Dünya
Deutsche Welle

Terörün doğduğu cezaevi: Bucca

Bucca bir zamanlar ABD’nin Irak’taki en büyük cezaeviydi. Terör örgütü IŞİD de burada doğdu. Irak ordusunun kullandığı Bucca’da şimdi zeytin ve portakal yetişiyor. Birgit Svensson'ın Bucca'dan izlenimleri.

13 Nisan 2016 14:10


Irak’ın ikinci büyük şehri Basra’ya 94 kilometre mesafedeki Bucca’ya tozlu yollardan gidilir. Bir zamanlar Irak’ın en büyük cezaevinin bulunduğu kampın yeri levhayla belirtilmediği için bulmak zor. Aniden çölün ortasında yola kadar uzan yemyeşil tarlalar, zeytinlikler ve portakal ağaçları beliriyor.

Yeşilliğin ortasında karşınıza bekçi kulesi, beton duvarlar ve parmaklık çıkıyor. Amerikan ordusunun idari merkez olarak kullandığı Bucca, Basralı bir lojistik şirketine geçtiğinden beri Irak deniz kuvvetlerine bağlı birlikler tarafından kullanılıyor.

Amerikalıların kampı boşalttıkları 2009 yılından bu yana kamp hiç değişmemiş. Medya haberlerinin aksine hiçbir bina yıkılmamış. Tutukluların çalıştırıldığı tuğla imalathanesi de olduğu gibi duruyor.

Dev fenerlerin aydınlattığı avluda eskiden tutuklular volta atıyormuş. Barakalarda 200 kadar tutuklu kalırmış. Ana girişin beton duvarında Amerikan bayrağının resmi duruyor. Altında Arapça ve İngilizce, "Amerikan halkının Irak halkına armağanıdır" yazıyor.

IŞİD lideri de Bucca'daydı

Mervan, 4 yıl Uluslararası Kızılhaç Komitesi için Bucca’da görev yapmış. O yıllarda Bucca’da 30 bin tutuklu varmış. Kimi yıllarca, kimi birkaç ay, kimi ise birkaç haftalığına buraya kapatılmış. IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi’nin Bucca’da ne kadar kaldığı bilinmiyor. Bazı kaynaklar dört ay, diğerleri ise yıllarca kaldığını belirtiyor. IŞİD liderinin birden fazla kez tutuklanmış olabileceği de söyleniyor.

İdealleştirdiği Ürdünlü Ebu Musab El Zarkavi’nin Irak El Kaidesi’ni kurduğu ve Amerikan yönetimini hedef alan terörün uluslararası kimlik kazandığı 2004 yılında ilk defa hapsedilmiş. 2006 yılında Samarra’nın altın kubbesine yapılan saldırının ardından Bağdadi yeniden tutuklanmış. Bağdadi’nin bu saldırıyı hapisteyken organize etmiş olması da mümkün. 45 yaşındaki Bağdadi, Samarralı.

Kızılhaç görevlisi Mervan, en çok tutuklamanın 2007 ve 2008 yıllarında yapıldığını anlatıyor. Kızılhaç’ın adını açıklamasını istemediği Mervan çoğu çok uzaklardan ziyarete gelen tutuklu yakınlarıyla ilgilenmiş. Kızılhaç Komitesi, kampta yardım çalışmaları yapabilmek için Amerikan ve İngiliz işgal kuvvetleriyle iki yıl pazarlık yapmış. Mervan, 2005 yılında şimdi lojistik şirketi tarafından kullanılan merkez binada göreve başlamış.

Önce sadece Sünniler vardı

Tutukluların çoğu şimdi IŞİD’in kontrol ettiği Ramadi, Felluce, Salahaddin, Dicala ve Nineva gibi Sünni bölgelerinden geliyormuş. O dönemde Amerikan işgaline en çok Sünniler direnmişti. Amerikalı ve İngilizlerle birlikte onlarla işbirliği yapanları öldürmek için sık sık bombalı saldırılar düzenleniyordu. Bucca da asilerin hapishanesiydi. İçerde o dönemler kimin en fazla can aldığı yarışması yapılırmış. Mervan, 2007 yılına kadar sadece Sünnilerin kapatıldığı Bucca’da 300’den fazla insan öldürdüğünü iddia edenlere rastladığını söylüyor.

İç savaşla birlikte Şiiler de gelmeye başlamış. Açık sarı renkli tutuklu kıyafetleriyle barakaların önünde oturup limandaki gemileri seyrederlermiş. Bucca’ya kimler kapatılmamış ki: 2014 yılında Suriye’de öldürülen ideoloji ve strateji ustası Hacı Bakr ve şimdiki IŞİD’in yönetici kadrosu, terör örgütü El Kaide’nin üye ve sempatizanları, Saddam Hüseyin’in gizli servis mensuplarıyla damadı, eski içişleri bakanı ve Şii direnişçiler de Bucca’da kalmış. İdeolojik tartışmalar ve planlar burada yapılır, ittifaklar kurulur, halifelik kararı alınır, şeriat kuralları yürürlüğe konurmuş. Mervan “Şiileri Sünnilerden ayırmasalardı Bucca’da da mezhep savaşları çıkardı”, diyor.

Yaşayanlar mezarlığı

Dostları tarafından Ebu Halid olarak adlandırılan Saad Abdullah el Fatlavi, Irak ve İran bayraklarının asılı olduğu ofisinde oturmuş tespih çekiyor. İki yıl Bucca’da kalmış. Şimdi İran’a turistik turlar organize ediyor. Aynı zamanda da on yıl önce Şiilerle Sünniler arasındaki çatışmaların patlak verdiği Samarra’da IŞİD ile savaşan Hizbullah milisine yardım ediyor. Savaş zamanla Irak, Suriye, Yemen, Bahreyn ve Lübnan’a kadar yayılmıştı. Ebu Halid “Bana göre Bucca hayatta kalanların mezarlığıydı”, diyor.

47 yaşındaki Ebu Halid anlatıyor: “Geceleyin helikopterlerle geldiler. Evin kapısını kırıp içeri girdiler, ağzıma silah namlusu soktular, tuvalette ellerimi bağlayıp dizlerlimi tekmelediler. İngilizlerle Amerikalılar beni gözlerine kestirmişlerdi. Hizbullah’a para topladığımı sanıyorlardı. Bütün bildiklerimi anlatmamı, arkadaşlarımı ele vermemi ve itirafname imzalamamı istediler. İfademi Bağdat’tta aldıktan sonra beni Bağdadi ve çetesinin de kapatıldığı Bucca’ya naklettiler.”

Amerikalılar Irak’tan çekilme kararı aldıktan sonra tutuklu kamplarını boşaltmaya ve mahpusları Bağdat’a nakletmeye başladılar. Irak hükümetine teslim ettikleri 250 kişi arasında, Saddam Hüseyin rejiminin üst kadroları ile Dışişleri Bakanı Tarık Aziz de bulunuyordu. Diğer tutuklular salıverildi. Saad Abdullah El Fatlavi önce iki eşi ve beş çocuğunun yaşadığı Basra’ya döndü. Bir yıl sonra Ebu Bekir El Bağdadi, IŞİD’i kurdu. Zamanla Irak’ın geniş kesimlerini işgal eden Bağdadi hilafet ilan etti. Fatlavi’nin Hizbullah’ı ise en etkili milis kuvvetlerinden biri haline geldi. Kızılhaç görevlisi Mervan Irak'taki gelişmeleri şu cümleyle özetliyor: “Bugünkü hallerine Bucca'da geldiler.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle