Dünya

The Economist: Batı'nın Gazze duruşu, Erdoğan'ın tezlerini güçlendiriyor; Türkiye'de Batı'ya bakış kötüleşiyor

27 Aralık 2023 11:31

Britanya'nın önde gelen yayınlarından The Economist, Batı'nın Gazze'de 'Batılı değerlere' aykırı duruşunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a ahlaki zemin oluşturduğunu; Türkiye'nin Batı düzeninin bir parçası olduğunu düşünen Türklerin direncini kırdığını ve Batı başkentinden gelecek açıklamaları etkisizleştirdiğini belirten bir analiz yayımladı. 

Derginin "Charlemagne" köşesinde yayımlanan "Türkiye'de Erdoğan'ın Batı iki yüzlülüğü suçlamaları yapışıyor" başlıklı analiz şöyle:

Hiçbir şey Recep Tayyip Erdoğan'ın gününü, ahlaki üstünlüğü ele geçirdiğini söyleyebilme şansı ve kendisini Müslüman dünyanın lideri ilan etmek kadar hiçbir şey güzelleşmtiremez. 3 aydır, Gazze'deki savaş, Türkiye Cumhurbaşkanı'na tam da bunu yapma şansı verdi. Yakın zamanda yapılan bir basın toplantısında Erdoğan formundaydı, Kuzey Gazze'yi bombaladığı için İsrail'i ve ikiyüzlülüğü sebebiyle Batı'yı hedef alıyordu. İsrail'in Gazze'yi bombalamaya başlamasından bu yana öldürülen 68 medya çalışanına işaret eden Erdoğan, "Her gün bir medya mensubu öldürülüyor" dedi: "Yıllardır bize basın özgürlüğünden dem vuran kurumların hiçbirinin gıkı çıkmıyor".

Bu tabii ki abartılı bir söylem. İnsan hakları gözlem grupları, savaşın başından bu yana Filistinli sivilleri ve gazetecileri öldürdükleri için İsrail'i ağır biçimde eleştiriyor. Ancak Türkiye'de, Sayın Erdoğan'ın Batılı ülkelere karşı neredeyse her açıklamasında yönelttiği suçlamalar karşılık buluyor. Gazzeli yetkililer İsrail bombardımanında hayatını kaybedenlerin sayısının 20 bini aştığını söylerken, Türkiye'de Batı'nın politikasına yönelik eleştiri ve çifte standart eleştirileri yeni boyutlara ulaşıyor. Sadece Anakara'dakilerle değil; muhalefet politikacılarıyla, muhaliflerle ve sıradan Türklerle konuşun: size Türkiye'de Suriye'de orantısız güç kullandığı için yaptırım uygulayan Batı hükümetlerinin çok daha kötüsünü yapan İsrail'e yaptırım uygulaması gerektiğini, ancak bunu reddettiklerini söyleyecekler. Türkiye'yi hükümet karşıtı protestoları yasakladığını için eleştirenlerin, aynısını ülkelerinde Filistin için yürümek isteyenlere yaptıklarında bunu yapacak ahlaki alanı kaybettiğini ve fazlasını dile getirecekler.

Küresel güneyin bazı bölgelerinde Gazze'den önce de benzer söylemler çok yaygındı. Ancak Türkiye, NATO üyeliği ve AB üyeliği hedefi nedeniyle insan hakları sicili çoğundan derin incelenen bir ülke. Batı'yla ilişkileri çok ama çok önemli. Bu yüzden Batı ikiyüzlülüğü ile ilgili suçlamalar, dünyanın diğer bölgelerinde olduğundan daha büyük bir leke bırakıyor. Bu da Sayın Erdoğan'ın işine geliyor, Türkiye'nin Batı değerlerine sabır göstermemesi ve kendi yolunu çizmesi gerektiği tezini güçlendiriyor. Demokrasiden taraf rakiplerini zayıflatıyor. İnsan haklarını korumak için dışarıdan girişimleri zayıflatıyor. 

Türkiye'nin Avrupa ve Amerika ile ilişkileri zaten hasarlıydı. Gazze'deki savaş, hasarı derinleştirdi. Bin 200 İsraillinin vahşice öldürülmesinden sorumlu militanlarla hiçbir şekilde bağdaşlaştırılmak istemeyen Batılı liderler ve İsrail'i eleştiren ancak sessizce savaşın grubun sonunu getireceğini uman Arap diktatörlerin aksine Sayın Erdoğan, Hamas'ı savunmaya devam ediyor. Sayın Erdoğan Hamas'ın terörist değil, "mücahid", yani kutsal savaşçılar olduğunu savunuluyor. Savaş, hükümetinin grupla uzun süredir devam eden ilişkisinin daha da dikkat çekmesine sebep oldu. Grubun Türkiye'dekiler dahil sürgündeki liderleri, 7 Ekim saldırısı planlarından haberdar olmadıklarını söylüyor. Aksi yönde bir kanıt çıkması Türkiye'nin en iyi ihtimalle "dikkatsizlikle", en kötü ihtimalle "işbirlikçilikle" suçlanmasına sebep olabilir. 

Ancak uzun süreli sonuçları da çok daha derin. İsrail'in Gazze'deki saldırıları Batılı ülkeler için Türkiye'yi Kürt gruplarla savaştıkları Suriye'de sivil altyapıya saldırdığı zaman eleştirmeyi zorlaştırabilir. Türkiye'ye Rusya'nın Ukrayna'daki savaş suçlarını tanıma çağrısı yapmak, ABD İsrail'in suçlarının kanıtlarını kenara ittiğinde anlamını kaybediyor. 'Batı'nın çifte standardı' algısı zaten Avrupa ve Amerika'nın Türkiye ile çıkarlar yerine normları konuşmasını zorlaştırıyordu. Bir Batılı diplomat, "Gazze'den önce de insan hakları konusunda konuşmak zordu, çünkü Erdoğan'ın dışarıdan gelen eleştiriye toleransı yok. Şimdi çok daha zor olacak" dedi. 

Gazze, Türkiye için Arap dünyasının büyük bölümü için taşıdığı anlamı taşımıyor. Sesi yüksek çıkan bir dini azınlık savaşı kendi savaşları olarak görürken, Türkler çoğu Arabın aksine Filistinlilerde kendilerini görmüyor. Ancak laik muhalefet dahil büyük çoğunluk, onlara sempati duyuyor. Yakın zamanda yapılan bir ankete göre Türklerin yüzde 76'sı Filistin'den taraf olduklarını söylerken, sadece yüzde 5'i İsrail diyor. 

Ancak savaş, ülkelerini Batı düzeninin bir parçası olarak gören, sayısı giderek azalan Türkler için önemli. Batı'nın değeri, politikaları giderek Türkiye'ninkilerle giderek zıtlaştığı için de düşüyor, birçok Türk Gazze gibi yerlerde Batı'nın değerlerinin ortadan kaybolduğunu hissettiği için de. 7 Ekim katliamından önce yapılan bir ankette Türklerin sadece yüzde 12'si ABD'yi dost ülke olarak tanımladı; yüzde 77'si ise düşman olduklarını söyledi. ABD ve çoğu Avrupa ülkesi için bu desteğin bugün daha da düşük olduğu nereyse kesin. 

Sürgündeki sivil toplum aktivisti Yiğit Aksakoğlu'na göre dış dünyanın Gazze'deki savaşı durduramaması sadece Sayın Erdoğan'a istediği ahlaki üstünlüğü vermiyor, aynı zamanda onu güçlendiriyor ve gücünü istismar ettiğinde daha da sorumlu tutulamaz yapıyor: "Bu dibe doğru bir yarış". Beraat kararından önce Sayın Erdoğan'ın hükümetine karşı protestolara katılım iddiasıyla bağlantılı sahte terör suçlamalarıyla 7 ay hapis yatan Aksakoğlu, "Çağımızın en büyük iki yüzlülerinden biri Batı'yı iki yüzlülükler suçluyor. Ancak aralarında Aksakoğlu da olan birçok Türk, iki yüzlünün haklı olabileceğini söylüyor. "Erdoğan haklı" diyor Aksakoğlu, "Batı bundan utanmalı".


Bu makale ilk olarak 26 Aralık'ta The Economist'te İngilizce olarak yayımlanmış, T24 Dış Haberler Servisi tarafından Türkçeye çevrilmiştir.