Gündem

'Artık Stratfor'un faaliyetleri ele alınmayı hak ediyor'

George Friedman adlı bir Teksaslı düşünce üretsin diye kurmuş örgütü, ancak sonra iyi para olduğunu görünce istihbarat işine bulaşmış.

09 Mart 2012 12:59

TAHA KIVANÇ

(9 Mart 2012 Star)

Bazıları hakikaten ‘karabatak’ gibi; “Artık sinmiş, ortalıktan çekilmiş, yara sarıyordur” sanıyorsun, bir bakmışsın, hâlâ ortalıkta ve eski yaptıklarını sürdürüyor... Yaptığı, dünyanın en eski mesleklerinden biri, tamam da, her seferinde kendisine itimat edecek birilerini bulmak o kadar da kolay olmasa gerek...

 

Faruk Demir’i bu sebeple kutluyorum.

 

Meclis’teki grup toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan da konu ettiği için aslında hiç değinmemeyi düşündüğüm ‘Stratfor’ adlı ne idüğü belirsiz kuruluşun ülkemize dönük faaliyetleri ele alınmayı artık hak ediyor. Tayyip Bey’in ameliyatı ve sonrasını soruşturmuş Stratfor ve birilerine sorarak kanaat belirlemiş... Kime sormuş dersiniz?

 

Evet, Faruk Demir’e... Stratfor kendisini maaşa bağlayıp ‘TR325’ kodadını da vermiş... İki Stratfor elemanının birbirlerine yazdıkları mesajlarda ‘TR325’e çok güvendikleri anlaşılıyor...

 

Önce Stratfor’un ne olduğunu kısaca anlatmalıyım. George Friedman adlı bir Teksaslı düşünce üretsin diye kurmuş örgütü, ancak sonra iyi para olduğunu görünce istihbarat işine bulaşmış. Dünyanın dört bir tarafında ‘kaynak’ devşirip özel bilgi sahibi olmuşlar, o bilgileri raporlara dönüştürüp satmaya başlamışlar. Birileri ‘Gölge CIA’ demiş Stratfor için; onlar da bunu bayağı benimsemiş...

 

Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş sizin anlayacağınız. Çünkü Faruk Demir de tam bu profile uyan birisi... Stratfor’un sahibi George Friedman ve eşiyle İstanbul’da yemek yemiş ve muhataplarına hem Türkiye hem de etrafındaki ülkeler hakkında ‘derin’ bilgiler aktarmış... Çok etkilenmişler... “Ben bu adama sahip olmalıyım” demiş Friedman...

 

‘AKP hükümetine yakın enerji uzmanı’ ve ‘Başbakan Erdoğan’ın enerji konularında danışmanı’ diye kendisini tanıttığını, ABD’nin Ankara Büyükelçiliğiyle yakın temasta olduğunu, isminin Amerikan kriptolarında ‘Milli Güvenlik Kurulunun eski bir üyesi’ olarak geçtiğini de bu arada öğreniyoruz.

 

“Ben Google’a baktım, bazıları Faruk hakkında ‘CIA ajanı’ bile demişler” notunu düşmüş bir Stratfor çalışanı.

 

Notu düşen Stratfor çalışanı Emre Doğru adlı bir genç. Şimdilerde bir başka konuda tartışma odağı olan TÜSİAD, Stratfor’daki çalışmasını bayağı etkileyici bulmuş olmalı ki, gencecik Emre Bey’i Washington’a temsilci atamış...

 

Harika ilişkiler bunlar...

 

Neyse, bizim konumuz, canını sıkan hangi olayla karşılaşırsa karşılaşsın yılmayan ‘becerikli’ Bay Faruk... Biyografisini Stratfor’culara birkaç eksiğiyle anlatmış... Meselâ, “Genelkurmay Başkanlığı ve Başbakanlık benimle ilgili açıklama yapmışlardı” da diyebilirdi, nedense dememiş...

 

2005 yılının ağustos ayında, Sabah’ın Ankara temsilcisi de olan Aslı Aydıntaşbaş, ‘Genelkurmay’a sunulan rapor’ başlığı altında ‘o güne kadar okuduğu en kapsamlı ve en akılcı çalışma’ olduğunu özellikle belirttiği, devletin yeniden yapılanmasına dönük bir dizi teklifi sıraladı. Faruk Demir’in Genelkurmay’ın siparişiyle hazırladığı söylenen raporu, aynı gün, Genelkurmay Başkanlığı, “Hayır, biz böyle bir raporu kimseye ısmarlamadık, bize sunulmadı da” diye reddediverdi.

 

Meğer ‘sunmak’ ile anlatılmak istenen ‘göndermek’ imiş... Becerikli Faruk Demir yazdıklarını Genelkurmay’a da -galiba?- göndermiş; ama kendisini önemsetmek için bu kadarı bile yetmiş... Daha önce de, Tempo dergisi, içinde “Türkiye daha yüce görevler üstlenmeli, meselâ artık global bir hilâfet için öne düşmeli” gibi cümleler de geçen mülâkatını sunarken kendisinin Başbakanlık’ta çalıştığını belirtmişti de, Başbakanlık Müsteşarı “Hayır, öyle biri burada çalışmıyor” açıklamasını yapmıştı.

 

Şimdi de ‘enerji uzmanı’ kimliğiyle Stratfor’a danışman olmuş Faruk Demir...

 

Helâl olsun, ne diyeyim...

 

Başbakan Erdoğan’ın sağlığıyla ilgili o vahim senaryoyu nereden çıkarmış acaba? Cevabı Stratfor’un iç yazışmalarında var. TR325’in iş ortağının eski bir sınıf arkadaşı varmış, o da ameliyat ekibinin başıymış, o söylemiş...

 

Ameliyat ekibindeki doktorlar “Külliyen yalan” dediler.

 

Daha ben ne diyeyim?

İlgili Haberler