşı karşıya kaldığını savundu. 

Ezilenlerin ve sömürülenlerin bir araya gelmemesi için Kürt'ün yıllardır düşman gibi gösterildiğini öne süren Demirtaş, şunları kaydetti:

"Devlet kendi eliyle başbakanlarının söylemiyle medya aracılığıyla, yargının desteğiyle Türkiye'ye Kürtleri bu şekilde anlattı. Yıllarca Alevileri kötülediler. Yakın zamana kadar başörtülüleri 'rejim için tehlikelidir' diyerek onların üzerinden kamplaşmaya gittiler. Kadını, eşit yurttaş olarak tanımamak için kötülediler. Ermeni ve Rum, küfür ve hakaret sözcüğüdür. Yahudi aşağılayıcı bir terimdir. Yezidi, hakaret sözcüğüdür. İnsan anadiliyle birlikte vardır. Bu elinden alınıyorsa geriye hiçbir şey kalmaz."

 

 "Önce birbirimizi tanıyacağız"

 

Devleti kimlik, mezhep ayrımı yapmadan her vatandaşına hizmet yapar hale getirmeyi amaçladıklarını vurgulayan Demirtaş, şöyle konuştu:

"Kürt, Arap, Çerkez, Gürcü, Roman, Ermeni, Alevi, Süryani, Yezidi ve Müslümanıyla bizler birbirimize karşı önyargıları kırarak, ezilenlerin birliğini,  dayanışmasını geliştirerek devletin her kesime hizmet etmesini başarabiliriz. Başbakan 'tek millet' diyor. Türkiye'deki en büyük tehlike, bölücülük, tekçiliktir. Çoğulculuk, bölücülük değildir. Bölünmemenin teminatıdır. Kendi içinde çok dilli, kültürlü ama eşit, adilce yaşam. Bölünmemenin, ayrılmamanın teminatı budur. Önce biz birbirimizi kabul edeceğiz. Devletin bize tanıttığı Kürt yerine Kürt'ü, Türk yerine de Türk'ü tanıyacağız. Aleviyi tanıyacağız. Dokunacağız, temas edeceğiz. İnsani ilişkileri halk olarak geliştireceğiz. Birbirimizden uzak durmayacağız. Biz uzak durdukça emeğimizi sömürmeleri çok daha kolay oluyor. Doğamızı tahrip etmeleri çok daha kolay oluyor."

Sabah katıldığı Kadın Adayları Destekleme Derneği'nce düzenlenen bir toplantıda, bir kadının kendisine "Sen daha Türküm diyemiyorsun. Nasıl Cumhurbaşkanı olacaksın?" şeklinde soru yönelttiğine işaret eden Demirtaş, "Türk olsaydım Türk olduğumu söylerdim. Kürdün kendini inkar ederek Türküm demesi cumhurbaşkanı olmak için şartsa ben bu şekilde cumhurbaşkanı olmayacağım. Türk olmak cumhurbaşkanı olmak için yeterliyse Kenan Evren 'Türküm' diyordu. Yeterli miydi? Böyle düşünmemek lazım. Orada oturacak kişinin mezhebi, kimliği önemli değil. Vicdanlı, dürüst, halktan yana olması önemli. Türk olsun çamurdan olsun anlayışı yanlıştır" diye konuştu. 

 

"Seçilemeyebiliriz, ihtimaldir"

 

Türkiye'nin, halkın sorunlarının takipçisi, hükümetten, parlamentodan ya da yanlış yapan bürokrattan hesap sorabilecek bir cumhurbaşkanına ihtiyacı olduğunu vurgulayan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önümüzdeki seçimlerde halk karar verecek. Seçilemeyebiliriz, ihtimaldir. En az şans verilen aday benim, değil mi? Bizim kaybedeceğimizi sanmayın. Bu ilkeler Türkiye'de kazanacak. Asıl kaybeden onlar olacak. Asıl kaybeden 'Biz şu koltuğu kazanalım da ilkelerimizi unutalım' diyenler olacak. İlkeler uğruna koltuktan, canından vazgeçenler kazanacak. Bu ilkelerimizle bütün ezilenler için seçim nihai bir son değildir. Kazanırız ya da kaybederiz ama mücadelemiz süreklidir. Seçimler sonrasında da önemli olan bütün kimlik ve inançlarıyla aynı masada oturma, durma fikrinden vazgeçmemeliyiz. Vazgeçersek, Suriye, Mısır, Lübnan ve Libya'daki durumla karşı karşıya kalırız. Mesele bizim açımızdan cumhurbaşkanı seçmenin çok ötesinde yeni yaşamı inşa etme meselesidir."

 

İlgili Haberler